2025 yılına girerken, değişen çalışma modelleri, teknolojik ilerlemeler ve artan toplumsal farkındalık, İSG'ye yönelik beklentileri ve yaklaşımları kökten dönüştürmektedir. Bu dönüşüm, işverenleri reaktif (tepki veren) bir tutumdan, proaktif (önlem alan) ve bütüncül bir güvenlik kültürü oluşturma sorumluluğuna itmektedir.
Bu kapsamlı rehber, 2025 yılı ve sonrası için işverenlerin yol haritasını çizmeyi amaçlamaktadır. Makalemiz, temel yasal yükümlülüklerin karmaşık labirentinde size rehberlik etmekle kalmayacak, aynı zamanda sektörlere özgü risklerin nasıl yönetileceğini, geleceğin İSG trendlerinin iş süreçlerinize nasıl entegre edilebileceğini ve pratik adımlarla nasıl daha güvenli, daha sağlıklı ve daha verimli bir çalışma ortamı yaratabileceğinizi detaylı bir şekilde ele alacaktır. Bu rehberi tamamladığınızda, kendi iş yerinizdeki riskleri etkin bir şekilde yönetmek, yasal uyumluluğu sağlamak ve en önemlisi, tüm çalışanların benimsediği kalıcı bir güvenlik kültürü inşa etmek için gerekli bilgi ve vizyona sahip olacaksınız. Değişen yönetmelikler ve artan farkındalıkla birlikte, İSG'ye bütüncül bir yaklaşımın neden her zamankinden daha kritik olduğunu analiz ederek, işletmenizin geleceğini güvence altına almanın ilk adımını birlikte atalım.
Neden İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Her Zamankinden Daha Kritik?
İş Sağlığı ve Güvenliği'ni, işletme stratejisinin merkezine yerleştirmek, günümüz dünyasında bir tercih değil, bir zorunluluktur. Konunun ciddiyeti, sadece potansiyel iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemenin ötesine geçerek, bir şirketin finansal sağlığı, pazar konumu ve kurumsal kimliği üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. İSG'nin artan önemini üç temel boyutta inceleyebiliriz: yasal, ekonomik ve sosyal.
Yasal Çerçeve ve Ağır Yaptırımlar
Türkiye'de İş Sağlığı ve Güvenliği alanındaki temel düzenleme, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'dur. Bu kanun, çalışan sayısına veya sektörüne bakılmaksızın tüm iş yerlerini kapsayarak işverenlere net ve kapsamlı sorumluluklar yüklemektedir. Bu sorumluluklar arasında risk değerlendirmesi yapılması, çalışanların eğitimi, acil durum planlarının hazırlanması ve uygun kişisel koruyucu donanımların sağlanması gibi temel görevler bulunmaktadır. Kanun, "önleme" prensibini merkeze alarak, tehlikeler ortaya çıkmadan önce bertaraf edilmesini hedefler.
Bu yasal yükümlülüklerin ihmali, işletmeler için ciddi sonuçlar doğurabilir. Yaptırımlar sadece idari para cezaları ile sınırlı değildir. İş yerinde hayati bir tehlikenin tespit edilmesi durumunda, bu tehlike giderilinceye kadar işin tamamen veya kısmen durdurulması kararı alınabilir. Daha da önemlisi, ölümlü veya yaralanmalı bir iş kazası meydana geldiğinde, işveren veya işveren vekilleri hakkında Türk Ceza Kanunu kapsamında taksirle ölüme veya yaralanmaya neden olma suçlarından dolayı adli soruşturma ve kovuşturma süreçleri başlatılabilir. Bu durum, hem maddi hem de manevi olarak ağır bir yük anlamına gelmektedir. Dolayısıyla, yasal uyumluluk, bir itibar koruma ve risk yönetimi stratejisinin ilk ve en temel adımıdır.
Kurumsal İtibar ve Çalışan Bağlılığı
Dijital çağda bilgi, ışık hızında yayılmaktadır. Bir iş yerinde yaşanan olumsuz bir olay, özellikle de önlenebilir bir iş kazası, şirketin yıllar içinde inşa ettiği marka imajını ve kurumsal itibarını dakikalar içinde zedeleyebilir. Müşteriler, yatırımcılar ve potansiyel iş ortakları, etik ve sorumlu davranan şirketlerle çalışmayı tercih etmektedir. Güvenli bir çalışma ortamı sunmak, bir şirketin en güçlü kurumsal sosyal sorumluluk beyanlarından biridir.
