İstanbul Sözleşmesi’nin “taraf ülkeler”de uygulanmasını izleyen, denetleyen ve raporlaştıran GREVIO, Türkiye raporunu yayımladı.

Peki, neler vardı bu ilk raporda;

* GREVIO’nun hazırladığı değerlendirme raporunda, Türkiye’nin sözleşmeyle uyum sağlamak için kanuni düzenlemeler yapması “takdirle” karşılansa da mağdurların korunması konusunda Türkiye’nin çabasının yetersiz olduğu dile getirildi.

* Bunun yanı sıra raporda, kamu politikalarının kadına yönelik şiddet üzerindeki etkilerinin bütüncül ve derinlemesine değerlendirilmediği de belirtildi.

* Ayrıca rapora göre; Türkiye’de kadına yönelik şiddet ile mücadeleyi zayıflatan unsurlardan biri, kadınlara yüklenen “annelik” ve “bakıcılık” gibi geleneksel rollere öncelik verilmesi (!)…

* GREVIO, Türkiye’de kadına yönelik şiddete ilişkin resmi verilerin bulunmamasına ise ayrıca dikkat çekmiş. Bu ifadeler kelimenin tam anlamıyla ‘akla ziyan’ yaklaşımlardır. Neden mi? Anlatayım;

***

İçimize ‘ur gibi sokulan’ ifadesini boşu boşuna kullanmıyorum…

Bakar mısınız; İstanbul Sözleşmesi, kadının en tabii ve “fıtrat’a uygun yanlarından biri olan “annelik” görevini bile çok görüyor!

Anneliği bir türlü kabul edemiyor.

* Çünkü Avrupa Konseyi istiyor ki ve bekliyor ki, ailenin en temel unsurlarından biri olan ‘anne’lik kurumu buharlaşsın!

* Avrupa Konseyi istiyor ki, Müslüman bir ülkede çocuklar anne şefkatinden yoksun ve de mahrum büyüsün.

***

Daha 3 gün önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Anneler Günü vesilesiyle kullandığı ifadeleri hatırlayalım, lütfen; de diyor Sayın Cumhurbaşkanı;

* “İstikbalimizin, birlik ve beraberliğimizin en önemli mimarları olan, her daim hürmetlerin en büyüğünü hak eden annelerimizin Anneler Günü’nü tebrik ediyorum.”

* “Sevgiyi, saygıyı, dayanışmayı, paylaşmayı ve hoşgörüyü bizlere öğreten, mutluluk ve huzur için en büyük gücümüz, cennetin ayakları altında olduğuna inandığımız, baş tacımız, ilk öğretmenimiz, ilk hamimiz, sığınağımız, ömürlerini ailelerine vakfeden, hürmetlerin en büyüğünü hak eden tüm annelerin, vatanımızın bekası için ciğerparelerini kara toprağa veren şehitlerimizin annelerinin Anneler Günü’nü tebrik ediyorum. Anneler Günümüz kutlu olsun.”

* Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca bir şehidin annesine yazdığı dörtlüğü de seslendirdi, aynı paylaşımda.

* Cumhur İttifakı’na başından bu yana destek veren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, anne hakkında şu nitelemeleri yaptı; “Anne şefkatin yüzüdür, fedakârlığın yurdudur, sevginin yuvasıdır. Annelerimizi gözümüzden bile sakınalım, onlara hürmet ve sadakati eksik etmeyelim.”

* Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da, “Fedakârlık ve şefkat timsali olan, ‘Cennetin ayaklarının altına serildiği’ annelerimizin, #AnnelerGünü’nü en kalbi duygularımla tebrik ediyor, bütün annelerimize selam ve hürmetlerimi sunuyorum” ifadesini kullandı.

* CHP, İYİ Parti ve diğer siyasi parti liderlerinin de ‘anne’lik vurguları çok değerli…

* Cumhurbaşkanı, AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, aileyi bir harç misali bir arada tutan annelik müessesesinin ortadan kalkmasını ister mi?

* MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, aileyi bir harç misali bir arada tutan annelik müessesesinin ortadan kalkmasını ister mi?

* CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, aileyi bir harç misali bir arada tutan annelik müessesesinin ortadan kalkmasını ister mi?

* İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, aileyi bir harç misali bir arada tutan annelik müessesesinin ortadan kalkmasını ister mi?

Yukarıda isimlerini saydığım liderlerden hiçbiri annelik misyonunun ortadan kalkmasını istemez, arzulamaz. Ama işte bu İstanbul Sözleşmesi tam da bunu istiyor!

***

Anlatmayı arzu ettiğim husus şudur;

* İşte bizim bir oldubitti ile kabul ettiğimiz İstanbul Sözleşmesi, bu “anne”lik kavramını kabul etmiyor, edemiyor!

* Anneliği kadınlara adeta bir ‘yük’ olarak tanımlıyor.

* Sakıncalı birçok maddesinin yanı sıra en çok da ‘annelik misyonunu ortadan kaldırıcı’ bu feci içeriği ve misyonu açısından İstanbul Sözleşmesi’nin bir an önce iptal edilmesi elzem!

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ; GREVIO NE YAPAR?

* İçimize âdeta bir ‘ur’ gibi sokulan İstanbul Sözleşmesi’nin denetim mekanizması olan GREVİO’ya yönelik şu ifadeler dikkat çekiyor;

* “Kadınlara yönelik şiddetle ve aile içi şiddetle mücadele konusunda uzmanlar grubu (bundan böyle “GREVIO” olarak anılacaktır) bu sözleşmenin taraflarca uygulanmasını izleyecektir.” 

* “GREVIO en az 10, en çok da 15 üyeden oluşacak, üyelerin cinsiyet ve coğrafi bölge açısından dengeli olması, ayrıca farklı konularda uzmanlaşmış olmaları gözetilecektir.”

* “Üyeler, dört yıllık bir görev süresi için tarafların aday gösterdiği kimseler arasından Taraflar Komitesi’nce seçilecek; üyeler ancak bir dönem daha görev yapabilecek ve taraf ülkelerin vatandaşları arasından seçilecektir.”

* “10 üyenin ilk seçimi bu sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yapılacaktır. Diğer 5 üyenin seçimi ise 25’inci ülke onayladığında veya katıldığında gerçekleşecektir.”

***

* GREVİO’nun açılımını da verelim;“Group of Experts on Action againstViolenceagainstWomenandDomesticViolence” (Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzmanlar Grubu).

* GREVIO, İstanbul Sözleşmesi ile kurulan yeni bir yapı. Avrupa Konseyi’nin kadınlara yönelik ve aile içi şiddetle mücadele sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi’nin izleme ve denetleme komitesi. GREVIO işte bu denetim organının ismi. Bir Avrupa Konseyi sözleşmesi.

***

* Şu notu da ekleyelim; GREVIO’nun ilk bağımsız uzman olarak seçilen ismi, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nden bir öğretim üyesi. O güne kadar, kadın-erkek eşitliği, kadına yönelik şiddet konularında Dünya Bankası, BM Kalkınma Programı, AB gibi kurumlar için uluslararası danışman olarak görev yapan bir isim. BM CEDAW Komitesi’ne (Kadınlara Karşı Ayırımcılığın Önlenmesi Komitesi) 1993 ve 1997 dönemlerinde üye seçilmişti, aynı isim. 2003-05’te BM CEDAW Komitesi Başkanı seçildi. 2015 yılında, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, ilgili komitenin aday göstermesi üzerine bu ismi Türkiye’nin GREVIO adayı olarak Avrupa Konseyi’ne bildirdi.

TAVSİYE

Buradan yetkililerime tavsiye:

İstanbul Sözleşmesi denen şeyi

Sakın ha, atmayın çöpe!

İmhası için başka bir yol bulun,

Olur ki kargalar karıştırır

Nesilleri düşer tehlikeye!

(ABDULLAH KARA)