SORU: İslâm nedir, tarifini yapar mısınız

CEVAP: İslâm, varlık problemine en isabetli, en uygun, yüzde yüz doğru cevap veren ve yeryüzünde, insan yaratılışına ve fıtratına uygun bir barış sistemi ve medeniyet kurulmasını öngören ilahî sistem ve nizamdır. Kendisine bağlanan ve hükümlerini uygulayan insanlara ebedî mutluluk kazandırır.

SORU: Varlık problemi ne demektir

CEVAP: İnsan sorar: Ben kimim, nereden geliyorum, nereye gidiyorum, var olmamın gayesi ve hikmeti nedir, kendi kendime mi meydana gelmişim yoksa beni var eden Biri mi vardır, O kimdir, beni niçin yaratmıştır, benden ne istemektedir, üzerinde yaşadığım dünya nedir, dünyanın içinde bulunduğu kâinat nedir, nasıl bir hayat sürmem gerekir, doğru olan düşünceler hangileridir, yanlış nedir, iyi ve kötü nedir, güzel ve çirkin nedir .. İşte bunlar en geniş mânasıyla varlık problemidir. İslâm bunlara en doğru cevabı vermektedir.

SORU: Yeryüzünde, varlık problemine cevap veren başka sistemler de var mıdır

CEVAP: Vardır. Çeşit çeşit dinler ideolojiler, doktrinler bulunmaktadır. Bunların sistemlerinde birtakım doğrular  varsa da, yüzde yüz doğru değildirler, vahim yanlışlar içermektedirler.

SORU: İslâm ın yüzde yüz doğru oluşu nereden kaynaklanmaktadır

CEVAP: Kaynağının Allah olmasından... İslâm dini ve nizamı, insan aklı ile yapılmış bir sistem değildir. İnsanlığa Allah tarafından gönderilmiştir.

SORU: İslâm dini, Hazret-i Muhammed in Allah katından vahiy ve haber getirmesiyle mi başlamıştır

CEVAP: Hayır, İslâm dini ilk insan Hazret-i Adem ile başlamıştır. İslâm ın usûlü (temelleri) hep aynı kalmıştır. Sadece çeşitli zamanlarda, çeşitli Peygamberlere gönderilen uygulama ile füruat hükümlerinde değişiklikler olmuştur. Ana, temel, asıl hükümlerde asla değişiklik olmamıştır.

SORU: Şeriat ne demektir

CEVAP: Şeriat ın çeşitli târifleri vardır. Şeriat din demektir, Kitap (Kur ân-ı Kerîm) ve Sünnet ten çıkartılan hükümlerin tamamı demektir.

SORU: Şeriat kutsal mıdır

CEVAP: Elbette kutsaldır. Bunda zerre kadar şüphe yoktur. Bazıları "Ben Müslümanım ama Şeriat ı kabul etmem" diyor. Bunlar, bu sözleriyle (şayet Müslüman iseler) dinden çıkmış olurlar. Aslında hiçbir bilgili ve şuurlu Müslüman böyle bir söz söylemez. Bunu, Müslümanlara "Acı Soğan" diyen Pembeler söylemektedir.

SORU: İslâm a girmek, Müslüman olmak için kapı ve anahtar nedir

CEVAP: "Lâ ilahe illallah, Muhammed Resulullah" demektir. Yani "Allah tan başka kendisine kulluk edilecek bir tanrı yoktur ve Muhammed O nun Elçi ve habercisidir" diye inanmak ve bunu dili ile söylemektir.

SORU: Sadece "Lâ ilahe illallah..." diyen, ondan sonra "Muhammed Resulullah" demeyen bir kimse mü min (inanan) olur mu

CEVAP: Mü min olmaz, muvahhid (Allah a ortak koşmayan, Onu birleyen) olur.

SORU: Mü min olmak için ne gerekir

CEVAP: Kelime-i Tevhid in iki cümlesini birden ikrar edip, onlara iman etmek gerekir.

SORU: Yeryüzünde kaç hak din vardır

CEVAP: Sadece bir hak din vardır. Kur ân da "Allah katında (hak ve kabul edilen) din İslâm dır." buyurulmaktadır.

SORU: Bazı reformcu ilâhiyatçılar "Diğer kitabî dinler de haktır, onların bağlıları da kurtulacaklar zümresindendir ve onlar da Cennet e gireceklerdir" propagandasını yapmaktadır. Bu sözlerinin hükmü nedir

CEVAP: Onların bu iddiaları İslâm a tamamen zıttır.  Kur ân a, Sünnet e, icmaya aykırıdır.

SORU: Bir kimseye, Hazret-i Muhammed in peygamberliği ve dâveti ulaşsa ve bu kişi bu dâveti reddetse, Peygambere yalancı dese o kimse kurtulabilir mi

CEVAP: Kurtulamaz.

