Çok cimri bir adamın oğlu bir gün babasına gider ve “baba bana beş lira harçlık verir misin?” der. Cimri baba duraksamadan cevap verir:  “ ne? Dört lira mı? Ne yapacaksın üç lirayı? Sana iki lira yeter, al şu bir lirayı!”

Geçtiğimiz günlerin hiç şüphesiz en önemli olaylarından birisi de TBMM’de onaylanan Türkiye- İsrail ilişkilerini normalleştirmeyi ön gören anlaşma. 15 Temmuz olaylarının henüz şoku atlatılmamışken ve ülkecek 15 Ağustos’u diken üstünde beklemişken bu uyum anlaşması bir de basına kapalı oylanınca kararların kimsenin tepkisini çekmemesi için alelacele onaylandığı fikri bende peyda oldu. Öyle ki anlaşmanın şartları önce hayrete sonra dehşete düşürdü beni.

Tıpkı cimri babanın oğluna verdiği cevap gibiydi pişkin İsrail’in şartları. Ne? Gazze ablukası mı? Ne yapacaksın Mescid-i Aksa’yı? Sana Mavi Marmara yeter, al şu yirmi milyon doları!

Düşünebiliyor musunuz yir-mi mil-yon do-lar! Bu nasıl bir meblağ? Bizim gibi sıradan vatandaşlar için dudak uçuklatan bir rakam. Ya Dünya ticaretini, petrol yataklarını, bankalarını elinde tutan Siyonizm için? Ellerinin kiri! Yıkayacaklar ve bitecek! Anlaşmanın hemen ardından Gazze’nin bombalanması başka ne anlama gelir ki? Parayı veren bombayı atar!

Fırsatınız oldu mu anlaşma metnini okumaya bilmiyorum ama okumanızı tavsiye ederim. Şartları bir gözden geçirmekte fayda var. Birinci maddede ilk dikkatimi çeken ifade “konvoy olayı” ifadesiydi. Neden Mavi Marmara baskını demekten imtina etmişler anlayabilmiş değilim. Oysa baskın sırasında gemiyi kuşatan İsrail askerleri bile bozuk lehçeleriyle Mavi Marmara demişlErdi. Evet, birinci madde 20 milyon dolardan bahseden madde. Hani şu şehidlerimizin ederi olan(!) Hani şu sus payı olan!

Devam eden maddelerde İsrail bir de atar yapmış ve ola ki bu anlaşmayı beğenmezsiniz, Mavi Marmara için dava falan açarsınız hele de bu durumda İsrail’in çıkarları zeval görürse zinhar sizin devletiniz suçludur demiş. Böylece bu mantıksız anlaşmanın önüne çıkabilecek sivil hareketin de önü kesilmiş oldu. 

Anlaşmanın yine en garip özelliklerinden birisi de şu: dipnotta belirtilmiş “bu anlaşma Türkçe, İngilizce ve İbraniceye çevrildi, eğer yorum farklılığı olursa İngilizce nüshası esas alınacak.” Tamam da Türkçe nüshada ilk maddede 20 milyon dolar ifadesinden önce yazan “ex gratia” kelimesi de ne ola ki? Daha çok bir sigorta terimi olarak kullanılan kelimenin anlamı “lütuf olarak yapılan bağış”mış! Bu durumda anlıyoruz ki İsrail, Mavi Marmara baskınında kendini suçlu görmüyor ve diyor ki aman tamam çok başımızı ağrıttınız şu parayı alın da susun, size lütfum olsun! 

Anlaşmayı nereden tutsak elimizde kalıyor. Anlaşma ya Ankara’da imzalanmalıydı, ya Tel Aviv’de. İsrail’in bugünlerde baskısını artırdığı Kadim Mescidimiz Mübarek Mescid-i Aksa topraklarının bulunduğu Kudüs’te İsrail’le anlaşma yapmak Kudüs’ü de İsrail’den saymaktan başka anlama gelmez. 

Evet, İsrail’in güya diz çöktüğü anlaşmanın maddelerinden bir kaçı bunlar. Toplamda 6 madde var ve hiç birisi Gazze ablukasından da bahsetmiyor! İsrail ağzımıza bir parmak bal sürdü demek isterdim ama o bile değil. Zeytinyağı misali üste çıkan bir İsrail, kendisine tehdit ve hakaretlerle dolu anlaşmayı ilişkiler normalleştirmek sayan bir Türkiye. Aslına bakarsan anlaşma hikâye! İsraille ilişkimizin zaten normal seyri bu!

İmzanın ertesi günü Gazze bombardımanının ardından Sayın Binali Yıldırım; “İsrail ile ilişkilerin normalleşmesi, Filistinlilerin haklı davalarında onlarla birlikte duruşumuzu engellemez” ifadesini kullanmıştı. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ise, Yıldırım’ın sözlerine “Türkiye başkalarının askeri faaliyetini eleştirmeden önce iki kere düşünsün” diye karşılık verdi. “Türkiye’yle ilişkilerimizin normalleşmesi, asılsız suçlamalar karşısında sessiz kalacağımız anlamına gelmez” diyerek de son vuruşunu yaptı. 

Son Gazze bombardımanları da dumanı üstünde anlaşmanın mayasını tutmadığını gösterdi.  İsrail’le bir Müslüman ülkenin mayası tutar mı ki!? İsrail’le hiçbir anlaşmanın asla maya tutmayacağı notunu da kazımış olalım İsrail’in bize şirin gösterilmeye çalışıldığı şu günlerde. Mahşer günü Allah hesap sorduğunda vereceğim cevap belli. Bu anlaşmadan razı değilim. Hani denilmişti ya Mavi Marmara için, Gazzeye giderken bizden mi izin aldılar diye; acaba bu anlaşma imzalanırken şehid ailelerine mi danışıldı! Hep söyledik, yine söyleriz. Peygamber katili bir kavmin torunları dün olduğu gibi bugün de Müslümanların lehine sonuçlanacak hiçbir anlaşmayı kabul etmeyecek ve siz ne kadar taviz verirseniz verin asla sizinle dost olmayacak! 

“Yahudiler ve Hristiyanlar siz onların dinine tabi olmadıkça sizden razı gelmezler…” ( Bakara Suresi 120. ayet)