Bismillâhirrahmanirrahîm!

     DÜNYANIN en eski “kurumsal yapı”“aile”dir. İlk kurucuları Hz. Adem (a.s.) ve Havva validemizdir. Bu yüzden “kutsal” bir yapıdır ve “manevi temeller” üzerine kurulur. Aile fertleri birbiri için yaptıkları fedakârlıkları “karşılık beklemeden” yaparlar. Sevgi, saygı, şefkat gibi değerler ilk sıradadır. Dünyanın neresine giderseniz, gidin; “aile sıcaklığı”nı hiçbir yerde bulamazsınız. İslâmî aile yapısında, bütün aile fertleri her şeyi “Allah’ın emri” olduğu için yaparlar.

     Eşlerin ve diğer aile fertlerinin görevleri Allah’ın emrettiği, Rasülü’nün (s.a.v) öğrettiği sınırlar içindedir. Anne baba ve evlâtların karşılıklı görevleri de öyle! Kimse kimseye baskı yapmaz. Her şey Allah’ın emirlerine uyularak ve O’nu razı etmek için yapılır. Dünyada Allah’ı razı etmekten daha büyük bir makam yoktur. Buna “rıza makamı” denir.

     Bugün sorun ve sıkıntılarımızın temeli Allah’ın emirlerini uymamaktan ve O’nun rızasını kazanmayı hayatın merkezine koymamaktan kaynaklanıyor. Modernlik benzeri bahanelerin arkasına sığınarak ilâhi kaynaklar dışında hakikat aramaya çalışanlar boşuna uğraşmasınlar. Bugüne kadar bulamadıkları gibi, bundan sonra da bulamayacaklardır. İslâm’dan başka yerde “hakikat kaynağı” yoktur.

     Bir şey ya “hak”tır ya da bâtıl… Birbirine tam zıt olan bu iki kavramı birbirine karıştırarak sağlam bir sonuç elde edemezsiniz! Rabbimiz buyurur: “Hak ile bâtılı birbirine karıştırmayın; bilip dururken hakkı gizlemeyin!” (Bakara, 42) Hak İslâm’dır. Olduğunuz gibi görünecek; göründüğünüz gibi olacaksınız!

“AİLE YILI” MI?

     HÜKÛMET, 2025 yılını “Aile Yılı” ilân ettiğinde ürperdim. “Eyvah” dedim; “Şimdi de aileyi bitirecekler!” Çünkü 2024 “Emekliler Yılı”ydı. Emekliler için hiçbir iyileştirme yapmadılar. Milyonlarca emekliye asgari ücretin altında bir maaşı uygun gördüler. Emeklilerin feryadı, onların temsilcisi durumundaki sendikalar aracılıyla her gün medyaya yansıyor.

     2025 yılı başından beri “Aile Yılı”nda yapılanları takip etmeye çalışıyorum. Ailenin kutsallığını ve manevi dinamiklerini koruyacak bir tedbir görmedim. Yapılanlar çoğunlukla doğum yardımlarının artırılması; doğum izinlerinin uzatılması; belki diğer maddi düzenlemeler!.. Elbette bunlar da bir faydadır. Ancak ailenin kutsallığı ve manevi yönü dinamitleniyor; içeriği kayboluyor. Bugün aile büyük bombardıman altındadır.

     Peki, çözüm nedir mi, diyeceksiniz? Samimi olduktan sonra çözüm kolaydır! İktidar, 2004’te zinayı “suç” kapsamından çıkardı. O günden bu yana manevi tahribat arttıkça arttı. Zina Yasası’ndan cesaret alanlar bayram ettiler. Bir günlüğüne veya birkaç saatliğine kiraya verilen evler oluştu. Emniyet’in bu evlerin nasıl ve hangi amaçla kullanıldığını bilmemesi mümkün değil!

     Türkiye’de aileyi aslî kimliğine dönüştürmekte samimiyseniz, önce zinayı yeniden “suç” kapsamına almalısınız! Zinayı “suç” kapsamından çıkaran bir zihniyetin “aile” konusunu ağzına alması bile samimiyetsizliktir. Hükûmet’in başı, bu yasayı AB istedi, diye çıkardıklarını açıklamıştı. Devamla bunu yapmakla “yanlış” yaptıklarını da itiraf etti. İtiraf etmek yeter mi? Yanlış yapmışsanız, bunu düzeltmek size düşer.

AİLE BOZULURSA!..

     AİLE, bir toplumun en sağlam kök hücresidir. Bütün dünyada aile kurumu sağlam olan toplumlar her türlü engeli aşabilecek güçtedir. Toplumun dışa karşı direncinde “son kale” durumundaki ailenin korunması bir millî güvenlik meselesidir. İslâm’a göre aile kurumunun reisi erkektir. Aile fertlerini himaye etmekten sorumludur. Kadın ve erkeğin akrabaları her iki tarafın da akrabalarıdır.

     Aile o kadar önemlidir ki; bir erkek ailesini adalet ve liyakatle yönetebiliyorsa, o kişiye bir devletin; hatta dünyanın idaresini rahatlıkla teslim edebilirsiniz! Çünkü, “Parça bütünün habercisidir.” Toplumun manevi yönü en zengin bir kurumunu yönetmekte ehliyet ve liyakat sahibi olan kişi her türlü yöneticiliğe lâyıktır. Farz olan sıla-yı rahim ibadetini hakkıyla yerine getirmek aile kurumunu kökleştirir.

     Adana’da, Ayşe Hümeyra Ökten İmam Hatip Lisesi’nin mezuniyet töreninde kızlar törene mini etekle katıldılar. Bütün imam hatipler böyledir, demiyorum. “Parça, bütünün habercisidir”, kuralı gereği, olay çöküşün nereye kadar uzandığının işaretidir. Uyanın! Tuz kokmaya başlamıştır. Ey dünyaya hak ve adaletin ne olduğunu öğreten bir ecdadın evlâtları! Yöneticilerinizi uyarın, kendinize çekidüzen verin!

     Hele iktidar! Hele iktidar! Yöneticilik hak ve adaletle yapılmazsa kıyamet günü büyük bir pişmanlıktır. Dünyanın ışıltılı ve aldatıcı görüntülerine aldanmayın! Bir gün iğneden ipliğe bütün amellerimizden hesaba çekileceğiz. O gün “mutlaka” gelecek! Yöneticiliğiniz kıyamette “ateşten gömleğe” dönüşmesin!