Türkiye ve Ortadoğu nun en büyük petrol rafinerisi kimliğini taşıyan, ülkemizin en büyük 500 kuruluşu içinde birinci sırada yer alan Tüpraş ın özelleştirme trajedisini ibretle izlemeye devam ediyoruz. Dünya üzerindeki sömürge kollarıyla tanınan, kapitalist sermayenin en önemli temsilcisi niteliğindeki petrol devi Shell ile devletin kanatları altında büyütülen Koç grubunun, 4 milyar 140 milyon dolar gibi bir rakamla yüzde 51 ine sahip oldukları Tüpraş ta yeni dönemde nasıl bir istihdam ve üretim politikası izleneceğini merak ediyoruz. Ülkenin tek petrol rafineri grubunda, önümüzdeki süreçte meydana gelebilecek en küçük üretim aksaması bile bugün keyifle arabalarına kurularak petrol istasyonlarından benzinlerini, mazotlarını alıp işlerine giden vatandaşların düzenlerine, ürettikleri mal ve hizmetleri sağa sola pazarlamak için araç filolarıyla nakliye hizmetleri yapmak zorunda olan binlerce firmanın tekerine çomak sokacaktır. Böyle bir ihtimal var mı Elbette var
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, böylesine stratejik bir sektörde faaliyet gösteren bir kurumu özel sektöre devrederken, yönetimden, istihdamdan, üretimden kaynaklanabilecek ve ülkede telafisi mümkün olmayan derin yaralar açacak sorunların nasıl çözüleceği noktasında anlaşmalara gerekli maddeler ekledi mi acaba
Mesela, yarın birgün, Shell ve Koç Grubu "Biz bu kurumu işletmek istemiyoruz" diyerek, başka birisine satmaya kalksa, nasıl bir prosedür izlenecek Böyle bir satışa izin verilebilecek mi Ya da, bu grup, "Biz bu kurumun belli bir bölümünü işletmek için, yanımıza üçüncü veya dördüncü bir ortak almak istiyoruz" şeklinde bir karar alsa, böyle bir duruma müdahale edilebilecek mi
Aslında bu soruları uzatmak mümkün Tüpraş ın özelleştirildiği günden beri, dikkatli şekilde gazetelerimizin ekonomi sayfalarını takip ediyoruz. Hükümetin her yaptığı işi avuçlarını patlatırcasına alkışlayan, en basit açılışları bile memleketi kurtaran yatırımlar gibi takdim eden, kağıt üzerindeki göstergelerle ekonominin cillop gibi olduğu yalanını insanların zihinlerine sokuşturmaya çalışan medyamız, Tüpraş ihalesi nin çok güzel geçtiğini, bedelinin üzerinde satıldığını, bu ihalenin hükümet için prestij olduğunu yazıp çiziyor.
Bir çok medya grubu, ihaleyi dünya petrol devi Shell firmasına arkasını dayayarak kazanan Koç grubunun, bu atağıyla nasıl büyüdüğünü, çalışan sayısını 85 binlere çıkardığını, artık ülkenin en fazla vergi veren şirketi haline geldiklerini ballandıra ballandıra anlatmakla meşguller. Hiç kimse, ihalede ortaya konan rakamla böyle bir sanayi devinin yeniden inşasının mümkün olup olmadığını sormuyor Hiç kimse, 4 milyar doların ne yapılacağını, borçlara mı ayrılacağını, yatırıma mı yönlendirileceğini sormuyor Hiç kimse, altın yumurtlayan bir tavuğun neden kesildiğini sormuyor İhaleyle ilgili en garip ve en komik yorum ise, hükümetin renkli simalarından Maliye Bakanı Kemal Unakıtan dan geldi Unakıtan, ihalenin çok güzel bir ortamda geçtiğini, sanayi devlerinin 4 milyar doları tıkır tıkır Tüpraş için verdiklerini ifade ederek, "Siz hiç 1 milyar doları üst üste dizilmiş vaziyette gördünüz mü " diye garip bir soru sordu. Görmedik Kemal bey Hem nasıl görelim Peki, "Siz hiç 350 milyar doları üst üste dizilmiş vaziyette gördünüz mü " Malum, AKP iktidarında memleketin iç ve dış borcu, 350 milyar doları aştı 4 milyar dolarlık bir ihaleyi bile bu kadar büyütürken, 350 milyar doları nasıl temizleyeceğinizi bize renkli üslubunuzla anlatırsanız gerçekten çok seviniriz! Memlekette 90 tane Tüpraş olsaydı, borçlar ne güzel ödenirdi değil mi