Bu sene UNESCO tarafından Mevlâna Yılı ilan edildi.
Son haberlere göre de şimdiye kadar Konya da en az 85.000 kişi Mevlâna ile ilgili etkinlikleri izlemiş. Yani ilgi çok büyük. Türkiye nin diğer bölgelerindeki etkinlikleri de sayarsanız, bu rakam çok daha büyük.
Kendi Değerlerimizin Önemi:
Mevlâna Celaleddin-i Rumi, hakikaten İslam aleminin yetiştirdiği büyük düşünürlerden birisidir. O nun felsefesini takip edenlerin kurduğu, Mevleviler ise yüzlerce yıl devam etmiş olup bugün dünya çapında bir şöhrete ulaşmış bulunmaktadır. Mevlâna nın vefatından sonraki yıllarda ortaya çıkan "Sema ayini" her yerde ilgi odağı olmuştur. Yüce Yaradan Aşkı ile vecd içinde ve onun yarattığı Semavi düzen ve yöne uygun olarak yapılan bu "Sema töreni" hakikaten kitleleri derinden etkileyen bir temaşadır. Çok gizemli bir törendir.
Mevlâna, yaşadığı dönemde bütün siyasi çalkantılar, ekonomik sıkıntılar ve kargaşalara rağmen, insanlara sabır, anlayış, olgunluk ve umud öğretmeye çalışmıştır. Mevlâna nın yazıları ve hayat felsefesi, insanlara, kendine ve toplumuna güvenmeyi, içten ve doğru sebeplerle güçlü olmayı öğretmektedir. Kişinin, yaradılış ve toplum ahengini bir arada ve dengede tutarak, bunlara uyum sağlayan kişisel bir aheng oluşturmasını hedeflemektedir.
Mevlâna; yazıları, düşünce ve öğretileri ve dünya görüşü ile yaşadığı yüzyılda büyük bir düşünür olarak kabul edilmiştir. Günümüzün dünyasında da durum aynıdır, çünkü onun öğretileri her dönem için geçerlidir. Mevlâna Bizimdir ve İslam âleminindir.
Orta Asya da doğan Mevlâna, ailesi ile ilk defa Afganistan da yaşamış, daha sonra İran a gitmiştir. Eğitimine orada devam etmiş ve sonra Horasan üstünden Anadolu ya geçmiştir. Orta Anadolu ya gelip, ilk defa Karaman da ve sonra da Konya da yaşamıştır. Eserlerini, şiirlerini zamanın modası ve edebiyat dili olan Farsça ile yazmış, Öğretilerinde ise Türkçe dilini kullanmıştır. Bu sebeplerden dolayı, bu gün İran ve Afganistan da Mevlâna yı sahiplenmektedirler. Zaten, bütün İslam alemi Mevlâna yı benimsemektedir.
Diğer taraftan, Mevlâna ile tanışan Batı da O na çok ilgi göstermekte ve eserleri pek çok Avrupa diline çevrilmiş bulunmaktadır. Gittikçe maddiyatcılığın esiri olan Batı, Mevlâna nın yüksek manevi öğretilerine hayran olmaktadır. Nitekim UNESCO nun bu yılı Mevlâna Yılı kabul etmesi de bu uluslararası tanınmanın en kesin ve üstün bir delilidir.
Tehlike ve yalnışlıklar dizisi:
Ne var ki; Ilımlı İslam ve Dinler Arası Diyalog modasının Türkiye de bazı kesimleri sarmasıyla birlikte, bazı garip uygulamalar da ortaya çıkmaya başlamış bulunmaktadır. Mesela:
* Mevlâna olgusu yavaş, yavaş maddi ve ticari bir meta olmaya doğru bir değişim içine girmiştir. Konya da Mevlâna kebapçısı, hatta yemek menülerinde "acılı Mevlâna kebabı" bile görmek mümkün olmaya başlamıştır.
* Yine Konya da bazı, lostra boyacısı dükkanların önünde bir Mevlâna afişi ile reklam yapıldığı dikkat çekmektedir.
* Mevlâna şekerçileri ve tatlıcıları da mevcuttur.
* Mevlevilerin ve Semazenlerin küçük alçıdan yapılmış şekilleri ise, gittikçe şekilsizleşmiş, gerçekten uzaklaşmış, seri imallatla ortaya çıkartılan ucube örnekler haline gelmişlerdir.
* Ankara da bazı lokantalar, Ramazan ayında iftar servisi yapılırken, iki semazen oynatacak kadar işi ayağa düşürmüşlerdir. "Sema"yı, adeta bir "orta oyunu" havasına büründürmüşlerdir.
* 2007 uluslararası "Best Model" yarışmasında, arya (çok yüksek sesle söylenen Avrupa opera müziğinin bir parçasısı) eşliğinde semazenler "sema" yaparken, uhrevi olmaktan ziyade dünyevi zevklere ve olgulara hitap eden hafif giyimli modeller, "Best Model" seçilmek üzere ön planda seyircilere sunulmuştur.
* İstanbul da bazı dans uzmanları ve koreografları, bir adım daha ileri giderek, "Sema" olayına yeni bir düzenleme getirmeye çalışmışlar ve olaya "kadın semazenler" katarak bunun daha güzel olacağını savunmuşlardır.
* Bir başkası ise kadınlı-erkekli sema gurubunu, opera müziği eşliğinde, Kilise/müze ortamında (yanılmıyorsam eski Kariye kilisesinde) gösterime sunarak özellikle Batılı ziyaretçileri etkilemeye çalışmıştır.
