Radyo ve televizyon kanalları sabah ve akşam haber

programlarına şehit haberi ile başlıyor, gazete haberleri arasında terörle

mücadele ve mücadele sırasında hayatını kaybeden şehitlerimizin haberleri ön

sırada yer alıyor. Tüm bu haberleri izlerken insanın içi sızlıyor. Sızlaması da

gerekli. Ancak, endişem ve korkum o ki, her gün gelen acı haberlere karşı

insanlar duyarlılıklarını sanki yitiriyorlarmış hissi oluşmaya başladı. Böyle

bir durum istenmeyen bir sonuç demektir. Çünkü insanlar giderek hayatta en önemli

şeyin can emniyeti olduğunu unutmaya başlarlar, ölümle yaşam arasında kalan

insanlar hayatta kalabilmenin telaşına kapılabilirler. Bunun akside söz konusu

olabilir. Savaş içinde doğup büyüyenlerin artık bombalardan, yıkılan evlerin

altında kalan insanların durumunu normal kabul eder hale gelmeleri de

mümkündür. Duyarlılığın yitirilmemesi gerektiği gibi panik haline kapılmamak da

gerekir. Yapılması gereken esas husus ülkemizin ve insanımızın el birliği ile

terör belasından kurtarılmasıdır. Bunun için öncelikle olarak yönetici

konumunda olanlar, tüm siyasiler ile emniyet güçlerinin bu işin üstesinden

gelmenin yollarını araştırmalarıdır.

Tüm bunları niçin sıralıyorum

Terör belasının toplum tarafından kanıksandığı gibi bir

hava oluşmaya başladı da onun için... Dünkü gazetelerden sadece ikisini açmış

terörle ilgili haberlere şöyle bir göz attığımda gördüğüm manzara, bunca olay

yaşanırken, bu ülkenin birinci öncelikli gündem maddesi, yeni bir başbakan

arayışı ve başkanlık sistemine geçmek mi olmalıdır sorusu akla geliyor.

Bu noktada terör olayları ile ilgili haberlerin

başlıklarını aktarmak istiyorum:

Ceset parçaları kayıp 13 kişiye ait başlığı altında

verilen haberde şöyle deniyordu:

Diyarbakır ın Sur ilçesinde 12 Mayıs akşamı 3 köylünün

yaşamını yitirdiği patlamanın ardından kayıp olan 13 kişinin DNA testinin

tamamlandığı ve kayıp 13 köylünün patlamada hayatını kaybettiği belirlendi.

Aynı sayfada yer alan diğer haberlerin başlıkları da

şöyle:

Nusaybin den kahreden 2 haber.

Mehmetçiği, şehit anneleri uğurladı.

Amanoslar da sıcak takip.

Dürümlü de ikinci pusu önlendi.

Giresun da PKK saldırısı.

19 Mayıs kana bulanacaktı.

34 PKK lı öldürüldü.

DAEŞ e ağır darbe: 68 terörist öldürüldü.

Bu tür haberlerin sayısını daha da artırmak mümkün.

Kısacası, haberlere göz atmak ya da kulak vermek terör belasının hangi

boyutlara ulaştığını göstermeye yetiyor. Yetkililerin, falan yerleşim birimi

teröristlerden temizlendi şeklindeki açıklamalarının hemen arkasından

temizlendiği belirtilen yerlerde patlayıcı yüklü araçların patlatılması,

emniyet güçlerimize tuzaklar kurulması, emniyet güçlerimizin ve sivil

vatandaşlarımızın hayatlarını kaybetmeleri sürüyor. Terörle mücadelenin kolay

olduğu elbette söylenemez. Ancak, insanımız artık buna bir son verilmesini istiyor.

Bunun içinde devlet-millet el ele vererek hainlerin kökünün kazınması

gerekiyor. Ne var ki, böyle bir ortamda var olan Başbakanı istifaya zorlayıp

yeni başbakan arayışına giriyoruz. Bununla da yetinmeyerek yeni başbakanın asli

görevi başkanlık sistemine geçişi sağlamak olarak belirleniyor.

Bunda bir yanlışlık yok mu Yani, Türkiye nin böyle bir

ortamda gündeminin birinci sırasını başkanlık sistemi değil de terörle mücadele

olması gerekmez mi Bir diğer ifadeyle yapılması düşünülen anayasa

değişikliğinin terörle mücadele ile ilgili olması gerekmez mi Daha pek çok

soru sıralamak mümkün ancak, ülkenin gündemi belirlenirken sıranın yanlış

oluşturulmaması gerekiyor.