Zor da olsa öğrenmek için bedel ödediğimiz hakikatleri yok

sayamayız. Sıradan yaşanan, önemsizmiş gibi hissedilen, günlük hayatımızı çepe

çevre kuşatan genel ilkeleri bir an önce öğrenmeliyiz.

Ölçme ve değerlendirme olarak isimlendirilen bu hakikatlerin

bazısı kendimizi bazısı da toplumu ilgilendirir. İnsan olarak neyi yapabilirim

Cemiyet olarak neyi yapmalıyız gibi sorular anlattığımız konuya giriş imkânı

verir.

Sınırlar hayat alanlarıdır.

Canlı organizmanın hayatiyetini devam ettirmesi karmaşık bir

yapının ahenkle beraberliğinin sonucu değil mi Kalbe ritim komutunu kim

veriyor, ya da dur ihtarını kalp nereden alıyor

Tek, tek insanlardan oluşan toplumun ortak doğrular üzerinde

ittifak etmesi beklenirken ortaya çıkan genel olumsuzlukların nedeni üzerinde

düşündüğümüz oluyor mu Kendimizi bir başkasının yerine koyup düşünme

alışkanlığı çoğu insan tarafından ihmal edilse de dinimiz bu hakikati hep

hatırlatıp bizleri uyarır.

Yüce Yaratıcıyı var ettiği bu alemde bir sanatkar olarak

düşündüğümüz kadar kanun, nizam koyucu olarak düşünmemizin bize sağlayacağı

faydalar olacaktır. Yaratan var ettiği bu alemi acaba hangi kurallara göre

şekillendiriyor

Kanun ve nizam hususunda müslümanlar arasında Kur ân-ı

Kerîm in pek tasvib etmediği anlayışlar hâkim, bunun pek çok sebebi olmakla

beraber mü min insanların bazı özelliklerden yoksun olması görülmektedir. Enfal

suresinin hemen başında şöyle buyrulur:

Mü min o kimselerdir ki, Allah ın adı geçtiğinde yürekleri

titrer, kendilerine Allah ın âyetleri okunduğunda bu onların imanlarını

arttırır. Onlar yalnızca Rablerine güvenirler. Namazlarını özenle kılar, kendilerine

verdiğimiz şeylerden bir kısmını Allah yolunda harcarlar. Gerçek mü minler işte

onlardır. Rableri katında onlar için yüksek mevkiler, bağışlanma ve değerli

rızık vardır. Ayeti kerime kâmil mü minlerin taşımaları gereken alâmeti ne de

güzel anlatıyor.

Bir hadisi şerif de mü minlere ait genel özellikleri ortaya

net şekilde koyuyor. Yedi sınıf vardır ki; Allah tan başka sığınılacak bir

himaye gölgesi bulunmadığı o kıyamet gününde, Allah onları himayesine

alacaktır: âdil hükümdar, ibâdete düşkün genç; kalbi, camilere bağlı adam;

Allah için sevişen iki arkadaş ki, buluştuklarında ve ayrıldıklarında aynı

muhabbet üzerinde bulunurlar; itibarlı ve güzel bir kadın vuslatına davet

ettiğinde ona karşı; Ben, Allah tan korkarım! diyen kimse; sadaka verirken sağ

elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar sadakasını gizleyen şahıs; gizli bir

yerde Allah ı zikrederken gözleri taşan âşık kul.

İlkeleri bu kadar açık ortaya koyan İslâm dini, inanan

insanlardan görev beklemekte, boş sözler ve temennilere itibar etmemektedir.

Hepimizi bekleyen imtihan gününde işimizin kolay olması

bizleri yüce Mevla nın inayetiyle tanıştırmaktadır.