Soru: Kurban ne demektir Bir ibadet midir Kur’an-ı Kerim’de yer almakta mıdır Kurban; bir katliam, bir vahşet midir Hükümlerini izah eder misiniz

Cevab: Bismillahirrahmanirrahim

Kurban: “Muayyen bir vakitte, muayyen bir hayvanı ibadet maksadıyla usûlüne uygun olarak kesmek” demektir. “Muayyen vakit”ten maksat: Kurban bayramı günleri, “muayyen hayvan”dan da maksat: Koyun, keçi, sığır ve deve gibi şer’an kurban edilmesi caiz olan hayvanlardır. Kurban Bayramında kesilen kurbana udhiye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.Sözlükte yaklaşmak, ALLAH Teâlâ’ya yakınlaşmaya vesile olan şey anlamına gelen kurban, ALLAH Teâlâ’ya yaklaşmayı, ALLAH Teâlâ’nın yolunda malların feda edilebileceğini, ALLAH Teâlâ’ya teslimiyeti ve şükrü ifade eder.Kurban, daha önceki bütün ilâhi dinlerde mevcut bir ibadettir. Kur’an-ı kerim, kurban ibadetinin Hz. Adem (A.S.)’in çocuklarıyla birlikte başladığını haber verir. Şöyle ki:“Onlara Adem’in iki oğlu, Habil ve Kabil’in haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti.” Ayet-i Kerimede kabul edildiği belirtilen kurban Habil’e aitti ve bir koçtu. Kabul edilmeyen de Kabil’e aitti ve ekindi. Kurban, bugünkü şekli ile Hz. İbrahim (A.S.)’e dayanır. Cenâb-ı Hakk’ın dostu olma şerefiyle şereflenmiş bir Peygamber olan Hz. İbrahim (A.S.), bir adakta bulunmuş, bir oğlu olduğu takdirde onu ALLAH Teâlâ’ya kurban edeceğini adamıştı. Aradan geçen zaman içerisinde oğulları olmuş ama O, adağını nasılsa unutmuştu. Rüyada oğlunu kurban ediyor görmüş ve irkilmişti. Tefsirlerde ifade edildiğine göre Hz. İbrahim (A.S.), bu rüyayı üç ayrı gece görmüştür. Peygamberlerin rüyası vahiy olduğu gibi, onlar tarafından yapılan tabirleri de vahiydir. Hz. İbrahim (A.S.) de rüyasını, oğlunu kurban etmesi gerektiği şeklinde tabir etmiş ve böylece bu tabir de vahiy olmuştur. Artık Hz. İbrahim (A.S.)’in, bu vahyi yerine getirmesi gerekiyordu. Elbette bu, çok zordu, ama ALLAH Teâlâ’dan aldığı vahye uymaması daha zordu. Hz. İbrahim (A.S.), büyük bir imtihan karşısında olduğunu anladı. Hiç tereddüt etmeden ALLAH Teâlâ’ya teslim oldu ve konuyu oğlu Hz. İsmail (A.S.)’e açmış, oğlu büyük teslimiyet göstermişti. Bunun üzerine adağını yerine getirmek için O’nu kesmeye teşebbüs etmiş, ancak ALLAH Teâlâ, O’nun bu bağlılığına karşılık Hz. İsmail (A.S.)’in yerine bir koyunun kurban edileceğini Cebrail (A.S.) vasıtasıyla kendisine bildirmiştir. Konu ile ilgili olarak Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:“Hz. İsmail (A.S.), babası Hz. İbrahim (A.S.) ile beraber yürüyüp gezecek çağa gelince, babası: Oğulcağızım, yavrucuğum! Ben seni rüyada boğazladığımı görüyorum; bak artık, bir düşün, ne dersin dedi. Hz. İsmail (A.S.) da: Babacığım! Emr olunduğun şeyi yap! İnşALLAH beni sabredenlerden bulacaksın, dedi.”Aman ALLAH’ım! Muhterem okuyucu! Şu teslimiyete bakın! Kendimizi bir Hz. İbrahim (A.S.) yerine koyalım! Bir de Hz. İsmail (A.S.) yerine! Aynı teslimiyeti gösterebilir miydik Ne dersiniz Hz. İsmail (A.S.) gibi: “Ey babacığım! Mademki ALLAH Teâlâ’nın emridir. İşte boynum, ALLAH Teâlâ’nın emrine karşı kıldan incedir, emr olunduğunu yap, kesebilirsin, inşaALLAH beni sabredenlerden bulacaksın!” diyebilir miydik Yoksa olanca gücümüzle isyan mı ederdik Şahsî, iş ve ev hayatımızdaki yaşantımız, hareket tarzımız nasıl davranabileceğimizi gösteriyor, değil mi “Bu şekilde her ikisi de ALLAH Teâlâ’nın emrine teslim olup, babası oğlunu alnı üzerine yıkıp yatırınca, Biz O’na: Ey İbrahim! Gördüğün rüyaya gerçekten sadakat gösterdin. Hiç şüphe yokki biz iyi hareket eden kimseleri böyle mükâfatlandırırız, diye nida ettik. Gerçekten bu, apaçık ve kesin bir imtihandır.Biz, oğlunun yerine O’na büyük bir kurbanlık fidye verdik.” Görülüyor ki, Kur’an-ı Kerim de Hz. İbrahim(A.S.)ın gördüğü rüyanın vahiy olduğunu teyit etmiştir.