Kısacası Mevlâna, manevi olmaktan çıkartılarak, ticari bir meta, maddi bir olgu haline getirilmeye çalışılmaktadır. Basitleştirilmeye ve hatta seviyesizleştirilmeye çalışılmaktadır. Burada insanı en çok rahatsız eden husus, bu değişimin yine kendi insanlarımız tarafından yapılmaya çalışılmasıdır. Bu işleri yapanların çoğu da ne Mevlâna nın felsefesini, öğretisini veya hayat görüşünü tanımakta ve ne de bunlarla ilgilenmektedirler. Onlar için önemli olan, böylesine meşhur ve saygın bir ismin, kendilerine nasıl bir çıkar sağlayabileceği, nasıl para kazandırabileceğidir. Türk toplumunun içine düştüğü çılgın "maddeciliğin" en ifrat örneklerinden biri de bu olsa gerek.
- Acaba bu yozlaşmaya ve basitleşmeye kim veya hangi kurum "DUR" diyebilecek
- Acaba kendi değerlerimize ne zaman layıkı ile sahip çıkıp onların üstünlüğüne inanacağız ve dünyaya bunu öğretebileceğiz
Burada çok ciddi bir tehlike ile karşı karşıyayız, o da manevi erozyon ve yok olma tehlikesidir.
İslam Aleminde Güzel Bir Tur
Hac mevsimi dolayısı ile birçok güzel olayın da haberi gelmeye başladı. Şöyle bir dünya turu, insanı mutlu edebilir:
* Dünyanın en kalabalık nüfuslu ülkesi Çin e ilk defa olarak 11.000 kişilik bir Hac kotası tanınmış bulunmaktadır. 1990 lı yıllarda sadece 48-50 kişilik bir gurubu Hac a gönderen Çin için bu 11.000 kişi çok büyük bir açılım. Hele, hele, Papa 2000 li yılları "Asyanın Hristiyanlaşması" yılları olarak ilan etmişken, bu açılım fevkalade manidar ve hayırlı bir gelişimin işareti olmaktadır.
* Çin gerek Basra Körfezi ndeki Arap ülkelerine ve gerekse Suudi Arabistan a çok büyük yatırımlar yapmaktadır. Keza, Pakistan la da büyük bir anlaşma imzalamıştır. Önümüzdeki yıllarda Çin bu bölgelere 2 milyar dolar harcamaya hazırlanmaktadır. 2 milyon değil, 2 milyar dolar. Afganistan a 2 milyar dolar, İran a da 2 milyarlık yatırım yapacaktır. Bunlar, Ortadoğu nun kalkınması açısından muazzam bir imkan.
* Rusya, yine bütün kısıtlamaları kaldırarak Hacca gitmeyi serbest bırakmıştır. Rus adaylar, Suudi Arabistan ın verebildiği kadar kotayı kullanabileceklerdir. Rusya da İslam dini ve Müslümanlık eğitimi veren merkezler serbest bırakılmış ve resmi bir müftü, aynen diğer din temsilcileri gibi en üst seviyede Moskova da temsil edilmektedir. Rusya son yıllarda İslam Konferansı Örgütü ne gözlemci üye olarak alınmayı talep etmiş ve kabul edilerek toplantılarda gözlemci bulundurmaya başlamıştır. Siyasi arenalarda, birçok siyasi konuda Müslümanlardan yana tavır koymaktadır. Bu sene Çeçenler de karadan Hacca gidebilmektedirler.
* Türkiye nin özellikle Cansuyu eli ile son yıllarda tüm Müslüman ülkelerde yaptığı yardımlar ve başardığı işler çok iyi bir seviyeye ulaşmıştır. Kuraklık çeken Afrika ülkelerinde su kuyuları açmaktan, Pakistan da deprem bölgelerine yetişip yardım etmek ve çok ihtiyaç duyulan protez fabrikalarını kurmaya kadar; sel felaketine uğrayan Bangladeş ten ve açlık gören Gazze den, Tsunami yiyen Endonezya ya kadar Cansuyu nun yardım eli uzanmaktadır. Bu da eski Türk geleneğinin tekrar canlandırılması demektir. Buna benzer bir kaç diğer kuruluş da benzer işler yapmaktadırlar.
* İran cumhurbaşkanı ilk defa olarak Suudi Arabistan kralı tarafından resmi olarak Hacca davet edilmiş olup bu sene Hacca gidecektir. Bu olay, özellikle, Irak/İran savaşından bu yana son 17 yıldır Ortadoğu da körüklenen mezhep çatışmalarının aşılması yönünde atılan çok önemli bir adımdır.
* Yine Suudi Arabistan kralının öncülüğünde Mısır la yapılan bir anlaşma ile Sina yarımadası üstünden bir giriş kapısı açılarak, 2000 in üstünde Filistinli Gazze den karayolu ile Mekke ye ulaşması sağlanmıştır.
Genel olarak bakıldığında, İslam dünyasında, sessiz ve sakin, ama sürekli olmak üzere iyileşmeye doğru bir gidişat görülmektedir. Bu İslam alemi üstündeki bütün baskılara ve saldırılara rağmen iyi gelişmeler olmaktadır. İşte bu işaretler, Milli Görüş ün D-8 projesinin ne kadar isabetli ve ne kadar ihtiyaç duyulan bir proje olduğunu bir kere daha ortaya koymuş bulunmaktadır.