Hicri 1286 /m. 1870 yılı, bir Hac mevsimi. Kâbe de tavaf yapan hacılar bir anda hareketlenmişti. Kulaktan kulağa yayılan bir haberdi bu hareketlenmeye sebep. Herkes şaşkın, meraklı bakışlarla etraflarına bakınıyor birisini arıyordu. Herkeste aynı heyecan vardı. Duydunuz mu Kafkas Kartalı ismiyle meşhur şeyh Şamil aramızdaymış. Kâbe yi tavaf ediyormuş Bir diğeri de ötekine Kafkas Arslanı Mücahid İmam Şamil buradaymış! Hacı adayları bu efsanevi şahsiyeti bir kez olsun dünya gözüyle görebilmek için birbirleriyle yarışıyorlardı. Şahlanmış at gibi koşmaktaydılar Kâbe nin önüne Büyük bir izdiham oluştu Kâbe de Her an bir can kaybı ve yaralanma olabilirdi. Millet onu görmek için birbirini ezercesine ilerliyordu. Çaresiz kalan yetkililer, herkesin onu görebilmesi için İslâm tarihinde bir benzerinin yaşanmadığı bir olaya imza attılar. Şeyh Şamil i Kâbe nin tavanına çıkardılar. İlerlemiş yaşına rağmen, uzun boylu heybetli bir yiğitti mücahid Şeyh Şamil Selamladı bütün Müslümanları. Müslümanlar da selamla mukabele ettiler. Sonra da tekbir nidaları inletti dağı taşı. Beytullah çınladı tekbirlerle Semalar ve arz çınladı tekbir nidalarıyla Tekbirler Medine ye ulaştı, tekbirler o günlerden bugünlere ulaştı ve çınladı Ümmed-i Muhammedin yüreklerinde
Hac vazifesini o sene hakkıyla eda ettikten sonra Medine yollarına düştü Şeyh Şamil Hazretleri. Çünkü
Derdlilere tabîbsin, ben ise gönül hastası,
Kalb yarama deva için, kapını çalmağa geldim. Hâlid-i Bağdadî Hazretleri
Diyen mürşidi Hâlid-i Bağdadî Hazretleri gibi kendisi de Peygamber (s.a.v.) in aşkıyla yanıp tutuşmaktaydı. Onu bir tahtırevanla Medine ye, Medine deki aşkına ulaştırdılar. Medine-i Münevvere ye yaklaştığında artık heyecandan duramıyordu. Medine nin topraklarına adım atılır atılmaz toprağa kapanarak Hâlid-i Bağdadî Hazretleri nin şu şiirini mırıldanmaya başladı:
Server-i âlem sana âşık olup da, yanarım!
Her nerede olsam o güzel cemâlin ararım
Kâbe kavseyn tahtının sultânı sen, ben bir hiçim
Misâfirinim dememi saygısızlık sayarım.
Çıkacak bir canım kaldı, ey bütün canların canı!
Uygun olur mu söylemek, canımı fedaya geldim
Derdlilere tabîbsin, ben ise gönül hastası,
Kalb yarama deva için, kapını çalmağa geldim.
Cömerdlerin kapısına, bir şey götürmek hatâdır.
Basmakla şeref verdiğin, toprağı öpmeğe geldim.
Peygamberimiz (s.a.v.) e olan aşkından ve ona kavuşmanın heyecanından gözünden sel gibi yaşlar boşalan Şeyh Şâmil Hazretleri, sürünerek Resûlullah (s.a.v) in huzûr-u şerîflerine geldi. Başta Medine muhafızı Hâfız Paşa, seyyidler, dünyanın dört bucağından gelmiş olan hacılar, onu heyecanla takip ediyorlardı. Kabr-i saadetlerinin kıble tarafına geçip, mübârek ayakuçlarından Resûlullah a, gönlünün en derin köşelerinden coşup gelen vecd ile
Essalât-ü vesselâm-ü aleyke yâ Resûlullah! Essalât-ü vesselâm-ü aleyke yâ Habîballah! Essalât-ü vesselâm-ü aleyke yâ Seyyid-el evveline vel-âhirîn! diyerek selâm verdi. Uzun uzun dualar etti, gözyaşları döktü Peygamberimiz in Mübarek Kabr-i Saadetlerinde.
Kafkas Kartalı, Medine de Şeyh Ahmed Rufaî Hazretlerinin oturduğu konakta ağırlandı. Ancak kısa bir zaman sonra hastalandı. Mevlâna Hâlid -i Bağdadî nin halifesi ve bir Nakşî şeyhi olan bu büyük dava adamı, mücahid ve kahraman zat, Nakşibendi şeyhi Cemâleddin Gazi-Kumukî den de dini ilimleri tahsil etmişti. Ruslar ın Müridizm, kendilerinin ise Gazavat adını verdikleri büyük bir direniş hareketinin lideri olan Şeyh Şamil Hazretleri kısa süre sonra Hicaz Rufaî Şeyhi olan Ahmed Rufaî Hazretleri nin kucağında, başını onun göğsüne yaslamış bir vaziyette, onun telkin etmekte olduğu Kelime-i Şehâdet i tekrarlaya tekrarlaya 1287 (m. 1871) senesi Zilkade ayının yirmi beşinci gününde, 74 yaşında, ruhunu Yüce Dostuna, Cenâb-ı Hakk a teslim eyledi. Denilir ki Kelime-i Şehâdet le beraber, sağ elinin başparmağını kaldırmıştı son nefesinde O, çok sevdiği Peygamberinin toprağında, ölmeyi çok istemişti ve bu isteği de gerçekleşmişti böylece. Belki de böyle bir yerde vefat etmesi onun Sünnet e bağlılığından dolayı dünyadayken aldığı en büyük ödüldü. Peygamberimiz (s.a.v.) in aguşunda, mahşeri bir kalabalık eşliğinde, Cennet ül-Bakî kabristanlığına defnedildi.
Allah rahmet eylesin. Ruhları şad olsun. Kaddesullahu sırruh.