Çünkü Cenâb-ı Hak kendisine seslenirken:“Ey İbrahim! Gördüğün rüyaya gerçekten sadakat gösterdin.” buyurmuştur.

Hz.İbrahim (A.S.), ALLAH Teâlâ’nın emrine boyun eğerek oğlunu kurban etmek üzere şakağı üzerine yatırınca, Cenâb-ı Hakk, Hz. İsmail (A.S.)’in yerine bir koyun kurban etmesini emretmiştir. Hz. İsmail (A.S.)’in yerine bir koyunun kurban edilmesinin emredilmiş olması, Cenab-ı Hakk’ın insanlığa büyük bir lütfüdür. ALLAH, İnsanları Hz. İbrahim (A.S.) gibi Ulu’l-azm bir Peygamber aracılığıyla insan kurban etmekten kurtarmış olmasaydı, muhtemelen insanlar, “İnsan kurban etme” gibi korkunç bir geleneğe sahip olabilir ve onları o korkunç gelenekten kimse kurtaramazdı. Hz. İbrahim (A.S.), oğlu yerine Cenâb-ı Hakk’ın kendisine gönderdiği koçu kurban etmiştir. Böylece kurban, Hz. İbrahim (A.S.)’den sünnet olarak bu şekilde bize intikal etmiştir.Hz. İbrahim (A.S.)’in, oğlu Hz. İsmail (A.S.)’i kurban etmek istemesinin bir benzerinin de Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin dedesi Abdulmuttalib tarafından yaşandığı haber verilmektedir. Zemzem kuyusunun kazılması sırasında Kureyş’le karşılaştığı zorluklardan dolayı Abddulmuttalib, eğer on tane oğlu olursa onlardan bir tanesini Kâbe’nin yanında ALLAH için kurban etmeyi adamıştı. Çekilen kur’a da, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin babası Abdullah’a çıkmıştı. Abdulmuttalib adağını yerine getirmeye karar verdi. Kureyşliler böyle bir adetin yerleşmesinden korkarak, kendisine engel olmuşlardı. Daha sonra Abdullah’ın yerine 100 tane deve kurban edilmiştir. Bu olayla Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, insanlığa kurtarıcı olarak gelişinin bir işareti olarak, insan hayatının maddi ölçüsü tam 10 misli yükselmiş bulunuyordu.