Bismillahirrahmanirrahim

Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah (c.c) a hamd

ederim. Salât ve selâm, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) ya, âline ve

sahabelerine olsun.

Yaz sonunda, güz mevsimimin başlangıcında yağıp yeryüzünü

tozdan temizleyen RAMDA yağmuru gibi Ramazan ayı da müminleri günah

kirlerinden temizlediği için bu aya RAMAZAN denmiş. Peygamberimiz (s.a.v)

buyuruyor: Kim faziletine inanarak ve karşılığını Allah tan bekleyerek Ramazan

orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır. (Buhari, Müslim) Güneşin

şiddetinden taşların yanıp kızmasına RAMAD denildiği gibi, oruç tutan kimse

de açlık ve susuzluğun hararetine katlandığı, meşakkatine sabrettiği, kızgın yerde

yürüyenlerin ayaklarını yaktığı gibi, müminlerin günahlarını yaktığı için bu

aya RAMAZAN denmiş. Kılıcı veya ok demirini inceltip keskinleştirmek için iki

taşın arasına koyup dövmeye RAMD denildiği gibi, Arapların bu ayda silâhlarını

bileyip hazırladığı için bu aya RAMAZAN ayı denmiş. RAMAZAN ayı Kur an da ismi

zikredilen tek aydır ve Kur an bu ayda indirilmiştir. BAKARA 185: Ramazan ayı,

insanlara doğru yolu gösteren, hidayeti ve hakkı bâtıldan ayırmayı açıklayan

Kur an ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden ramazan ayını idrak edenler onda

oruç tutsun İnsanlara doğru yolu gösteren, hakkı batıldan ayırmayı öğreten

Kur an bu ayda indirilmiştir. Ramazanı yaşarken bizler, Kur an ve nizamını

yaşamanın aksiyonunu ortaya koymaya mecburuz. Ramazan ayı, müminler için bir

eğitim, öğretim ve cihad ayıdır. Bu ay, ibadetler, hayırlar ve Allah yolunda

infak için özel ve verimli bir aydır. Müminler Ramazan ayını; Kur an ın telkin

ettiği İslâm Dini ve Düzenini yaşamak için, muhtaç oldukları bedeni ve ruhi

eğitim için fırsat bilmelidirler. Ramazan ayı, iman ve cihad eğitiminin

yapıldığı güçlü bir mekteptir. Bu mektebin öğrencileri olan müminler, Kur an

nizamını yaşama ve yaşatmada mükellef oldukları tebliğ, tanıtma, eğitim ve

siyasi şuurlandırma görevleri bakımından kendi nefislerini hesaba çekerler.

Bizim dünya hayatımız bir hak-batıl mücadelesi imtihanıdır. Muhasebesini doğru

yapan müminler, Hakkı savunan topluluğun sadık bir üyesi olurlar. NİSA 76:

İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar

ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe

yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır.  Ramazan ayı ümmetin, iman ve cihad şuurunu artırdığı, hak ile batılı

birbirinden ayırdığı ve hakta karar kıldığı bir ay olmalıdır.

HAK İLE BATIL

HAK İslam dır. Hiç bir şart altında değişmeyen gerçektir.

Islah yoludur. Marufu, adaleti, iyiliği emreder. Münkeri, zulmü, kötülüğü

yasaklar. Bu yol, Peygamberlerin ve onların yolundan yürüyen takva sahibi

şuurlu Müslüman toplulukların yoludur. İnsanlık ne zaman bu asıl yolda

yürümüşse saadet bulmuştur. Günümüzde bu asıl ve sağlam yolu Milli Görüş temsil

etmektedir. Hakkın gayesi: Bütün insanlığın dünya ve ahiret saadetidir.