Bununla birlikte, İSG'nin en önemli etkilerinden biri de çalışanlar üzerindedir. Çalışanlar, kendilerine değer verildiğini ve güvenliklerinin önemsendiğini hissettikleri bir ortamda daha motive, daha üretken ve kuruma daha bağlı olurlar. Çalışanların kendilerini güvende hissetmeleri, işlerine daha iyi odaklanmalarını sağlar ve bu durum genel verimliliği artırır. Bu durum, genel İSG politikaları için de geçerlidir. Güvenli bir çalışma ortamı, yetenekli çalışanları çekmek ve mevcut yetenekleri elde tutmak için kritik bir faktördür. Yüksek çalışan sirkülasyonu (turnover) oranları, işe alım ve eğitim maliyetlerini artırırken, kurumsal hafızanın zayıflamasına neden olur. İSG'ye yapılan yatırım, aslında doğrudan insan kaynağına ve dolayısıyla işletmenin uzun vadeli verimliliğine yapılan bir yatırımdır.
2025'e Girerken İşverenlerin Temel İSG Yükümlülükleri (Çekirdek Analiz)
İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatı, işverenlere proaktif bir yaklaşım benimsemeleri için net bir çerçeve sunar. Bu çerçeve, tehlikeleri öngörmek, riskleri kontrol altına almak ve güvenli bir çalışma sistemi kurmak üzerine odaklanmıştır. İşte her işverenin 2025 yılı için kontrol listesinde bulunması gereken beş temel yükümlülük:
1. Risk Değerlendirmesi: Proaktif Korumannın İlk Adımı
Risk değerlendirmesi, İSG yönetim sisteminin temel taşıdır. Bu, iş yerinde var olan veya dışarıdan gelebilecek tehlikelerin sistemli bir şekilde belirlenmesi, bu tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilmesi ve kabul edilebilir seviyeye indirilmesi için kontrol tedbirlerine karar verilmesi sürecidir. Bu süreç tek seferlik bir işlem değildir; aksine, iş yerinde yeni bir makine alınması, üretim sürecinin değişmesi, yeni bir kimyasalın kullanılmaya başlanması veya bir iş kazasının meydana gelmesi gibi durumlarda mutlaka yenilenmesi gereken dinamik ve yaşayan bir belgedir.
Risk Değerlendirmesi Adımları:
1. Tehlikeleri Tanımla: Çalışma ortamı, kullanılan maddeler, ekipmanlar ve iş organizasyonundan kaynaklanabilecek tüm potansiyel tehlikeleri listele (örn: kaygan zemin, gürültü, kimyasal buhar, ergonomik olmayan duruş).
2. Riskleri Derecelendir: Her bir tehlikenin gerçekleşme olasılığını ve gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkacak sonucun şiddetini analiz ederek risk seviyesini belirle.
3. Kontrol Tedbirlerini Planla: Riskleri ortadan kaldırmak veya kabul edilebilir seviyeye indirmek için önlemler geliştir. Öncelik sırası: Riski kaynağında yok etme, tehlikeli olanı daha az tehlikeli olanla değiştirme, mühendislik önlemleri, toplu koruma önlemleri ve son olarak kişisel koruyucu donanım kullanımı.
4. Uygula ve Gözden Geçir: Belirlenen önlemleri hayata geçir ve etkinliğini düzenli olarak kontrol ederek sistemi sürekli iyileştir.
2. Çalışanların Eğitimi ve Bilgilendirilmesi
En gelişmiş güvenlik sistemleri bile, onları nasıl kullanacağını bilmeyen veya tehlikelerin farkında olmayan çalışanlar karşısında etkisiz kalır. Bu nedenle, çalışanların eğitimi ve bilgilendirilmesi, İSG'nin en kritik bileşenlerinden biridir. Yasal olarak işverenler, çalışanlarına işe başlamadan önce, çalışma yeri veya iş değişikliğinde, iş ekipmanının değişmesi hâlinde veya yeni teknoloji uygulanması hâlinde eğitim vermekle yükümlüdür. Bu eğitimler asgari olarak; temel İSG konuları, işe özgü riskler, korunma yolları ve acil durum prosedürlerini içermelidir.
Ancak eğitim, sadece yasal bir formaliteyi yerine getirmek için düzenlenen bir sertifika programı olarak görülmemelidir. Etkili bir eğitim, bir güvenlik kültürü oluşturmanın temel taşıdır. Eğitimlerin, çalışanların anlayabileceği bir dilde, interaktif ve akılda kalıcı yöntemlerle verilmesi, teorik bilgilerin pratik uygulamalarla desteklenmesi gerekir. Bu alanda uzmanlaşmış profesyonel eğitim kurumlarının varlığı, konunun ne kadar ciddiye alınması gerektiğinin bir göstergesidir. İşverenler, bu eğitimlerin etkinliğini ölçmeli ve çalışanların güvenlik bilincini sürekli olarak taze tutmalıdır.
