Bir taraftan, ülkenin yaşadığı borç krizi giderek

derinleşiyorken, diğer taraftan Türkiye yi daha fazla dış borçlanmaya teşvik

eden gayretlerin de sürekli olarak arttığı görülmektedir.

Küresel ekonominin önemli bir kuruluşu tarafından yeni

bir rapor daha sürüldü piyasaya. Dış borcunun, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla

rakamına oranı açısından Türkiye, en az borçlanan ülkelerden birisiymiş! Hatta,

bu konuda ABD, Almanya ve Japonya dan bile iyiymiş! Daha çok borçlanmasında

hiçbir sakınca yokmuş! Andersen den masallar!

Bu raporu yayımlatan küresel ekonomik sistemin

patronlarına şu soruları soralım öyleyse: 1. Madem Türkiye nin borçluluk oranı,

batılı ülkelerden bile daha iyi; o halde, Türkiye ye uyguladığınız faiz

oranları, batılı ülkelerden talep ettiğiniz faiz oranlarının neden 10 katıdır

Türkiye de on yıllık devlet tahvilinin faiz oranı döviz cinsinden yüzde 5 iken,

Almanya da yüzde 0.5, İsviçre de yüzde 0.1, Finlandiya da yüzde 0.7,

Danimarka da ise yüzde 0.7 dir.

2. ABD ve Avrupalı ülkelere, 30 yıl vade ile borç

verirken, onlardan daha az borçlu olduğunu söylediğiniz Türkiye ye ise neden

ağırlıklı olarak 1-2 yıl gibi çok kısa vadelerle borç veriyorsunuz

Küresel ekonomik sistemin bu sorulara verdiği cevap şu:

Türkiye riskli bir ülke; Türkiye zayıf ve kırılgan bir ekonomiye sahip . İyi

ama hani daha az riskliydik! Raporlarınız öyle demiyor muydu

Türkiye nin yıllık döviz giderleri ile gelirleri arasında

40 milyar dolar açık var. Buna cari açık deniliyor. Bu açığın kapatılması için

her ay ülkeye sermaye hareketiyle net 3.5-4 milyar döviz girişi gerekiyor.

Bütün bunlar Türkiye nin risk primini artırıyor. Türkiye ekonomisini dışarıdan

değerlendirenler günlük olarak ülkenin risk primine (CDS) bakıyorlar.

Yılbaşında Türkiye nin risk primi 156 idi. Dün 223 olmuştu. (İspanya nın risk

primi 90, Portekiz in 149) İşte bunun içindir ki bizde dolar fiyatı (göreceli

olarak) daha fazla artıyor.

Madem Türkiye yi riskli buluyorsunuz, ancak yüksek faizle

ve kısa vadeli olarak borç veriyorsunuz; öyleyse neden Türkiye nin borcunun az

olduğunu ve daha fazla borçlanması gerektiğine dair raporlar yayımlatıp

duruyorsunuz

Yine aynı rapora göre; 2007 den 2014 ün ortasına kadar

dünya çapındaki borç seviyesinin 57 trilyon dolardan 199 trilyon dolara çıktığı

görülüyor. Bu rakam, dünyadaki tüm ülkelerin milli gelirlerinin yaklaşık 3

katına tekabül ediyor. Yani dünyada 1 dolarlık gelir varsa, 3 dolarlık borç

bulunmaktadır.

Bu para havuzunun başında bulunanların, iki önemli amacı

bulunmaktadır. Birincisi, borç verecek yeni müşteriler (kurbanlar)

bulabilmektir. Küresel ekonomik sistemin kontrolündeki 199 trilyon dolarlık

para, faiz gelirleriyle beraber sürekli olarak artmaya devam etmektedir; bu

kadar parayı borç olarak pazarlamak da giderek zorlaşmaktadır. İkinci amaçları

ise, borcu mümkün olan en yüksek faiz ile verebilmektir. Faiz oranı sadece 1

puan arttığında, oluşan yıllık faiz farkı 1.9 trilyon dolardır; Bu rakam,

Türkiye nin milli gelirinin 2.4 katıdır. Onların gözünde bu para, faiz

oranlarını arttırabilmek için dünyada savaşlar ve krizler çıkarmaya bile

değecek seviyededir.

Küresel ekonomik sistemin, ülkelerin daha fazla

borçlanmasına ihtiyacı var, yoksa ellerindeki para atıl kalacak. Bunun için

daha fazla borçlanmayı teşvik eden raporlar yayımlatmaya devam edecekler.

Elbette kontrollerindeki parayı, daha yüksek faiz

oranlarıyla satabilmeleri de gerekiyor. Bunun için de, Türkiye nin ne kadar

riskli olduğunu gösteren başka raporlar da yayımlatmaya devam edecekler.