Kıbrıs, 1571’den günümüze kadar devamlı dünya devletleri nezdinde gündem konusu olmuştur. Kıbrıs, ticari yollar üzerinde bulunması hasebiyle, tarihte birçok istilalara uğramıştır. Sicilya, Sardunya’dan sonra Akdeniz’de bulunan 3. büyük adadır. Samsun ilimiz kadar genişliktedir.

Konumu itibarıyle önce Romalıların, sonra Osmanlıların, daha sonra İngilizlerin hakimiyetine girmiştir. Bugün de Türk – Yunan devletleri arasında ihtilaf konusudur. Ayrıca stratejik önemi sebebiyle, başta AB ve ABD olmak üzere, tüm dünyanın dikkat alanındadır.

  • Kıbrıs, hudutlarımıza 40 mil mesafededir.
  • Yunanistan sahillerine uzaklığı ise 1100 km’dir.
  • Coğrafi bakımdan Anadolu’nun Akdeniz’e uzanmış bir parçasıdır.
  • Tarih, kültür, nüfus, ekonomi ve güvenliğimiz açısından da vazgeçemeyeceğimiz bir vatan parçamızdır.
  • Kıbrıs, hiçbir zaman Yunanistan’ın hakimiyetine girmiş değildir.
  • Kıbrıs’taki Rum toplumunun, Yunanistan’la hiçbir ilişkisi yoktur.
  • Güçlü olduğumuzda hükümranlığımız altında esenlik günlerini yaşayan Kıbrıs, bugün dış politikamızdaki tutarsızlık sebebiyle hüzünlüdür.

İslam orduları Kıbrıs’a seferler düzenlemiş, ancak ganimet alarak, geri dönmüştür. Kıbrıs’ın fetih tarihi olan 1571’de, orada 905 meskun köy vardı.   Kıbrıs’ın demografik yapısı devamlı değişmiştir. 1973 tarihindeki Kıbrıs’taki Türk nüfusu sadece 125.000 kişiden ibaretti.  Kıbrıs, 1571- 1876 tarihleri arasında fiilen 305 sene Osmanlının hakimiyetinde kalmıştır. 1878 Berlin Konferansı sonucu, şartlı olarak İngilizlerin kullanımına terk edilmiştir.

Osmanlı’nın zayıf zamanımıza rastlayan Berlin Anlaşması’na göre:

“1- İngiltere Osmanlı Devleti’ne her yıl Kıbrıs’tan elde ettiği gelire karşılık 93.000 Sterlin ödeyecektir. Buna ilaveten 4.166.220 okka tuz bedeli ilave edilecektir. 

2-Fenerler idaresi karşılığı olarak 114 sterlin ödenecektir.

3- Adanın hükümranlık hakkı Osmanlı’da kalacaktı. (Bu hal 1914 tarihine kadar devam etmiştir. 1914 tarihinde İngilizler adayı fiilen işgal etmişlerdir.)

4- Yerli halk Türk tabiiyetinde kalacaktı.

5- Adanın devri şarta bağlanmıştır. O da, Kars, Ardahan ve Batum’un Ruslarca Osmanlı’ya iade edilmesi halinde İngiltere’de adayı Osmanlı’ya iade edecekti.”

5. madde şartları 1918 Birest-Litovsk Anlaşması ile tahakkuk ettiği halde, İngilizler adayı Osmanlı’ya iade etmemiştir. Zira İngilizler topu taca atmada mahirdirler. Oyalama politikasında emsalsizdirler. Barış Harekatı sonrasında da aynı politikayı sürdürmüşlerdir. Ama geçit bulamadılar. Çünkü hükümette MSP kanadı vardı.

LOZAN’DA KIBRIS İHTİLAFI ÇÖZÜLEBİLDİ Mİ?

İstiklal harbinin sonunda akdolunan Lozan Anlaşması’nda da Kıbrıs’ın bize dönmesi sağlanamamıştır.

  • Oysa Lozan Anlaşması’na galip bir devlet olarak katılmıştık.
  • Onun için Kıbrıs Lozan’da mutlaka talep edilmeliydi, olmadı.
  • Adanın İngilizler tarafından terk edilmesi halinde Türkiye’ye verilmesi hususu garanti altına alınmalıydı, o da olmadı.
  • Bundan dolayı sahipsiz kalan Kıbrıs’ta yeni düzenlemeler yapılmıştır.
  • Aslında Lozan Antlaşması’nda kazanımlardan daha çok, kayıplar verdik. Gerçek tarih bu tespiti yapmaktadır.

 KIBRIS ADASINDA İHTİLAFLAR NE ZAMAN BAŞLAMIŞTIR

• Kıbrıs adasında, 1821 tarihine kadar Türk – Rum toplumları arasında hiçbir ihtilaf yoktur.

• Zira ada üzerinde Osmanlı hakimiyeti disiplinedir.

• İhtilaflar 1821’den sonra başlar.

Çünkü ihanetleri tespit edilen başpiskopos ile bazı medropolitlerin idamı ile adada düzen bozulmaya başlamıştır.

Son dönemde de adada ihtilaflar üreterek, çıkmaza sokan 3. Makarios’tur.

• Makarios, 1913 tarihinde Kıbrıs’ta Baf’ta doğdu.

• 13 yaşında manastıra verildi.

• Lefkoşe’de lise, Atina’da ilahiyat okudu.

• 1946 yılında papaz oldu. Kutsal anlamında Makarios ismini aldı.

• Özel yetiştirilen bir insandır.

• 1948 tarihinde münhal bulunan Kitium Piskopusluğuna tayin edilen Makarios, tahsilini yarıda bırakarak adaya dönmüştür.

• 1950 tarihinde Başpiskoposluğa seçilmiş ve 3. Makarios unvanını almıştır.

• 1957 – 1958 yıllarında Birleşmiş Milletler Kıbrıs görüşmelerine Rumları temsilen katılmıştır.

• Ayrıca, 19.2.1959 tarihli Zürih, Londra görüşmelerine de katılmıştır.

• Makarios adada plebisit yaptırmış ve adayı Yunanistan’a bağlamaya yönelmiştir.

• 1956 tarihinde sürgüne gönderilmiş, daha sonra adaya dönerek 1960 tarihinde Kıbrıs’ın ilk Cumhurbaşkanı olmuştur. (16.8.1960)

KIBRIS’TA ANAYASAL DÜZENİN KURULMASI

Kıbrıs, 1960 Anayasası ile Cumhuriyete kavuşmuştur.

Bu Anayasa ile Türklere haklar tanınmıştır.

Makarios, 1963 tarihinde Anayasaca (md.13) Türklere verilen hakları askıya almaya başlayınca, 1963 olayları patlak vermiştir.

Müteveffa İnönü 1963 katliamlarını önlemek için Hava Kuvvetlerine mensup jetleri adaya göndermiştir.

Ne var ki, Johnson’un, “Türkiye ve Yunanistan Amerika’nın verdiği silahları ancak komünist saldırısına karşı kullanabilirler” uyarısı üzerine, Türkiye Hükümeti suspus olmuştur.

Demek ki, taşıma su ile değirmen dönmüyor.

Harp sanayini kuramayan ülkeler, milletler arası kuruluşlar da taleplerini realize edemiyor.

Bu sebeple, millî Görüş milli harp sanayinin kuruluşu için çok gayret göstermiştir.