David Ignatius son yazılarından birisinde Şimon Peres’i konu etmiş. Cumhurbaşkanlığı döneminin ve siyasi hayatının veya kariyerinin sona ermesini şöyle bir başlıkla somutlaştırmış: İsrail’in son kurucusu! Evet, İsrail’in kurucu kuşağının son simalarından birisi Şimon Peres idi. Diğeri de Ariel Şaron sayılır. Şaron ibret-i alem bir biçimde öteye intikal etti. Şimon Peres ise siyasi mevta oldu. Son sıralarda Netanyahu ile arası açık idi. İsrail’in diktatörlüğe kaydığını ilan etti. Bununla birlikte, bölgedeki gelişmelere binaen cumhurbaşkanlığından çekilirken gözlerinin şimdilik arkada gitmediğini söyleyebiliriz. İsrail’in bölgede yaşaması veya var olması benzeri rejimlere veya kardeş rejimlere bağlı ve onlarla kaimdir. Benzeri rejimlerden kasıt bellidir. İslam yerine ırkçılığı veya Batı ideolojilerini benimseyen rejimleri kastediyoruz. Bölgede bu tarz rejimlerin belirmesi ve palazlanmasıyla birlikte İsrail yalnızlığını kıracaktır. Bundan dolayı İsrail bölge ülkelerinin ırkçılık damarı üzerinden bölünmesinden yanadır. Bundan dolayı Sudan’ın bölünmesini dört gözle beklemiştir. Bernard Lewis bunun mastır planlayıcısıdır. İsrail, Mısır, Irak ve Suriye gibi ülkelerin de bölünmesinden yanadır. Sadece taraftar olmayıp fiiliyata geçmesi için de elinden geleni yapmaktadır. Garaudy’nin Siyonizm Dosyası adlı kitabında buna dair epey ipuçları vardır. Bernard Lewis’den sonra benzeri bölücü haritalardan birisini Pentagon albayı Ralph Peters çizmiştir. İslam âlemini yeniden paramparça etmiştir. Çizmiş olduğu ayrılık haritası Kasım 2006’da yayınlanmıştır. New York Times bir benzerini Irak’ın karışmasından sonra güncelledi.

*

İsrail ve ABD definecilere benziyor, elinde haritalarla geziniyor. Şimdi bu haritalar fırsatçı ve kötü yöneticiler sayesinde hayata geçiyor. Churchill tarafından Osmanlı sonrasını tayin eden haritalar da kalem, cetvelle ve silgiyle çizilmiştir. Önemli olan ciddiliği veya gayri ciddiliği değil, uygulama kabiliyetidir. İşgal sonrası Irak’ı yönetenler beceriksizlik ve kötü yönetimleriyle kum üzerine çizilen haritaları gerçekleşme safhasına soktular. Barzani’nin açıklamaları karşısında şimdi İsrail bayram ediyor. Göbek atıyor.

Kendisine bir kardeş rejim geliyor. Barzani’nin konuşmasından sonra İsrail’de bayram havası esmesi bölünmeler konusunda daha önce serdedilen endişelerin ne kadar haklı olduğunu göstermiştir. Kürt meselesinin doğuşunu sadece arkadaki zulme bağlamak yeterli ve doğru olmaz. Bazı Kürt örgütlerin ırkçılıklarıyla birlikte başkalarının hesapları ve kışkırtmaları da vardır. Bölünmeye dair böyle bir ilk veya siftah, diğer bölünme hatlarını da tetikleyecek ve emsal olacaktır. En önemli iki kötü sonucundan birisi, bulaşıcı olmasıdır. İkincisi de, İsrail’in ve sömürgecilerin güçlenmesine katkı sunmasıdır. Bernard Lewis’in tahmin ettiği gibi Müslümanlar birbiriyle uğraşırken İsrail rahat bir nefes alacaktır. Bununla birlikte ABD, Müslümanları bölerek sadece İsrail’i değil başka güçleri de palazlandırmış olmaktadır. Kendisi inişe geçerken Rusya ve Çin yükselmeye devam ediyor. Rusya bölgede ABD’ye yabancılaşan ülkelerle köprü kurmaya çalışıyor. Suriye ve Mısır’ı saymazsak bile Putin Körfez ülkelerine kanca atmaktadır. Dolayısıyla bölgesel ilişkiler kimsenin tahmin edemeyeceği bir seyir takip ediyor. Güney Sudan’da olduğu gibi petrol olsa bile yeni kurulan ülkelerin başarısız devlet olma ihtimalleri de çok yüksektir. Kargaşa ortamı giderek büyüyor. ABD ve yerli liderlerin vaktiyle attığı zehirli tohumlar yeşeriyor ve acı meyvesini veriyor.

*

Barzani’nin açıklamaları tek kelime ile çirkin. Kerkük için omuzunda mavzer son veya yalnız peşmerge olmak istediğini söylüyor. Bu bana Clinton’ın, ‘İsrail’in ihtiyaç duyması halinde belime mavzeri kuşanır ve yardımına koşarım’ demesini hatırlatıyor. Kürtler milletlerin kendi kaderini tayin etme hakkından bahsediyorlar. Bu tek yanlı bir iddiadır. Bu sömürge altındaki milletlerle alakalı bir durumdur. Kürtler Irak’ta sömürge altında mı bulunuyor Yoksa sömürgecilerin kayığına mı binmişler ‘Kerkük’ten çıkmayız’ şeklinde laflar ediyorlar. Burada tamamen fırsatçı yüzleri ortaya çıktı. Şöyle bir mantık yürütüyorlar: Maliki güçleri çekildi öyleyse buraları bize kaldı. Kerkük Maliki güçlerine mi aitti Kerkük’ün demografik yapısını da işgalle birlikte değiştirdiler. Şimdi Irak yangınından mal kaçırarak oldubittilerini pekiştirmek ve kalıcı hale getirmek istiyorlar. Kürtlerin bağımsızlık istemeleri Irak’ın güneyde bir Şii devleti kurulmasına ve daha sonra da İran’a bağlanmasına emsal veya zemin teşkil edebilir. Suriye’de de İsrail’in dört gözle beklediği Nuseyri devleti hayata geçebilir. Baba Molla Barzani ve ardından Mesut Barzani’nin çıkışlarıyla birlikte kariyeri sona eren Şimon Peres’in gözleri arkada kalmayacak! Tam da bu hengamede Ağrı’ya belediye başkanı seçilen Sırrı Sakık elinde bir pankartla milletin huzuruna çıktı: Anamız Kürtse babamız Ermenidir! Öyleyse dedeniz niye Moşe olmasın