Dün sabah, TRT deki programı izleyeceğim. Açılış

düğmesine bastım, ses kısık. Selçuk Yula sarı-lacivert gömleği ile oturmuş

konuşuyor. Ama bu programda konuk yok ki... Sesi açayım da ne olduğunu

öğreneyim dedim. Açmaz olaydım. Selçuk Yula vefat etmiş de, eski bir programın

görüntüleri ekrandaydı. Selçuk bu yahu... Daha kaç yaşındaki Yıkılmamak mümkün

mü Tamam gazete sütunlarına ve ekranlara geçtiğinden bu yana yıldızımız

barışmazdı ama onun Fenerbahçe ye gelişinde en büyük payı olanlardandım.

Anılarımız çoktu. İster isterseniz şu transfer işinden başlayalım.

Rahmetli Coşkun Özarı Galatasaray teknik direktörü idi.

Ankara daki bir lig maçında, ligin sonlarına doğru, Şekerspor a 4-2

kaybetmişlerdi. Lig bitikten sonra da bir öğlen yemeğinde beraberdik. Bana

lafın arasında şunları söyleyecekti: Yahu Kemalciğim; Şekerspor dan dört

yediğimiz maçta bizi Selçuk isimli bir genç perişan etti. Adam dümdüz dripling

atıyor, ama karşısındakiler bir sağa bir sola yatıp çalım yiyorlar. Ben böyle

şey görmedim. Bizim Galatasaray a söyledim alın diye, ilgilenmediler. Üstelik

de bizim Muzaffer Sipahi nin (Galatasaray ın kaptanı) yakın akrabası imiş.

Fenerbahçe ye söyle de alsınlar. Bu çocuk oralarda harcanmasın...

İkinci safhaya geçelim. Ben de ertesi gün, uzun yıllar

Fenerbahçe nin her şeyi olmuş B. Fikret e anlattım Özarı nın dile getirdiklerini.

Hemen, o zamanlar Ankara da İller Bankası Genel Müdürü olan Fenerbahçe kongre

üyesi, şimdi rahmetli olan Naci Barlas ı aradı. Yanımda şunları söyledi: Naci,

Şekerspor da Selçuk diye bir genç varmış. Senin bunlarla ilişkin iyidir. Şu

çocuğu bize ayarla... Ertesi gün Naci Barlas telefonda şunları söyleyecekti:

Fikretciğim, bir de Yaşar varmış. Ben yarın ikisini birden sana gönderiyorum.

Buradaki işi bitirdim... Derken hem Selçuk, hem de savunma oyuncusu Yaşar

Kadıköy e gelip sözleşme imzaladılar.

Sonrası mı Selçuk iki defa gol kralı oldu. Milli

Takım ın vazgeçilmezi idi. Penaltı atışlarındaki rastlanmamış stili, her

Fenerbahçe maçında penaltı olsun diye millete dua ettiriyordu. Hatta bu yüzden

Fenerbahçe nin o sezonlarda adı Penaltıbahçe konmuştu. Ama Selçuk un şansı,

futbolu 40 ına kadar oynayanlar kadar yoktu. Önce bir yurt dışı Milli takım

gece idmanındaki çift kalede ayağı kırıldı. Tam iyileşti derken

Bu defa ciğerlerinden ciddi şekilde hastalandı. Bu iki

talihsizlik ne yazık ki Selçuk a futbolu erken bıraktırdı.  

Bordeaux maçında ben de stattaydım. O dev takımın Selçuk

tarafından attığı golde nasıl küçültüldüğünü hiç unutmam. Tigana, Giresse gibi

dünyaca ünlü futbolcuların takımı 3-2 lik skorla devrilmişti. Selçuk, Şenol ve

yine rahmetli Hüseyin in golleriyle... İlyas, Selçuk, Repçiç den kurulu  dönemin Fenerbahçe forveti gerçekten müthiş

idi.  Parasız, pulsuz şampiyon

olmuşlardı.

Sonraları Selçuk, Almanya da yanlış hatırlamıyorsam Blua

Weiss Berlin, Sarıyer ve Galatasaray turları yaptı. Ama Fenerbahçeliliğini hiç

kaybetmedi. Galatasaray kaptanı Muzaffer Sipahi dayısı olmasına rağmen ona

gönül takımını değiştirtemedi.

Allah taksiratını affetsin. Türk futbolunun başı

sağolsun. Allah eşine, çocuğuna ve yakınlarına sabırlar versin!