Bismillahirrahmanirrahim;
Âlemlerin Rabbi, Rahman ve Rahim olan Allah’a (C.C.) hamd ederim. Salât ve selâm, Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya (S.A.V.), âline ve sahabelerine olsun.
İnsan Allah’ın kuludur ve Allah, kuluna İslam’ı emretmiştir. İnsan Allah’ın rızasını gözetip dünya imtihanını kazanmak istiyorsa “din ve düzen” olarak İslam’ı seçip yaşamak zorundadır. ALİ İMRAN 19: “Allah nezdinde hak din (düzen) İslâm’dır…”
ALİ İMRAN 89: “Kim, İslâm’dan başka bir din (düzen) ararsa, bilsin ki kendisinden (böyle bir din ve düzen) asla kabul edilmeyecek ve o, ahirette ziyan edenlerden olacaktır.” Bu ayetler gösteriyor ki İslam, dünyada da ahirette de saadet arayan insan için tek çaredir başka da bir çare yoktur. İslam tek hak “din ve düzendir”. Bu dini parçalı yaşamak da kabul edilir bir şey değildir. BAKARA 85: “…Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp (yaşayıp) bir kısmını (yaşamayıp) inkâr mı ediyorsunuz Sizden öyle davrananların cezası dünya hayatında ancak rezil ve rüsva olmak; kıyamet gününde ise en şiddetli bir azaba itilmektir. Allah sizin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir.”Yani İslam’ın yarısı kendisi değildir. Şeytan bütün intikam duygularıyla azgınlığının gerekçesi olarak gördüğü insandan intikam almak için kötülükleri örgütlemiş, saptırdığı kimselerden oluşturduğu ordularla, kurum ve kuruluşlarla insanlığı İslam yolundan uzaklaştırmanın mücadelesini vermektedir. ARAF 16-17: “İblis dedi ki: Öyle ise beni azdırmana karşılık, yemin olsun ki, ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üstüne oturacağım. Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın.” Şeytan ve orduları; insanlığı haktan batıla döndürmek için kendilerince uygun bir dil ve yöntemle bunu yapmaktadır. NİSA 119: “Şeytan dedi: ‘Onları (insanları) mutlaka saptıracağım, muhakkak onları boş kuruntulara boğacağım, kesinlikle onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar (putlar için nişanlayacaklar), şüphesiz onlara emredeceğim de Allah’ın yarattığını (fıtratı ve düzeni) değiştirecekler.’ Kim Allah’ı bırakır da şeytanı veli (dost ve yönetici) edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür. Şeytan dedi: Sonra elbette onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve sen, onların çoklarını şükredenlerden bulmayacaksın.”Allah, bizi bu düşmana karşı uyarmaktadır.
BAKARA 208: “Ey iman edenler! Hep birden barışa (İslam’a) girin. Sakın şeytanın peşinden gitmeyin. Çünkü o, apaçık düşmanınızdır.” Burada bir teklif, bir de uyarı vardır. Teklif edilen İslam’dır. Uyarı ise şeytan ve yoludur. Günümüz İslam toplumları bu teklif ve uyarılara aldırmadan aklınca bir yol izlemekte ve izlediği yolun, Allah’ın gazap ettiği ve sapıklığa düşen kimselerin yolu olduğunu da anlamak istememektedir. Bunun için iki yakamız bir araya gelmemektedir. Faizci bir düzene rıza gösterdiği için her sabah yatağından cin çarpış insanın kalktığı gibi kalkmaktadır. BAKARA 275: “Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hâl onların, ‘Alım-satım tıpkı faiz gibidir’ demeleri yüzündendir. Hâlbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah›a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.”
Bugün ırkçı emperyalizm; toplumları köleleştirmek ve varlıklarını elinden alıp çökermek için faizi bir silah olarak kullanmaktadır. Irkçı emperyalizmin düzeni “şeytan düzenidir”. Böyle bir mücadele etmek temel Müslümanlık görevlerindendir. NİSA 76: “İman edenler Allah yolunda savaşırlar, inanmayanlar ise tâğut (bâtıl davalar ve şeytan) yolunda savaşırlar. O halde şeytanın dostlarına karşı savaşın; şüphe yok ki şeytanın kurduğu düzen zayıftır.” Kur’an’dan ve mesajından habersiz bir toplum şeytan ve yandaşları için kolay bir lokma oluyor.
DÖKÜLÜYORUZ
Ülkemizde ve İslam coğrafyasında genel olarak İslam’ı “din ve düzen” olarak yaşamak yasaktır. Bu yasağın farkında olmadığımız için hakkı batıla karıştıran bir anlayışı kendimiz için kurtuluş yolu olarak görebiliyoruz. “Avrupa Birliği” yolumuz olmuş, bu dünya din ve ahlakımızı değiştirmiştir. Biz hâlâ Müslümanlıktan söz ediyoruz. Biz Müslüman bir milletin evlatları olarak onların elinde oyuncak olmuşuz. Eğitim düzenimiz değişmiş “materyalist bir eğitim” ile çocuklarımız İslam’dan koparılıyor. Çöküyoruz, ağlayanımız yok. Sosyal düzenimiz allak bullak olmuş, aile kurumumuz sinsi oyunlarla çökertiliyor, göremiyoruz. Televizyonlar, gazeteler, okullar ve üniversiteler bu milleti aslından uzaklaştırmanın faaliyetini yapıyorlar seyrediyoruz. Terör, geri kalmışlık, yalancı rahatlıklar bizi gerçekleri görmekten alıkoyuyor. Helak olmaya doğru gidiyoruz.
Ey insanlar İslamsız saadet olamaz. Nereye gidiyorsunuz. İnancımızın “Adil Düzeni”ne dönmeden kurtulmak imkânsızdır. Çare, Milli Görüş’ün tekliflerindedir. Milli Görüş’ün tek temsilcisi Saadet Partisi’ni iktidara taşımadan kurtuluşumuz hayal, batışımız mukadder olacaktır. İslamsız saadet olmuyor. Selam hidayete tabi olanlara…