Hz. Hüseyin yeni gelişen olaylardan haberi olmadığı için Kûfe ye hareket etmeye karar verdi. Her ne kadar Abdullah b. Abbas O na Kûfeliler in babasıyla ağabeyine yaptıklarını hatırlatıp sözünde durmayan bu insanların davetine uymamasını ve eğer Mekke de kalmak istemiyorsa Yemen e gidip orada Müslim in hâkimiyet kurmasını beklemesinin daha iyi olacağını söylediyse de Hz. Hüseyin kararından dönmedi. Yezîd in halifeliğini tanımayan Abdullah b. Zübeyr ise Mekke de kalmasını teklif etti ve biat almasına kendisinin de yardımcı olabileceğini bildirdi. Abdullah b. Ömer ve Ömer b. Abdurrahman b. Haris gibi şahıslar da kesinlikle Kûfe ye gitmemesini istediler. İbn-i Abbas ise hiç değilse yalnız gitmemesini önerdi.
Bazı Müslümanlar, Hz. Hüseyin in böyle küçük bir grupla Yezid üzerine gitmesini yadırgadılar ve onu tenkit ettiler. O ise, Kufelilerin kendisine yardım edeceklerini umuyordu. Ne var ki Iraklılar İbn-i Abbas ın da söylediği gibi, pek güvenilir insanlar değillerdi. Nitekim Hz. Hüseyin i Irak a davet eden Kufeliler, Hz. Hüseyin in amcası oğlu olan Müslim b. Akil i dahi koruyamamışlardı. Fakat Hz. Hüseyin (R.A.), 8 Zilhicce 60 (9 Eylül 680) tarihinde umresini tamamladıktan sonra ailesi ve bazı taraftarlarıyla birlikte Kûfe ye hareket etti. Bütün ailesini yanına aldığı için başlarına bir şey gelirse bunun soyunun tükenmesi demek olacağı endişesine kapılan amcasının oğlu Abdullah b. Ca fer önce bir mektup yazarak durmasını istedi; sonra da Mekke Valisi Amr b. Saîd b. As el-Eşdak tan onun adına eman alarak kendisine gönderdi. Ancak Hz. Hüseyin, rüyasında Resûlullah ı gördüğünü ve ister lehine ister aleyhine sonuçlansın başladığı işi tamamlamakla emrolunduğunu söyleyerek geri dönmeyi reddetti. Yolda şair Ferezdak ile karşılaşıp Kûfe deki durumu sorunca: "Halkın kalbi seninle, kılıçları Beni Ümeyye iledir; ilâhî takdir ise gökten iner ve ALLAH dilediğini yapar" cevabını aldığı halde: "Doğru söyledin, ALLAH ın dediği olur. ALLAH dilediğini işler ve Rabbimiz her gün yeni bir iştedir. Takdir hoşumuza gidecek şekilde olursa nimetlerinden dolayı ALLAH a şükrederiz; O şükredenlerin yardımcısıdır. Eğer takdir umulandan başka türlü çıkarsa niyeti hak ve takvası da teneşir tahtası olan kimse elbette taşkınlık göstermez" diyerek yolculuğunu sürdürdü. Ancak daha sonra Sa labiyye de karşılaştığı iki yolcudan Kûfeliler in biatlarından caydığını ve Müslim b. Akil ile Hâni b. Urve nin öldürüldüğünü öğrenince geri dönmek istedi; fakat bu defa da Müslim in oğulları ve kardeşlerinin ısrarı üzerine yola devam etmeye mecbur oldu. Bu arada taraftarlarına isteyenlerin ayrılabileceğini söyledi, onlar da ayrıldılar; yanında sadece aile fertleriyle birlikte yaklaşık yetmiş kişi kaldı. Böylece sayısı azalan kafile Ninevâ bölgesindeki Kerbelâ ya vardı.
Küfe Valisi Ubeydullah ın emriyle kafileyi uzun süredir 1000 kişilik kuvvetiyle gözetlemekte olan Hür b. Yezîd, Hz. Hüseyin (R.A.) nun Kerbelâ ya ulaştığını valiye bildirdi. O da kafilenin sarp ve müstahkem yerlere sığınmasına engel olunmasını, susuz ve savunmasız bir yerde konaklamaya mecbur edilmesini istedi. Rey Valiliğine getirilen Ömer b. Sa d b. Ebû Vakkas a da ordusuyla Hz. Hüseyin üzerine yürümesini ve bu meseleyi halletmesini emretti. Ömer b. Sa d önce bu işe yanaşmak istemediyse de yoğun ısrar ve Rey Valiliğinden alınma tehdidi karşısında kafilenin üstüne yürüdü. Kufe Valisi Ubeydullah ibni Ziyad, onu Rey şehrine vali olarak atar ama önce Hüseyin i öldürmesini ister. Sabahlara kadar göz yaşı döken, en yakınları tarafından "Öl ama Hüseyin i öldürme" diye nasihat edilmesine rağmen "Hüseyin i öldürmede ateş var, valilikte tat var" diyerek hem ağlamış, hem öldürmek üzere ordusunu Hz. Hüseyin (R.A.) nun üzerine aç kurtlar gibi salmış.
İşte Ömer! Sa d b. Ebi Vakkas ın oğlu... İslâm için ilk defa kan döken, Aşere-i mübeşşereden olan Sa d ın oğlu. Yezid in ordusunun başına geçmiş, Resûlullah (S.A.V.) Efendimizin torununu öldürmeye gidiyor. Aslında bütün akraba ve dostları, dünyalık için Hz. Hüseyin (R.A.) yu öldürmeye gitmemesini söylemişlerdi. Fakat O, Rey şehrine vali olmak için; ibn-i Ziyad ın teklifini kabul etti ve ordunun başına geçti. Rabbim muhafaza eylesin. Amin.