3. Kişisel Koruyucu Donanım (KKD) Temini ve Kullanımı
Kişisel Koruyucu Donanımlar (KKD), risklerin toplu koruma tedbirleri veya mühendislik önlemleriyle tamamen ortadan kaldırılamadığı durumlarda, çalışanı mevcut riske karşı koruyan son savunma hattıdır. Baretler, koruyucu gözlükler, maskeler, eldivenler, emniyet kemerleri ve koruyucu giysiler bu kategoriye girer. İşverenin bu konudaki yükümlülüğü üç aşamalıdır:
Doğru KKD'yi Temin Etmek: Yapılan risk değerlendirmesi sonucunda belirlenen risklere uygun, CE işareti taşıyan ve ilgili EN (Avrupa Normları) standartlarını karşılayan KKD'leri seçmek.
Ücretsiz Olarak Sağlamak: Seçilen KKD'leri çalışanlara hiçbir ücret talep etmeden teslim etmek.
Kullanımını Sağlamak ve Denetlemek: Çalışanlara KKD'lerin nasıl doğru kullanılacağı, bakımının nasıl yapılacağı ve ne zaman değiştirileceği konusunda eğitim vermek ve bu donanımların iş sırasında sürekli olarak kullanılmasını denetlemek.
ol>
Doğru donanım seçimi, yapılan işin riskine göre hayati önem taşır. Örneğin, inşaat, sanayi veya kimya gibi sektörlerde, standartlara uygun bir iş elbisesi seçimi, çalışanı fiziksel tehlikelerden, kimyasal sıçramalardan veya termal risklerden korur. Bu sadece bir kıyafet değil, güvenlik zırhının temel bir parçasıdır ve seçimi, risk değerlendirmesi sonuçlarına göre titizlikle yapılmalıdır.
Farklı risk seviyeleri için koruyucu tulumlar
Kimyasal ve biyolojik risklere karşı tasarlanmış, farklı koruma seviyeleri sunan tam vücut koruyucu tulumlar
4. Acil Durum Planları ve Tatbikatlar
Her türlü önleme rağmen, iş yerlerinde yangın, deprem, sel, kimyasal sızıntı veya sabotaj gibi acil durumlar meydana gelebilir. İşverenler, bu tür potansiyel senaryoları öngörerek bir acil durum planı hazırlamakla yükümlüdür. Bu plan; koruma, kurtarma, tahliye ve ilk yardım gibi konuları kapsamalıdır. Plan çerçevesinde, yeterli sayıda çalışan "destek elemanı" olarak görevlendirilmeli ve bu kişilere özel eğitimler (örn: temel ilk yardım, yangınla mücadele) aldırılmalıdır.
Ancak planların sadece dosyalarda veya duvarlarda asılı kalması yeterli değildir. Planın etkinliği, düzenli olarak yapılan tatbikatlarla test edilmelidir. Tatbikatlar, çalışanların acil bir durumda ne yapacaklarını bilmelerini, tahliye yollarını öğrenmelerini ve panik yapmadan hareket etmelerini sağlar. Ayrıca, tatbikatlar sırasında tespit edilen eksiklikler ve aksaklıklar, planın güncellenerek daha etkin hale getirilmesine olanak tanır.
5. Sağlık Gözetimi
Sağlık gözetimi, çalışanların sağlık durumunu işin risklerine karşı korumak ve meslek hastalıklarını erken teşhis etmek amacıyla yürütülen faaliyetlerdir. Bu faaliyetler temel olarak işe giriş muayeneleri ve periyodik sağlık muayenelerini içerir. İşe giriş muayenesi, çalışanın yapacağı işe fiziksel ve ruhsal olarak uygun olup olmadığını belirler. Periyodik muayeneler ise, özellikle tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde çalışanların, işin yürütümünden kaynaklanan potansiyel sağlık sorunlarının erken tespiti için kritik öneme sahiptir. İşveren, bu sağlık gözetimi faaliyetlerinin maliyetini karşılamakla ve işyeri hekimi aracılığıyla bu sürecin yürütülmesini sağlamakla yükümlüdür.
Sektörlere Göre Özelleştirilmiş İSG Yaklaşımları
İş Sağlığı ve Güvenliği'nin temel prensipleri evrensel olsa da, her sektörün kendine özgü tehlikeleri ve risk profili vardır. Etkili bir İSG yönetimi, bu farklılıkları anlayan ve önlemleri buna göre özelleştiren bir yaklaşım gerektirir. "Tek beden herkese uyar" mantığı İSG'de geçerli değildir.
