Tebrik ederek başlamak isterim bir kere İran'ı. Bu kadar teknik ve bir o kadar da kurallarına riayet ederek bir savaş yapmak her devletin harcı değil elbette. Hele ki (anlamazlar ama) pis batılılara büyük bir ders vermek... Kendilerini hasseten tebrik ediyorum.
Hele ki; boyuna posuna bakmadan sürekli Müslüman coğrafyaya göz dağı vermeye çalışan, şımarık ve bir o kadar da gözü dönmüş Yahudilere, tarihe kalın çizgilerle not edilecek bir ders vermesi takdire şayandır. Bunun için de ayrıca tebrik ve de teşekkür ederim.
İran'ın duruşu Müslümanlara da büyük cesaret verdi. Durumu içine sindiremeyenler olsa da genel manada yönetiminden-halka her kademede otorite sahipleri, ister-istemez memnuniyetlerini kelimelerine yansıtıyorlar. Bu da yine İran'a teşekkürü gerektiren bir durum... Teşekkürler!..
Müslümanlar olarak bizim için acı olan ise ısırılmaktan korkan, basiretsiz idareciler yüzünden bu yamyamlar karşısında başımızın eğik olmasıydı. Şimdi başımızı dimdik tutabileceğiz elhamdülillâh. Bunun için de bir kez daha teşekkürler İran...
Öte yandan İran, daha esas gücünü göstermedi. Ki gerekmez de. Lüzumu kadar, kaşısındakinin hakettiği kadar potansiyelini kullanıyor. Ancak tedbiri de elden bırakmamak gerek ki onlar da zaten öyle yapıyor.
Tabi mecburen ihtiyatlı davranıyor. Çünkü koskoca iki milyarlık İslâm coğrafyasında birlik yok. Yalnız kalmak yetmezmiş gibi bir de pis batılılarla iş tutan sözüm ona İslâm ülkeleri var. Bu da tabii işi zora sokuyor.
Evet, İran'ın duruşu, İslâm âleminin yüreklerine su serpti. Ancak tabi yüreğimizin ta ortasında da büyük bir acımız var. FİLİSTİN. Bu yara büyük, nasıl sarılır bilemem ama bu yara hakikaten büyük. Bunun için Yahudileri bir damla suda boğmak lazım derim ama biz yine de insanız, DEĞMEZ!..