BATIL Materyalizm dir. Her şart altında yanlış olan

şeydir. İfsat yoludur. Münkeri, zulmü, kötülüğü emreder.  Marufu, adaleti, iyiliği yasaklar. Bu yol,

Şeytan ın ve hilelerine aldanarak nefislerini ilah edinenler, Nemrutlar,

Firavunlar, Ebu cehillerin yoludur. İnsanlık ne zaman bu fasit yolda yürümüşse

krize düşmüş ve helak olmuştur. Günümüzde bu fasit ve batıl yolu ırkçı

emperyalizm, Siyonizm ve onların işbirlikçileri temsil etmektedir. Batılın

gayesi: İnsanları ifsat ederek dünya ve ahiret hayatlarını karartmaktır.

Kur an ın bize tanıttığı hak ile batıl budur. Hakka bağlanmak, batıldan

sakınmak kulluğumuzun gereğidir.

MİLLİ GÖRÜŞ VE

İŞBİRLİKÇİLİK

Tevhide inanan, hakkı üstün tutan Müslümanlar tek bir

ümmet ve tek bir teşkilat olmak zorundadırlar. İnananların ümmet ve teşkilat

birliğini, Milli Görüş temsil edilmektedir. Milli Görüş e dâhil olmak ümmete

dâhil olmaktır. İslam ümmetinin dışında kalan batıl görüşe sahip insanların

zihniyetleri, soyları, sopları, inançları ve mezhepleri her ne kadar çok

çeşitleri ihtiva ediyorsa da şuurlu bir teşhis yapıldığında görülür ki, bunlar

ırkçı emperyalizm tarafından kontrol edilip yönlendirilen işbirlikçiler

teşkilatı tek bir teşkilattır. Bunun böyle olması küfür tek bir millettir

esasındandır. Yaşanılan hak-batıl mücadelesi bugün Milli Görüş ile ırkçı

emperyalizm ve işbirlikçileri arasında geçmektedir. Milli Görüş ün savunduğu

düzen Adil Düzen hedeflediği birlik ise İslam Birliği dir. Savunduğu

medeniyet değerleri ise İslam medeniyetinin hakkı üstün tutan esaslarıdır.

Milli Görüş ün hedeflerini gerçekleştirmek için mücadele eden teşkilatı ise

Saadet Partisi dir. Milli Görüş milletimizin inancıdır, tarihidir ve

kimliğidir.

Tarih boyunca batılın güç merkezleri ile işbirliği içinde

bulunan işbirlikçiler teşkilatı her zaman olagelmiştir. Bu unsurların

varlığından Kuran bizleri haberdar etmektedir. HAŞR 11: Münafıkların, kitap

ehli kâfir kardeşlerine: Eğer siz yurdunuzdan çıkarılırsanız, biz de sizinle

beraber çıkarız, sizin aleyhinizde ebediyen kimseye itaat etmeyiz, eğer savaşa

tutuşursanız size elbette yardım ederiz. Dediklerini görmedin mi Allah,

onların yalancı olduklarına şahitlik eder. Kur an ın bildirdiği bu gerçekleri

görmemiz ve duruşumuzu buna göre belirlememiz bizim için en büyük kazanç

olacaktır.

Bu ramazan ayında muhasebesini yapacağımız şeylerden

birisi de siyasi tercihlerimiz olmalıdır. Kur an ın emir ve yasaklarına uyan

bir kimse, siyasi tercihlerinde de yanılmaz. İşbirlikçi siyasetin

temsilciliğini yapan ve faizci kölelik düzenini yürüten AK Parti, CHP, MHP ve

HDP gibi partileri desteklemez ve onların üyesi olmaz. Aklını Kur an la

çalıştıran kimse, Milli Görüş ün tek temsilcisi Saadet Partisi ni tercih eder,

üyesi olur ve Adil Bir Düzeni kurma yanında yerini alır. Batılı esas alanlar

ile onların işbirlikçisi olan siyasi kadrolara karşı duruşumuzu belirleyecek

delillerden birisi de şu ayeti kerimedir. AHZAB 48: Kâfirlere ve münafıklara

itaat etme ve onların eziyetine aldırma. Allah a güven, vekil olarak Allah

yeter. Selam hidayete tabi olanlara