Kudüs teki İbrani Üniversitesi arkeologlarından Prof.
Ehud Netzer in otuz beş yıllık araştırmaları sonucu, Kudüs ün doğusunda Ölü
Denizi ne yakın Sahra el Yehud veya Midbar Yehuda (Yahudi Sahrası) olarak
adlandırılan bölgede, Kral Büyük Herod Sarayı kalıntılarının bulunduğu
Heredyum (Heredium) sahasında tespit edildiği iddia edilen Kral Herod
Mezarı nın anıtsal projesi hazırlanarak yapım aşamasına gelindi.
Roma İmparatorluğu döneminde M.Ö. 74-M.Ö.4 arasında
Yahudi Kralı olarak atanan Herod, görev süresinin sekizinci yılında Süleyman
Mabedi ni yeniden restore eden kişi olarak bilinmektedir. İsrail Hükümeti, Kral
Herod için Heredyum da, arkeolojik saha üzerinde anıtsal bir mezar yapma
aşamasına gelmiş bulunmaktadır.
Kral Herod anıtsal mezarı, ilk bakışta sıradan bir
girişim olarak görülebilir. Ama asıl hedef Kral Herod u gündemde tutarak,
Kudüs te kendi adıyla da anılan Süleyman Mabedi nin yeniden inşa edilmesi için
Tapınak Tepesi (Tample Mount) üzerinde yer alan Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs
Sahra nın sistematik olarak tüneller vasıtasıyla temelden yıkılmasıdır. Burada
Mescid-i Aksa ya yüz metre uzaklıktaki Harap Sinagog u inşaatı dikkat çekici bir
adımdır.
İlk bakışa dünyanın gözü önünde bunun çok zor
gerçekleştirilebileceği düşünülebilir. Fakat eski tapınağın Batı Duvarı olarak
Yahudilerce iddia edilen ve Ağlama Duvarı (Kotel Ashkenazi) olarak dini
ziyarete açılan Hayıt el Burak (Burak Duvarı) ın alanında yer alan Mağrip
Mahallesi nin yıkılma şekli bizlere önemli ipuçları vermektedir.
1887 de Baron Rothschild, bu mahalleyi satın alıp Ağlama
Duvarı nın önünü açma girişimi, Kudüs Valisi Rauf Bey ve Kudüs Müftüsü Muhammed
Tahir el Hüseyni nin öne sürdükleri şartlar karşısında akamete uğramıştır. Bu
sefer 1918 de Siyonist Chaim Weizmann, İngiliz Dışişleri Bakanlığı nezdinde
yaptığı girişim de İngilizler tarafından var olan durumun aynen muhafaza
edilmesi (status quo ante bellum) çerçevesinde ret edilmiştir.
Bütün bunlara rağmen, Ağlama Duvarı nın önündeki Mağrip
Mahallesi nin yıkma fikri hiçbir şekilde Yahudileri caydıramamıştır. 1193
yılında Selahaddin-i Eyyübi nin oğlu El Melik el Afdal tarafından kurulan ve
vakıf eseri olan bu mahalle, 1967 deki altı gün savaşından üç gün sonra
buldozerlerle yerle bir edilmiştir. Şimdi de Kral Herod un anıt mezarı
yapılarak, Kudüs teki Süleyman Tapınağı nın yeniden inşa edilmesi konusunun tüm
sıcaklığıyla gündemde kalması sağlanmaya çalışılmaktadır.
İsrail, bütün dünyanın gözü önünde uluslararası hukuka
aykırı şekilde Tapınak Tepesi nin önündeki İslam eserlerini tamamen yok etmeye
yönelik tünel çalışmaları yürütürken, İstanbul Fethi nin sembolü olarak Fatih
Sultan Mehmed Han ın şükür namazı kıldığı Ayasofya Camii ise, tek kelimeyle
Fethin Mülkiyeti (Uti Possidetis) statüsüne tabi olmuş ve O, bir fethin, bir
başka ifadeyle bir çağın kapanışının ve yeni bir çağın açılışının anahtarı
olmuştur.
13 Kasım 1918 te başlayan ve 6 Ekim 1923 te sona eren
İstanbul işgali sırasında, İstanbul un o zamanki mevcut demografik yapısına
rağmen işgal edilmesine hiç kimse cesaret edememiştir. O dönemde, Sultan Vahdettin Han ın, kendi özel
muhafız birliklerini Ayasofya nın korunmasına tahsis etmesi dikkat çekici bir
gelişme olmuştur. Bütün teşebbüslere rağmen, işgal döneminde bile camii olarak
işlev gören Ayasofya, işgalin sona erdiği 6 Ekim de aynen Fatih Sultan Mehmed
Han ın 1453 yılında yaptığı gibi, binlerce müslüman Ayasofya ya akın ederek
orada şükür namazını eda etmişlerdir.
Hem fethin, hem de işgalden kurtuluşun sembolü olan
Ayasofya nın hâlâ ibadete kapalı tutulmasına anlam vermek güç olsa gerek.
İsrail, bütün dünyaya meydan okuyarak ve hukuku yok sayarak, İslam eserlerini
tek tek yok etme çabası içerisinde iken, Türkiye için hukuki açıdan hiçbir
engel taşımayan Ayasofya nın yeniden ibadete açılması konusunda hiçbir somut
adımın atılmaması dikkat çekicidir.
İstanbul işgalinde dahi mahzun değil, mağrur duran
Ayasofya Camii, zihni mağluplar adına şu anda mahzun olup, yıllardan beri
sadece çölde bağıranların sesi (vox faucibus in deserto) olmaya devam ediyor.
Ruhban Okulu nu açmaya cesaret gösteren zihniyet, her nedense Ayasofya Camii
konusunda ise suskunluğu tercih etmektedir.