Modern altyapı çalışmalarının yeterli olmadığı bir dönemde, Mescid-i Haram’ın şiddetli sellerle sular altında kaldığı ve Müslümanların Kâbe’yi yüzerek tavaf ettiği tarihi arşiv görüntüleri, sosyal medyada yeniden ilgi odağı oldu.

- 1941 YILINDA KÂBE SULAR ALTINDA KALDI!
Tarihi kayıtlar ve arşiv belgeleri, 20. yüzyılın ortalarına kadar Kâbe avlusunun şiddetli yağışlar sonucu defalarca taşkınlarla karşılaştığını gösteriyor. Özellikle en çarpıcı anlar, saatlerce süren yağışların neticesinde avlunun yaklaşık iki metre derinliğinde suyla dolduğu 1941 selinde yaşandı.+
Su baskınına rağmen ibadetini sürdürmekte kararlı olan bazı hacılar, suların çekilmesini beklemek yerine Kâbe'nin etrafında yüzerek tavaf etmeyi tercih etti.
O dönemde çekilen siyah-beyaz fotoğraflar, Harem-i Şerif’in adeta bir göle dönüştüğünü ve bazı hacıların suyun tahliyesini beklemek yerine Kâbe'nin etrafında yüzerek tavaf yaptığını belgeliyor.

- “BİRDENBİRE AKLIMA YÜZEREK TAVAF ETMEK GELDİ!”
Bu olaya tanıklık eden, o dönem 12 yaşında bir öğrenci olan Şeyh Ali, yaşadıklarını hafızalara kazınan bir hatıra olarak aktardı.
Bütün Mekke'nin sel altında kaldığı o unutulmaz günü ve Kâbe'deki durumu detaylıca paylaşan Şeyh Ali, bizzat yaşadığı unutulmaz anları şu şekilde anlattı:
“O yıl Mekke’ye olağanüstü bir yağmur yağmış, şehrin her yeri sular altında kalmıştı. Bir hafta boyunca yağmur durmamıştı. O sırada ben Mekke’deki Ummu’l-Kurâ Üniversitesi’nde öğrenciydim. Yağmur devam ederken etraftaki her şeyin seller tarafından sürüklendiğini gördüm. Bir haftanın sonunda yağış biraz hafifleyince, kardeşim Hanîf’le birlikte iki arkadaşım Muhammed ve Haşim’i de yanıma alıp Kâbe’de neler olduğuna bakmaya karar verdim. Tunuslu öğretmenimiz Abdurrauf da bizimle birlikte Harem’e geldi.
Kâbe’yi sular içinde görmek hepimizi çok şaşırtmıştı. Ben çok iyi bir yüzücü olduğumdan, birdenbire aklıma yüzerek Kâbe’yi tavaf etme fikri geldi. Kardeşim ve arkadaşlarım da hemen bana katılmayı kabul etti.
Suda kulaç atmaya başladığımızda, Kâbe’nin etrafındaki polisler hemen alarma geçti. Bizim Haceru’l-Esved’e zarar vermeye çalıştığımızı düşünmüşlerdi. Uzun dil dökmelerin ardından, onlara niyetimizin sadece yüzerek tavaf etmek olduğunu anlattım. Ben yüzmeye devam ederken, arkadaşlarım fena halde yorularak Kâbe’nin kapısına oturdular ve kurtarılmayı beklediler.
Yüzerek tavaf ederken hem büyük bir sevinç duyuyordum hem de büyük bir korku yaşıyordum.
Polislerin beni silahla vurabileceklerinden endişelenmiştim, ama sonradan silahlarında kurşun olmadığını öğrendim. Mekke’de yaşayan ihtiyarlara Kâbe’yi hiç böyle görüp görmediklerini sorduğumda ise, hayatlarında ilk kez bu çapta bir sele şahit olduklarını anlattılar.”

- ALTYAPI İHTİYACI VE TEKRARLAYAN OLAYLAR!
1960'lar ve 1970'ler boyunca Mekke, modern drenaj sistemlerinin eksikliği nedeniyle benzer taşkınlarla mücadele etti.
Bu dönemlerde yaşanan seller, tavaf alanında uzun süre kalan su birikintilerine yol açmış; hacılar, ibadetlerini dizlerine kadar gelen suyun içinde yürüyerek veya yarı yüzme pozisyonunda gerçekleştirmek zorunda kalmıştı.
1979’daki büyük genişletme çalışmaları sırasında dahi yaşanan sel, altyapı sorununun büyüklüğünü bir kez daha ortaya koymuştu.

- 1980 SONRASI DÖNÜŞÜM VE GÜVENLİK!
Kâbe'nin sular altında kaldığı tarihi taşkın manzaraları, 1980'li yıllarda başlatılan kapsamlı altyapı ve drenaj projeleri sayesinde büyük ölçüde geçmişte kaldı.
Günümüzde Mescid-i Haram, tasarlanan gelişmiş hızlı tahliye sistemleri sayesinde şiddetli yağışlara karşı korunarak bu tür dramatik manzaraların önüne geçiyor.
"Yüzerek tavaf" vakaları, Kâbe tarihinde az rastlanan, ancak ibadet azminin gücünü gösteren sıra dışı birer miras olarak hatırlanmaya devam ediyor.
Bu görüntüler, bir yandan modernleşme öncesi zorlu koşulları hatırlatırken, diğer yandan inançlarının gereğini yerine getirmekten vazgeçmeyen insanların kararlılığının somut bir kanıtı olarak değer taşıyor.
Not: Haberimizde yer alan video o dönem çekilen fotoğraflardan faydalanarak yapay zeka ila hazırlanmıştır







