Söyleyip etkili olamadığımız, etkili olmayı düşünüp de söyleyemediğimiz, yaptığımız fakat yapılmasını istemediğimiz, yapmadığımız fakat yapılmasını istediğimiz, gördüğümüz fakat görmek istemediğimiz, duyduğumuz fakat duymak istemediğimiz o kadar çok şey yaşıyoruz ki hayatımızda! Böyle bir ortamın ben neresinde duruyorum demekten kendimizi alamıyorum.

Şikâyetlerin ayyuka çıktığı bir ortamdayız. Hatta bu anlamda kuşatılmış gibiyiz. Çevremizde olup bitenlere isyan etmek istiyoruz, fakat gücümüz yetmiyor, hatta tepki vermeniz, sonunuzun yaklaştığı anlamına geliyor. Çevremiz psikopat, şizofren, manyak diyebileceğimiz tiplerin kuşatması altında! Bunlar, olmayanı var gösteren, olmasını istediğini de kendi istediği gibi yansıtan tipler.

Ahlâksızlık ve ilkesizlik o kadar baskın ki iyilik adına çıkan sesler cılız mı cılız, etkisiz mi etkisiz! Zaten tepki vermeniz halinde hayatın dışına itiliyorsunuz. Yaşam alanınız daraltıldıkça daraltılıyor.

Şer cephesi çalışıyor, hem de çok çalışıyor. Şer cephesi, iyi niyetli insanların olağan çalışmalarını da kendi hanesine kaydırıp alanlarını genişletirken, gücüne güç katıyor. Doğru yolda olduğunu söyleyen veya sananlar ise çalışmak yerine ölümü bekleyen insanlar gibi başlarına gelecek felâketi bekliyorlar. Gözyaşı döküyor, ter dökmek yerine… Allah çalışın diyor, o ağlıyor, Allah’ın resulü iki gününüzü birbirine eşitlemeyiniz buyuruyor; o ağlamanın, inlemenin dozunu arttırıyor.

Allah “tevhit” diyor, o nifak peşinde koşuyor. Allah iman ve küfür ayırımı dışında bir ayırım yoktur diyor; o, kendine göre yollar icat ediyor. Allah, resulünü tek örnek olarak gösteriyor ve ona uyunuz diyor, o birtakım fânilerin peşine takılıp kendi hayatını da diğer insanların hayatını da mahvediyor.

Her şeyden önce hayatın ilimsiz, irfansız, sanatsız ayakta duramayacağını bilmek gerekir. Bu zamana kadar bedevilikten kimse yarar görmemiştir, adam kalkmış bedeviliğin savunusunu yapıyor. Peygamber “şehir” kuruyor ve “şehir hayatı”nı insanın önüne koyuyor; o, doğal hayata döneceğim diyerek dağları, vahaları, mağaraları tercih ediyor.

Şer cephesi çalışıyor. Şer cephesi iyi olanı da kendi emelleri için kullanıyor. Kendini güçlü göstermesini biliyor. Çünkü elindeki bütün imkânları bu niyetini gerçekleştirmek için kullanıyor. O, hep “dünya” diyor, dünyalıklar diyor, hayat burada diyor. Böylece hedefine kilitlenmiş durumda…

Siz ne kadar bunlar sanat değil deseniz de şer cephesi iğrençliği, bayağılığı sanat diye yutturuyor. Kuşkusuz bu bir güçtür. Meselâ küfrün, magandalığın zirve yaptığı Recep İvedik filmleri seyirci rekoru kırabiliyor bu ülkede...

Böyle bir filme baba oğlunu da yanına alıp gidebiliyor, birlikte gülüp eğlenebiliyorlar. Böylece magandalık nesiller boyu sınıf atlıyor. Sözüm ona bu tür sanat eseri yapanların, “Gençlere kötü örnek oluyoruz” diye bir dertleri yok ki! Çünkü onlar “dünyalık” peşinde koşuyorlar. Bakın hayatlarına en lüks ortamlarda yaşıyor ve en pahalı semtlerde oturuyorlar. Kimin parası ile

Kan, gözyaşı, terör nasıl birilerinin gıdası ise, bu tür sanatsal, hatta bilimsel aktiviteler de onların gıdası oluyor. “Vebal” gibi bir duygu onların kitabında yer almıyor. Çünkü onların kitabı yok!

Toplumsal hayatımızda küfür o kadar baskın ki, makineli tüfek saldırısına maruz bırakılmış gibi, insanlar düşünmeye bile fırsat bulamıyorlar. Genç kızlar, delikanlılar ivedik filmlerinde ağza alınmayacak sözleri işittikçe salonu gülme sesleriyle inletiyorlar. Bu hal hayatımızda hiçbir şeyin dengede olmadığının, her şeyin şirazesinden çıktığının bir göstergesidir. Bu tür filmleri seyredenlerin önemli kısmı belki ortaokul, belki lise öğrencisi... Yazık değil mi bu çocuklara… Bir şeyin vahşet olması için illâ katletmek mi gerekiyor Bu hal nesiller boyu katl değil mi

Bütün bunlara rağmen bu ülkenin gençlerinde bir dinginlik, kendini bilme diye bir duygu varsa emin olunuz geçmişte toprağa atılan tohumun sağlamlığındandır. Fakat bu kadar kimyasal içerikli gübreye rağmen ayakta durulabiliyorsa, bunun kıymetini bilip, bir an önce ihlâsla konunun üzerine eğilmek gerekir.

Gençler belli bir yaştan sonra nasihat değil “örnek” insan arıyorlar. Gençlere iyi örnek olmak ve iyi örnekler öğretmek gerekir. İnsanlar zamanla kendilerini putlaştırıyorlar veya kendilerinin putlaştırılmasına izin veriyorlar. Bunlar da Recep İvedik filmleri kadar hatta onlardan da tehlikelidir. Aman dikkat!

Hayatımızın her yanı “küfür” kıskacında! Bunun için “edep yâ hû” ibaresi duvarda asılı bir levha olmaktan çıkarılıp hayatın içinde yerini alması gerekir. Bu memlekette ne yazık ki bir Recep İvedik nesli türetilmek isteniyor, Âsım’ın nesli yerine!