Ramazan ın habercisi mübarek üç aylara girmiş
bulunuyoruz. Geçen hafta Regaib kandilini idrak eyledik. Manevi duyguların
giderek yoğunlaştığı günlerdeyiz artık. Nefsimizi hesaba çekmenin ve
yanlışlarımızı düzeltmenin zamanıdır. Müslümanlar olarak daha bir farklı
bakmalıyız olaylara bu aylarda.
Daha farklı bakmalıyız dedik ama gelin görün ki durum hiç
de iç açıcı değil kanaatimce. Eskiden kandiller, bayramlar coşku ile
karşılanır, hakkıyla ifa edilirdi. Geçmişte mübarek gün ve gecelerde ziyaretler
yapılır, büyüklerin elleri öpülür, hayır duaları alınırdı. Uzakta olanlar en
azından sevdiklerini arar, bu geceleri vesile ederek hasret giderirlerdi.
Zamanla gidip gelmeler azaldı hatta neredeyse kalktı denebilir. Telefon edip
sesini duymak bile aklımıza gelmiyor nedense. En azından mesaj atarken bile
içten, candan, kendinden cümleler kurulurken şimdi şablon mesajlarla
geçiştiriliyor bu mübarek zamanlar. İnsan o candan yazılmış mesajlara bile
hasret kalmakta. Tamam, insanımız artık çok yoğun ve zaman yetmemektedir. Kabul
etmek lazım ki gittikçe küçülen aileler bireyselleşmeye doğru giderken; kendi
derdine düşmüş olan insanımız bir başkasının derdiyle ilgilenemiyor bile. Sebep
her ne olursa olsun en azından birkaç dakikamızı ayırarak sevdiklerimizi
aramak, onlarla hasret gidermek neden zor gelir ki bizlere Zaman hızla akıp
giderken sevdiklerimizin baki kalacağını mı zannediyoruz Neticede bugün var
olanlar veya bizler yarın Hak vaki olacak ve hayata gözlerimizi yumacağız. Ne
günlük uğraşılarımız ne de eş dostlarımız olmayacak orada. Yapayalnız
kalacağız. Pişmanlık yaşamamak için elimizdeki sayılı sermayeyi akıllıca
değerlendirmeli ve yatırımlarımızı doğru yapmalıyız. Dünya bir konaklama yeri
ve gün gelecek seyahatimize kaldığımız yerden devam edeceğiz.
O halde neden dakikalarımızı yerli yerinde kullanmıyoruz
Neden günlük eğlencelerimize, işlerimize vakit bulabiliyorken sevdiklerimizin
halini hatırını sorarken hep çok yoğun oluyoruz Gerçekten değecek mi
mazeretlerimiz buna Ne dersiniz düşünmemiz gerekmiyor mu Zamanımızı doğru ve
yerli yerinde kullanarak en azından böyle mübarek geceleri fırsat bilerek
büyüklerimizi, sevdiklerimizi hatırlamalı ve onların gönlünü almalıyız.
Minik bir tefekkür
Miras
Günün birinde Ebu Hureyre (r.a.) sokakta gördüğü
insanlara:
- Burada boşu boşuna ne dolaşıp duruyorsunuz Mescide
koşun; orada
Resül-i Ekrem in (a.s.m.) mirası bölüşülüyor. Siz de alın
der.
Bunu işiten kişiler hemen mescide giderler. Ama orada
herhangi bir mal varlığının paylaşıldığını göremeyince de geri gelip, Ebu
Hureyre ye (r.a.):
- Biz senin söylediğin gibi bir taksim görmedik derler.
Ebu Hureyre (r.a.):
- Peki, ne gördünüz diye sorar. Onlar da:
- Mescitte kimi Kur an okuyor, kimi zikir yapıyor, kimi
ilim öğreniyor, derler.
Bunun üzerine Ebu Hureyre (r.a.) şöyle der:
- İşte Resül-i Ekrem in (sav.) mirası odur...
İlgilisine notlar:
Kimsenin kimseye güzel sözü kalmamış herkes ağzına
kadar siyaset dolu o kadar ortak sevdamız acımız varken Neden herkes bu kadar
kin nefret dolu * Bedirhan Gökçe
Üzülmek yarının sıkıntısından bir şey eksiltmez,
sadece bugünün gücünü tüketir * A. J. Cronin
Kendini ulaşılmaz dağlarda kar sananlar bir gün olur
çamurlu su olarak ayaklar altından sızarlar