İnşaat ve Sanayi
Bu sektörler, doğaları gereği en yüksek riskli faaliyet alanları arasında yer alır. Başlıca riskler; yüksekten düşme, elektrik çarpması, hareketli makine ve ekipmanlara kapılma, gürültü ve titreşime maruz kalma, kapalı alanlarda çalışma ve tehlikeli maddelerle temastır. Bu sektörlerde öncelikli KKD'ler arasında baret, tam vücut emniyet kemeri (yüksekte çalışma için), çelik burunlu ve tabanlı iş ayakkabıları, yüksek görünürlüklü yelekler ve işin niteliğine göre özel eldivenler ve solunum koruyucular bulunur. Ayrıca, makine koruyucularının yerinde olması ve "kilitleme-etiketleme" (LOTO) prosedürlerinin titizlikle uygulanması hayati önem taşır.
Düşük ışık koşullarında ve yoğun çalışma alanlarında görünürlüğü artırarak kazaları önleyen reflektif yelek kullanımı
Sağlık Sektörü
Sağlık çalışanları, farklı bir dizi riskle karşı karşıyadır. Bunların başında biyolojik riskler (virüs, bakteri gibi patojenlere maruz kalma), kimyasal riskler (dezenfektanlar, sterilizasyon ajanları, sitotoksik ilaçlar), kesici-delici alet yaralanmaları ve ergonomik riskler (hastaları manuel taşıma, uzun süre ayakta kalma) gelir. Bu sektörde öncelikli KKD'ler; nitril veya lateks eldivenler, cerrahi maskeler veya N95/FFP2/FFP3 tipi solunum koruyucular, koruyucu gözlükler veya yüz siperlikleri ve sıvı geçirmez steril önlüklerdir. Hijyen ve sterilizasyon, bu sektördeki İSG uygulamalarının merkezinde yer alır ve çapraz bulaşmayı önleyici prosedürler büyük önem taşır.
Sağlık sektöründe kullanılan medikal üniformalar
Sağlık sektöründe hijyen, konfor ve profesyonel görünüm sağlayan standart medikal üniformalar (scrubs)
Gıda Sektörü
Gıda sektöründeki İSG uygulamaları, hem çalışanın güvenliğini hem de gıda güvenliğini sağlamak gibi ikili bir amaca hizmet eder. Başlıca riskler; kaygan zeminler nedeniyle düşmeler, kesici aletlerle (bıçak, dilimleyici) yaralanmalar, sıcak yüzeylerden veya sıvılardan kaynaklanan yanıklar ve temizlik kimyasallarına maruziyettir. Hijyen, bu sektörün olmazsa olmazıdır. Bu nedenle bone, galoş, tek kullanımlık eldivenler ve hijyenik önlükler standart donanımlardır. Ayrıca, kaydırmaz tabanlı ayakkabılar ve kesilmeye dirençli eldivenler gibi özel KKD'ler de kritik öneme sahiptir.
Ofis Ortamları
Genellikle "düşük riskli" olarak kabul edilse de, ofis ortamları da kendine özgü tehlikeler barındırır. Bu tehlikeler genellikle anlık ve travmatik kazalardan ziyade, zamanla ortaya çıkan kronik rahatsızlıklara yol açar. Ergonomik riskler en yaygın olanıdır; yanlış sandalye ve masa yüksekliği, ekranın yanlış konumlandırılması, uzun süre aynı pozisyonda oturma gibi faktörler kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarına (bel, boyun ağrıları, karpal tünel sendromu) neden olabilir. Diğer riskler arasında yetersiz aydınlatma, havalandırma sorunları, elektrik güvenliği ve psikososyal riskler (stres, mobbing, iş yükü) bulunur. Ofislerde İSG, ergonomik mobilya seçimi, düzenli mola teşviki, ekranlı araçlarla çalışma yönetmeliğine uyum ve psikososyal destek mekanizmaları oluşturma üzerine odaklanır.
İSG'de Gelecek Vizyonu: 2025 ve Ötesinin Trendleri
İş Sağlığı ve Güvenliği alanı, teknoloji ve toplumsal beklentilerle birlikte sürekli evrilen dinamik bir disiplindir. 2025 ve ötesine bakan ileri görüşlü işletmeler, sadece mevcut yasalara uymakla kalmaz, aynı zamanda geleceğin trendlerini benimseyerek rekabet avantajı yaratır.