SORU: Bir hoca, "Ehl-i Kitap ile Amentüde ittifakımız var" başlıklı bir yazı yayınlayarak kafaları karıştırdı. Bu doğru mudur

CEVAP: Bu söz gerçeklere tamamen aykırıdır ve hezeyandır. Müslümanlar, Ehl-i Kitab ile Amentü konusunda ittifak içinde değildir. Onlar son Peygamber Hazret-i Muhammed i inkâr ediyor. O na hâşâ yalancı diyor. Onlar, Allah ın insanlığa bir kurtuluş ve hidayet rehberi, bir düstur olarak gönderdiği ilahî kitab Kur ân-ı Azimüşşan ı inkâr ediyor, hâşâ ona düzmece kitap diyor. Onlar hak din İslâm ı inkar ediyor, ona hâşâ uydurma din diyor. Onlar, Tevhid ve Tenzih konusunda vahim yanlışlar içindedir. "Üzeyir Allah ın oğludur." "İsa Allah ın oğludur" diyorlar. Müslümanların Ehl-i Kitab ile Amentü konusunda ittifak halinde olduklarını söyleyebilmek için insanın aklını, sağduyusunu yitirmiş olması gerekir.

SORU: Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü ne demektir

CEVAP: Haçlılar ve siyonistler tarafından Müslümanlara karşı hazırlanmış bir tuzaktır. Hiçbir mü min ve müslim böyle bir ideoloji ve doktrini kabul edemez.

SORU: Müslümanlara gereken, diyalog ve hoşgörü mü yapmaktır yoksa tebliğ ve davet mi

CEVAP: Elbette tebliğ ve dâvet yapmaktır.

SORU: Son zamanlarda, dışarıdan gelen maddî teşvik ve desteklerle yurdumuzun çeşitli yerlerinde, içinde cami kilise ve sinagog bulunan "Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü" siteleri inşa edilmekte ve buralarda üç dinin ruhanileri birlikte âyin ve tören yapmaktadır. Bunun hükmü nedir

CEVAP: Böyle şeyler kesinlikle bâtıldır. Hiçbir Müslüman bu gibi tuzaklara düşmemelidir.

SORU: Bazıları Yahudilik, Hıristiyanlık ve Müslümanlık, bunların üçü de "İbrahimî dinlerdir" diyorlar. Bu iddia doğru mudur

CEVAP: Böyle bir iddia Kur ân a ve İslâm a aykırıdır. Kur ân da, atamız İbrahim Halilullah aleyhisselam için "İbrahim Yahudi ve Hıristiyan değildi: O hanif ve müslimdi" buyurulmaktadır. Dünyada üç İbrahimî din değil, bir tek İbrahimî din vardır ve o da İslâm dır.

SORU: Bir Müslüman, temel din bilgilerini en doğru, en kolay şekilde nasıl öğrenebilir

CEVAP: Büyük din âlimleri tarafından yazılmış muteber ilmihal kitaplarından. Ehliyetli ve icazetli din alimi olmayanların kendi kafalarına göre yazdıkları din kitapları okunmamalıdır.

SORU: Bazıları "Bizim dinimizin ana kaynağı Kur ân dır. Ondan sonra da sahih hadîsler gelmektedir. Her Müslüman Kur ân ı ve hadîsleri okuyarak dinini öğrensin" demektedir. Bu metod doğru mudur, geçerli midir

CEVAP: Yanlıştır, geçersizdir, çıkar yol değildir. Kur ân elbette dinimizin ve Şeriatimizin ana kaynağıdır. Sünnet elbette ikinci ana kaynaktır ama her Müslüman bunlardan kendi kafasına göre din ve Şeriat hükmü çıkartamaz. Böyle bir metod sözün ayağa düşmesine, din konusunda fitne, fesat ve anarşi çıkmasına, Müslümanların bölünüp parçalanmasına, birtakım kimselerin yanlış yorumlar yaparak dinden sapıtmasına yol açar.

SORU: Peki Kur ân ı ve hadisleri okumayalım mı

CEVAP: Öyle bir şey söyleyen yok. Elbette okuyacağız ama kendi kafamıza göre, kendi re y ve hevamızla yorum yapmayacağız, hüküm çıkartmayacağız.

SORU: Kur ân dan ve Sünnet ten kimler fıkıh ve Şeriat hükmü çıkartabilir

CEVAP: Mutlak müctehid derecesine yükselmiş olanlar. Bütün İslâm tarihinde, 1400 sene boyunca çok az sayıda mutlak müctehid yetişmiş, onlardan dördünün fıkıh sistemi Müslümanlar tarafından kabul edilmiştir. Dinî ve şer î hükümlerde, fıkıh konusunda, ilmihal sahasında bu dört mezhepten birine tâbi olmak gerekir.

SORU: Mezhepsizlik nedir

CEVAP: "İslâm şeriatını tehdit eden en tehlikeli bid attır." (Prof. Dr. Said Ramazan el-Büti) "Mezhepsizlik dinsizliğe köprüdür" (Muhammed Zâhid el-Kevseri)

SORU: Telfik-i Mezahip nedir

CEVAP: Mezheplerin hükümlerini karışık olarak uygulamaktır.

(devam edecek)