Hayatınızda ilk defa indiğiniz ya da çıktığınız merdiveni hatırlıyor musunuz Nasıl bir merdivendi; uzun mu, kısa mı, dik mi, eğik mi, yatay mı Hayır, ben hiç merdiven görmedim diyemezseniz. Hayatınızda mutlaka merdiven vardır. Ya da merdivenler…
Hayatımız merdivenlerden oluşuyor. Her günün bir merdiven olduğunu düşünürsek her gün bir merdiven çıkıyoruz. Her gün yeni bir zaman olduğundan, her gün insan için yeni duygu ve düşünlerin yepyeni bir şekilde tezahür etmesi; yepyeni üzüntülerin, yepyeni sevinçlerin, yepyeni acıların ve yepyeni hüzünlerin yaşanması merdiveni çıkma olarak algılamamızı sağlıyor. Aslında merdiven dendiğinde sadece çıkmak anlaşılmamalı çünkü bu çıkışın bir de inişi var. Merdiven çıkıldığı kadar inilir. Her gün ömrümüzden bir parça daha alıp gittiğinden dolayı, her gün ömrümüzden ‘zarar’ ettiğimizden dolayı merdiven daha çok inilen yerdir. Her gün merdivenlerden iniyoruz. Sonsuz merdivenlerden…
İlk defa nasıl bir merdivenden çıktım Hatırlıyor muyum; galiba hatırlıyorum. Devlet kurumu merdiveniydi bu. İlkokuldan sonra ortaokula kayıt yaptırmak için gittiğim okulun merdivenleri… Ömürden koskoca üç yıl alan geniş ve uzun merdivenler. Neredeyse, çık çık bitmiyor. Her devlet kurumu merdiveni gibi.
Biliyorsunuz ülkemizde devlet kurumlarının merdivenleri uzun mu uzun, geniş mi geniş, heybetli mi heybetli oluyor. Hep, bu merdivenler niye böyle uzun diye düşünürdüm. Tek katlı devlet kurumlarının bile merdivenleri oldukça uzundur. Çok katlıları düşünün artık… Çık çık bitmez/bitmiyor. Devlet, merdivenlerin ardına saklanmış adeta. Kimse yanına ulaşmasın diye. Kimse yanına yaklaşmasın diye. Ben öyle bir büyük varlığım ki kimse bana ulaşamaz diyor devlet. Bana ulaşılmasın. Ulaşılmaz bir varlığım ben. Varlığım varlığıma armağan olsun. Varlığım varlığıma upuzun merdivendir!
Bilinçli bir şekilde uzun ve geniş yapılıyor devlet kurumu merdivenleri. Devletin büyüklüğünü simgeliyormuş bu. Devletin yüceliğini…
Bana kalırsa devlet kurumu merdivenleri devletin yüceliğinden çok devletin kibrini simgeliyor. Devletimiz kibirli bir devlet. Psikolojik bir durum. Devlet kurumu merdivenlerinin uzun yapılması aşağılık kompleksinden kaynaklanıyor. Kibir de böyle değil mi Aşağılık kompleksinde olanlarda olmaz mı daha çok. Kendi varlığını kendince küçük görenlerin kibirleri dağı taşı tutmuştur. Dağ taş devlet kurumu, dağ taş merdiven… Hem de uzun uzun, metrelerce merdiven. Yoksa kilometrelerce mi
Devletin merdivenleri büyüyor hayatımızda. Aynı zamanda gözümüzde büyüyor devletin merdivenleri… Gözde büyütülmeyi değmez devletin merdivenleri dediğinizi duyar gibiyim devletin merdivenlerinden her gün çıkıp her gün inen sevgili dostlarım. Hayır, istemiyorum yan cebime at durumudur sizdeki durum; bunu biliyorum… Siz de biliyorsunuz… Devlet kurumu merdivenleri de… Merdivenlerin indiği kaldırımdaki ağaçlar da biliyor. İsterseniz gidin sorun ağaçlara. Ben sordum ağaçlara; ağaçların bir şey bildiği yok! Yok mu sahiden. Yoksa yok.
Hayatımız merdivenlerden oluşuyor; çok katmanlı merdivenlerden… Çık çık bitmiyor mübarek. İn in bitmiyor mu deseydim; her gün merdivenlerden iniyoruz. Her gün merdivenlerden çıkıyoruz. Sabah, daha sabahlığı üzerindeyken iniyoruz merdivenlerden. Akşam, kabul ettiğimiz kadar akşam, çıkıyoruz merdivenlerden.
Şu yukarıdaki caddeye çık, on dakika ilerle, köşeyi dön -ki mutlaka bir köşe olur ve mutlaka o köşe dönülür yani illa dönülecek- sağdan dokuzuncu sokağa gir, merdivenleri çık, işte orada. Adres tarif ediyor biri, milattan önce kalma biri, gençliğinde.
Gençliğimizde çıktığımız merdivenler… Ömür törpüsü merdivenleri… Üniversite merdivenleri… Sevgiliyi bekleme merdivenleri. Merdivenin başındayım, hah, o köşede. Merdivenin başlangıcına geldiğinde yukarıda merdiven başında beni göreceksindir. Öyleyse okuyalım şimdi Ahmet Haşim’in meşhur Merdiven şiirinden;
“Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak…”
Hayatımız merdivenlerden oluşuyor; her gün çıkıp inilen sonsuz dostluk bu; korkuları ve korkulukları olan. Korkularımız bitmiyor umudumuz bitmediği gibi. Ama korkuluklar mutlaka bitecektir. Elimizden kayıp giden korkuluklar; bu dünyaya ait ne varsa onlar… İnsanın yaşı arttıkça korkuluklar azalıyor. Siliniyor gözünde, silikleşiyor. Görünmez oluncaya kadar bakılan bir dünya; ufuktan yeni ufuklara…
Buyurun işte merdiven; çıkabilir, çocukluk günlerime çıkmak isteyen!