Giyilebilir Teknolojiler ve Akıllı KKD'ler
Nesnelerin İnterneti (IoT) devrimi, İSG alanında çığır açan yenilikler sunuyor. Artık KKD'ler pasif koruma araçları olmaktan çıkıp, aktif veri toplayan ve uyarı veren "akıllı" sistemlere dönüşüyor. Akıllı kumaşlar ve giyilebilir sensörler sayesinde; çalışanın vücut ısısını, nabzını veya yorgunluk seviyesini izlemek, tehlikeli bir gaz sızıntısını anında tespit eden baretler kullanmak, bir çalışanın düştüğünü otomatik olarak algılayıp yardım çağıran yelekler tasarlamak mümkün hale gelmiştir. Bu teknolojiler, riskleri henüz bir kazaya dönüşmeden önce tespit etme ve müdahale etme imkanı sunarak proaktif korumayı yeni bir seviyeye taşıyor.
Sürdürülebilirlik ve Yeşil İSG
Sürdürülebilirlik kavramı, artık İSG'nin de ayrılmaz bir parçası haline gelmektedir. "Yeşil İSG", hem çalışanların sağlığını hem de çevreyi korumayı hedefleyen bütüncül bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım, geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen çevre dostu KKD'lerin kullanımını, tehlikeli atıkların güvenli bir şekilde yönetilmesini, enerji ve su tüketimini azaltan üretim süreçlerini ve çalışanların çevre bilincini artırmaya yönelik eğitimleri kapsar. Sürdürülebilirliği benimseyen şirketler, hem çevresel ayak izlerini azaltır hem de çevreye duyarlı tüketiciler ve yatırımcılar nezdinde itibarlarını güçlendirir.
Psikososyal Risk Yönetimi ve Çalışan İyi Olma Hali (Well-being)
Modern İSG anlayışı, güvenliği sadece fiziksel yaralanmalardan korunma olarak tanımlamıyor. Çalışanın zihinsel ve sosyal sağlığı da en az fiziksel sağlığı kadar önemli kabul ediliyor. İşle ilgili stres, tükenmişlik (burnout), mobbing, taciz ve iş-yaşam dengesizliği gibi psikososyal risk faktörleri, hem çalışanın sağlığını olumsuz etkiliyor hem de devamsızlık, verimlilik düşüklüğü ve yüksek işten ayrılma oranlarına neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü gibi kuruluşlar da iş yerinde ruh sağlığının önemini giderek daha fazla vurgulamaktadır. 2025 ve sonrasında başarılı olacak işletmeler, psikososyal riskleri de risk değerlendirmelerine dahil eden, çalışanlarına yönelik destek programları (psikolojik danışmanlık, farkındalık eğitimleri vb.) sunan ve pozitif bir çalışma iklimi yaratan şirketler olacaktır.
Sonuç: Güvenlik Bir Kültürdür, Yükümlülük Değil
Bu rehber boyunca incelediğimiz gibi, İş Sağlığı ve Güvenliği, 2025'e girerken işletmeler için çok boyutlu ve stratejik bir öneme sahiptir. Risk değerlendirmesi, eğitim, KKD temini gibi temel yasal yükümlülükleri yerine getirmek, sadece cezai yaptırımlardan korunmanın değil, aynı zamanda operasyonel verimliliğin ve kurumsal sürdürülebilirliğin de temelini oluşturur. İnşaattan sağlığa, her sektörün kendine özgü risklerine yönelik özelleştirilmiş yaklaşımlar geliştirmek ve akıllı teknolojiler, sürdürülebilirlik, psikososyal sağlık gibi gelecek trendlerini bugünden benimsemek, işletmeleri rakiplerinden bir adım öne taşıyacaktır.
Şimdi harekete geçme zamanı. İşverenlere çağrımız, 2025 yılına hazırlık olarak mevcut İSG politikalarını ve uygulamalarını bu rehber ışığında eleştirel bir gözle yeniden değerlendirmeleridir. Eksiklerinizi tespit edin, risklerinizi güncelleyin ve proaktif bir yaklaşımla önlemlerinizi güçlendirin. Unutmayın ki nihai hedef, sadece kurallara ve yönetmeliklere uymak değildir. Asıl başarı, en üst yöneticiden saha çalışanına kadar herkesin güvenliği bir öncelik olarak benimsediği, sorumluluk aldığı ve birbirini kolladığı kalıcı bir "güvenlik kültürü" oluşturmaktır. Çünkü güvenlik, kağıt üzerinde kalan bir prosedür değil, her gün yaşanan ve yaşatılan bir değerdir.
Kaynak: entegresafety.com









