Bilhassa son yıllarda zihinlerimizi allak bullak eden,
sinirlerimizi çığırından çıkaran bir belâ yaygınlaştı. Ağzı olan konuşuyor
kabilinden lâflar ediyor.
Kendilerinden hiç beklenmeyen kişiler de maalesef bu
hengamenin içindeler. Kendilerini zikrettiğimiz kimseler:
Bazı
* Din görevlileri
* Diyanet mensupları
* Okullardaki din dersi öğretmenleri
* Kendileri dindar olarak tanınanlar Bazı konularda
konuşurlarken bu zikrettiğimiz kimseler din görevlilerini Din adamı diye
tanımlıyorlar.
Kesinlikle Müslümanlıkta Din adamı yoktur.
Din adamı tanımı Hristiyanlara mahsus bir tanımdır.
Böylesine bir tanıtım meselenin şuurunda olan
Müslümanları üzmekte ve topyekûn rencide olmaktayız. Çünkü Din adamı ifadesi
Hristiyanî bir kavramdır. Zira Hristiyanlıkta tanrı adına hareket eden bir din
adamı sınıfı vardır. Papa bir din adamıdır. Katoliklerin tamamı Papa nın
gözünün içine bakarlar. Onlara göre Papa nın dediği dindir. Bundan dolayı da
onlara Din adamı denir.
Henüz yeni doğmuş bir çocuğu günahkâr sayıp, onu
Hristiyanlığa kabul eden din adamları dır. Hristiyanlıkta bu adam ların diğer
bir vasfı da teokrattır. Teokrat: Tanrı adına hareket eden kimse demektir.
İslâm da din adamı , devlet adamı ayrımı yoktur. Her
Müslüman bir ferttir. İslâm a inanan, Müslüman adını alır. Herkes İslâm nazarında eşittir. Üstünlük takvadadır.
Ruhanî memur Hristiyanlığa göredir. Din görevlileri
ruhanî memur değildir. Çünkü her mü min insan, dininin görevlisidir.
Müslümanların âlemlerine, âriflerine, imamlarına,
müftülerine, vâizlerine, müezzinlerine ve tebliğcilerine din adamı demek bu
zevata yapılmış bir hakaret olur. Bizim hiçbir âlimimiz, hocamız Allah (c.c.)
ile kul arasına girdiğini (veya girebileceğini) iddia etmez. Böyle bir iddia
Hristiyanların papalarının ve papazlarının iddiasıdır.
Din görevlilerimize din adamı dersek İslâm da
ruhbanlık varmış gibi bir izlenim uyandırmış oluruz.
2003 yılının Eylül ayında gazetelerde şöyle bir haber
yayınlanmıştı:
Diyanet, Milli Mücadelede Din Adamları belgeseli
hazırladı. Bu belgesel aynı zamanda Diyanet yayınları arasında 2 cilt halinde
kitap olarak yayımlandı.
Bu Din adamları belgeseli ifadesi Müslüman halkımızı
aşırı derecede incitmiştir.
Mücadeleyi veren bizim âlimlerimiz, âriflerimiz,
hocalarımız, müftülerimiz mi, yoksa Hristiyan âleminin papaları ve papazları
mıdır Bunu bir Müslüman olarak hepimiz sorgulamalıyız.
Böyle giderse çok yakın zamanda mihrapta namaz kıldıran
hocamız bizim papazımız olarak algılanacaktır.
Televizyonların ekranlarından film ve dizilerde sürekli
olarak kilise ve papaz görüntüleri zaten eksik olmuyor. Bunları seyreden
çocuklardan birisi bir akşam babasına:
- Baba bizim papazımız nerede
Ne zaman papazımızı göreceğiz
Bize ne zaman gelecek diye sorduğunu bir vesile ile
söylemişlerdi.
Din adamlığı yakıştırmasının bir gün çocuklara buna
benzer soruyu babaya sorduracaktır diye endişe ediyorum.
Günümüzde bazı çevrelerin diyalog hikâyelerinin de bizim
papamız arayışlarına zemin hazırlamaya yönelik olduğu aklını kullanabilenlerin
malumu olduğu kanaatindeyim.
Bilhassa Müslümanların önündeymiş gibi görünenlerin
ağızlarından ve yazılarından Müslümanların hocalarına Din adamı ifadesi
çıkıyor olması bir referans kabul edilebileceği dikkatimizi çekiyor. Buna
kimsenin hakkı yoktur.
Herkes ağzından çıkan ifadeyi ölçülü kullanmalı.
İnancımıza kasteden kasıtlardan uzak durmalıdır.
Böyleleri için duâmız şudur:
Allah (c.c.) şerirlilerin şerrinden hepimizi korusun ve
kurtarsın