Yeni Rum lider Anastasiades in niye müzakerelere hemen

başlamak istemediğinin kokusu yavaş yavaş çıkmaya başladı. Burnunuz iyi politik

koku alıyorsa bu kokuyu duymakta ve anlamakta hiç zorlanmıyorsunuz.

 Kıbrıs Rum

Yönetimi nin yeni patronları olan DISI ve DIKO kısa adlı siyasi partiler ile bu

partilerin, -başta daha birkaç hafta evvel Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı seçilen

Anastasiades de dâhil olmak üzere- tüm ileri gelenleri toplanmışlar el birliği

ile Kıbrıslı Türklere ve Türkiye ye sunulmak üzere veya buna kazık atmak

üzere de diyebilirsiniz, adına, Kıbrıs sorununa çözüm bulmak amacı ile

müzakerelere başlamak denilen bir yemek hazırlığı içine girmişler.

Kesmişler, biçmişler, ayıklamışlar, sarmışlar ve

sarmalamışlar sonra da iyice karıştırarak yemeği tencereye koyup pişirme

aşamasına getirmişler. Şimdilerde yemeği tencereye de koymuşlar ama tencereyi

ateşin üstüne koyup pişirecek şefi bir türlü bulamıyorlar. Şef aslında

yıllardır kendilerine hizmet veren bir kişi ama bu günlerde maaşını kurtarmak

çabasına düştüğünden pişirilmek istenen yemeği çok da dikkate aldığı yok.

Yeni Rum lider Anastasiades, seçildiği günden beridir,

Ekonomik sorunlarımız var,  müzakereleri

erteleyelim diyerek yan çizmekte ve müzakereleri Eylül e ertelemeye çalışmakta

ama asıl gayeleri bu değil.

Bakmayın siz bunların ekonomik sorunlarla uğraşıyoruz

demelerine. Bir taraftan yeni Rum lider Anastasiades, diğer taraftan da çiçeği

burnunda Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulides, yollara düşmüşler ve Avrupa da

yemeği pişirecek bir şef arıyorlar aslında. Amaçları da kendi isteklerine uygun

bir fırın, arzulanan sıcaklıkta bir ateş ve iyi bir de şefi bulmak. Sonra da

pişir gitsin yemeği, at kazığı Kıbrıslı Türklere ve Türkiye ye. 

Yeni Rum Dışişleri Bakanı Kasulidis, Cuma günü ağzından

çıkardı müzakereler konusunda ne düşündüklerini. Son derece iyi niyetli görünen

ancak içi kazık ve tuzak dolu bir cümleydi ağzından çıkan...

Kıbrıs Rum tarafında yeni seçilen Rum lider

Anastasiadis in kurduğu hükümetin, müzakere masasında Yunanistan ve Türkiye nin

de Kıbrıs müzakere sürecine katılımını tercih ettiğini dile getirdi Kasulidis.

Yeni Rum Hükümeti bu düşüncedeymiş.

Aslında bu görüşü ve isteği yıllardır Kıbrıs Türk tarafı

ve Türkiye dile getirmekte. Müzakere masasına Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Rum

tarafı ve garantör devletler olarak ya sadece Türkiye ve Yunanistan otursun ve

Dörtlü bir toplantı yapalım ve bu işi bitirelim, ya da üçüncü garantör ülke olan

İngiltere de masaya otursun ve beşli bir toplantı yaparak bu işi bitirelim,

önerisini yıllar önce Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye masaya koydu ve taraflara

iletti.

Her seferinde Rumların Hayır yanıtı ile cevaplanan bu

öneriye şimdi ne oldu da Rumlar Evet diyorlar diye de sakın düşünmeyin,

aklınız da hiç karışmasın. Gerçekte muhteşem bir tuzak hazırlıyorlar bizlere.

Bütün istekleri ve önerileri, müzakerelerin içeriğinin

değil yönteminin değişmesi ve Kıbrıs sorununa çözüm bulmak için yapılan

müzakereler 1968 yılından beri Kıbrıslı Türk ve Rum liderler arasında

yapılırken masaya Türkiye ve Yunanistan da otursun ve bitirilsindir ama masanın

bir köşesine Avrupa Birliği de ilişsindir!

Özetle Rumlar ustalıkla hazırladıkları bu yemeği

pişirirken içine tadı lezzetli olsun diye kısaltması AB olan Avrupa Birliği

adındaki çeşniyi de katmak istiyorlar. Hepsi o kadarcık!

Bu yöntemle 43 yıldır BM gözetiminde ve patronluğunda

devem eden görüşmeleri Birleşmiş Milletler zemininden ve de müktesebatından

tereyağından kıl çeker gibi çekip çıkarılacak, müzakere masasına Kıbrıs Türk

tarafı, Kıbrıs Rum tarafı, Türkiye ve Yunanistan veya ilaveten garantör olarak

belki de İngiltere de otururken, tüm bu gruba ilave olarak içinde kendilerinin

de yer aldığı 27 üyeli AB de oturacak ve her oylamanın sonu 30 a 2 veya 29 a 2

Rumların isteği doğrultusunda çıkacak. Yeme de, yanında yat!  

Böylesi bir masadan bırakın adanın kuzeyinin yani

KKTC nin Kıbrıs Rum tarafının yönetimi altına girmesi kararını, Türkiye nin

bile kayıtsız şartsız Kıbrıs Rum tarafının idaresi altına girmesi kararı çıkar.