Milyonlarca İstanbullunun uykusunu kaçıran deprem gerçeği, bu kez okyanus ötesinden gelen çarpıcı bir analizle yeniden manşetlere taşındı. Geçtiğimiz Nisan ayında (Nisan 2025) meydana gelen ve yürekleri ağza getiren 6.2 büyüklüğündeki sarsıntının yankıları sürerken, ABD basınında yer alan "İstanbul nişan alınmış durumda" ifadesi, kentteki endişeli bekleyişi daha da derinleştirdi. Bilim dünyası ise bu karamsar tablo ve Science dergisindeki veriler karşısında tam ortadan ikiye bölündü.

"Fay Hattı Kilitlendi, Enerji Birikiyor"

The New York Times'ın geniş yer ayırdığı analizde, İstanbul'un "yakın tarihin en kötü insani felaketlerinden biriyle" karşı karşıya kalabileceği kaydedildi. Science dergisinde yayımlanan araştırmaya atıfta bulunulan haberde, son yıllarda gerçekleşen sarsıntıların, fayın 15–21 kilometrelik “kilitli” bir bölümüne doğru ilerlediği belirtildi.

University College London’dan sismolog Stephen Hicks’in gazeteye verdiği demeç ise oldukça netti: “İstanbul adeta nişan alınmış durumda.” Araştırmaya göre, bu kilitli bölümde gerçekleşecek olası bir kırılma, 7 ve üzeri büyüklükte yıkıcı bir deprem üretme potansiyeli taşıyor. Ancak kırılmanın zamanlaması ve yönü konusundaki belirsizliğin sürdüğü de ifade edildi.

"Tehlike Azalmadı, Aksine Arttı"

ABD kaynaklı bu analiz, Türk bilim insanları arasında hararetli bir tartışmanın fitilini ateşledi. Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, Marmara Denizi'nin tarihsel döngüsüne dikkat çekerek, "Tarih öncesi, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde olan depremler, Cumhuriyet döneminde de er geç olacak" uyarısını yineledi.

Habertürk’e değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Okan Tüysüz ise Nisan ayındaki 6.2’lik depremin bir uyarıcı olduğunu savundu. Tüysüz, "Silivri açıklarındaki 6.2 ve artçıları, tehlikenin azalmadığını, aksine arttığını gösteriyor. Bilimsel yayınlar bu gerçeği doğruluyor" ifadelerini kullandı.

"Efsaneler Yıkıldı, Büyük Yıkım Olmayabilir"

Karşı cephede yer alan Emekli Jeolog Prof. Dr. Osman Bektaş ise senaryoya itiraz etti. Bektaş, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, fayın "creep" (sürünme/akma) özelliği gösterdiğini ve enerjisini parça parça boşalttığını savundu.

Bektaş, "Marmara'da yıkılan efsaneler var" diyerek şu tespiti yaptı: "6.2 büyüklüğündeki deprem, fayın boydan boya kırılacağı efsanesini yıktı. Enerji harcayan (creep) Ana Marmara Fayı 7’den küçük deprem üretir." Bektaş’a göre, Alman ekolüne dayanan Science makalesi, Japon uzman Uchida'nın "kısmi kilitli" tezini göz ardı ediyor.

"Yabancı Hayranlığını Bir Kenara Bırakalım"

Tartışmaya sert bir çıkışla katılan Deprem Jeolojisi Uzmanı Dr. Ramazan Demirtaş ise verilerin yanlış yorumlandığını öne sürdü. "Somut bir bulgu yok" diyen Demirtaş, depremlerin batıdan doğuya göç ettiği tezinin bir yanılgıdan ibaret olduğunu belirtti.

17 Ağustos 1999 sonrasındaki 26 yıllık verilerin dikkate alınmadığını vurgulayan Demirtaş, "Yabancı hayranlığını bir kenara bırakalım. 23 Nisan 2025 sonrası depremler Çınarcık Çukurluğu'nda yoğunlaştı, doğuya doğru bir göç yok" şeklinde konuştu.

Vatandaşın kafası, uzmanlar arasındaki bu derin görüş ayrılığıyla daha da karışırken; gözler şimdi yer bilimcilerin yapacağı yeni değerlendirmelere ve muhtemel bilimsel toplantılara çevrildi.

Muhabir: Abdulkadir Çeribaş