ÂLİMİN câhile üstünlüğü, elmasın yakutun zümrüdün cam
parçalarına olan üstünlüğü gibidir.
Her Müslüman, cahillikten alimliğe yükselmek için var
gücüyle, olanca enerjisi ve gayretiyle çalışıp çabalamalıdır.
İlmin başı Allahı, İslamı, Kur anı, Resulullahı (Salat ve
selam olsun ona) doğru bilmektir.
Allahı bilmeyen kişi, dünya ilimlerinde en yüksek
dereceye çıkmış olsa da, gerçek âlim sayılmaz.
Din ilimlerini öğrenen kişinin, aynı zamanda dünya ve çağ
kültürünü de öğrenmesi gerekir. Bunları bilmezse tek kanatlı kalır ve uçamaz.
Gerçekten alim olan, hem din, hem dünya kültürüne sahip
olan kişi, ilmiyle İslam a, İmana, Kur ana, Sünnete, Tevhid e, Ümmet-i
Muhammed e hayırlı hizmetler etmek zorundadır.
Bu hizmetler, para ve ücret karşılığında değil, Allah
rızası için ihlasla yapılmalıdır. Yaratan için hizmet ettiğini iddia edip de
yaratıklardan ücret dileyen kişi münafıktır.
Cenab-ı Hak Kur an-ı Kerim de Allaha, Peygambere, sizden
olan emir sahiplerine itaat ediniz buyuruyor. Bizden olan emir sahipleri;
gerçek ve ihlaslı alimler, fakihler ve kâmil mürşidlerdir.
Kâmil, ihlaslı, râsih, muslih (ıslah eden) gerçek alimler
kendi kendilerine kitap okumak suretiyle yetişemezler. Onların gerçek İslam
medreselerinde, icazetli gerçek alimlerden ders okumaları, imtihan vermeleri,
başarılı olurlarsa icazet almaları gerekir.
İcazetsiz âlim ve faqih olunmaz.
İcazet, ucu Resulullaha ulaşan bir silsile ile diploma
almak demektir.
Gerçek İslam âlimi ve faqihi olmanın olmazsa olmaz
birinci şartı Fırka-ı Nâciye inancına ve fıkhına bağlı olmaktır. Fırka-ı Nâciye
Ehl-i Sünnet ve Cemaattir.
Ehl-i bid at ve dalâletten alim ve fakih olmaz, kâmil
mürşid de olmaz.
Kendileri alim, fakih, mürşid, rehber olmayan
Müslümanlar, alimlere tâbi olmak suretiyle, onların emir ve kumandaları altında
din, iman, Kur an hizmetleri yaparlar. Kendi kafalarıyla yapmazlar.
Ehl-i Sünnet Müslümanlarının itikatta iki imamı vardır.
İmam Mâturidî ve İmam Eş arî Fıkıhta da dört İmam ve dört hak mezhep vardır:
İmam Ebu Hanife, İmam Mâlik, İmam Şâfiî, İmam Ahmed bin Hanbel
Bu saydıklarım birbirini sapıklıkla suçlamaz. Aralarında
esasa, asıllara, temellere ait ihtilaf ve farklılık yoktur.
Âlim Müslüman cahil Müslümandan bin derece üstündür.
Âlim olmayanlar gerçek alimlere tâbi olur, onları dinler,
onların dediklerini yaparlarsa cahillikten büyük ölçüde kurtulmuş olurlar.
Tarih boyunca İmana, İslama, Kur ana, Şeriata, Ehl-i
Sünnete en fazla hizmet etmiş on alimden biri Zeynüddin Hüccetülislam İmam
Gazalî hazretleridir. Onun İhyâu Ulûmiddin kitabını dikkatle okuyan, içindeki
bilgileri öğrenen, bunları hayata tatbik eden (uygulayan) bir kimse inşaallah
kurtulur, ebedî saadete nâil olur.
Rabbanî, râsih, kâmil, ihlaslı, ıslah edici gerçek alim
olmayanlar, kendi kafalarına göre çalışırlarsa, bilerek veya bilmeyerek imana,
İslama, Ümmete zarar verir. Onlara tâbi olanlar da büyük zarara uğrar, Allah
saklasın imanlarını yitirebilirler.
Yirminci asırda, Türkiyemizde, İmana İslama Kur ana
Sünnete Şeriata Ümmete gerçekten hizmet etmiş büyük şahsiyetler zuhur etmiştir.
Kendilerini minnetle anıyor, Hak Tealadan rahmet ve büyük ecirler diliyoruz.
Sa yleri meşkur olsun. Onların yolundan gidenler, onların öğütlerini tutanlar
inşaallahu Teala kurtulur.
Onlar Din-i Mübine ve Ümmet-i merhumeye para ve ücret
karşılığında yahut şan şeref ün alkış toplamak için hizmet etmediler. Rızaen
lillah hizmet ettiler. Çok zulümler gördüler, çok sıkıntılar çektiler, bizlere
örnek oldular.
Din alimi postuna bürünüp dünyalık devşirenler, makam ve
mevki edinenler, dinar ve dirhem istifleyenler, nefsaniyetlerini tatmin edenler
gerçek alim değildir. Firasetli Müslümanlar bu haşarattan uzak durmalıdır.
Şu anda İslam dünyasında, Ortadoğu da, bütün yer
küresinde büyük fitne, fesat ve tefrika var. Siyasî, kültürel, sosyal
kasırgalar esiyor. Küfür ve dalalet (sapıklık) volkanları ateş püskürüyor.
Böyle bir zamanda aklı başında her Müslüman, dini dünyaya alet etmeyen gerçek,
râsih, samimî, ücretsiz ve parasız hizmet eden, Resullerin seyyidi Muhammed Mustafa
efendimize kopuksuz bir icazetli bağlı ve rabıtalı olan alimleri, faqihleri,
mürşidleri bulup onların eteğine tutunmalıdır.
Buna nâil olan ulu nimete kavuşmuş olur.
Cenab-ı Hak cümlemizi, doğrudan doğruya veya dolaylı
olarak İmana, İslama, Kur ana, Sünnete, Şeriat-i Garra-i Ahmediyyeye, İslam
ahlakına, İslam hikmetine, İttihad-ı İslama, uhuvvet-i imaniyeye hizmet eden
kullarından eylesin.
15.05.2016