Taifliler ve diğer kabileler Resûl-i Ekrem (S.A.V.) Efendimiz’i reddederken Medine-i Münevvere’den gelenlerin daha ilk görüşmede İslâma girmeleri ve her türlü tehlike ve sıkıntıyı göze alarak şehrin kapılarını Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz’e açmalarının yani Medine-i Münevvere’nin hicret yeri oluşunun sebebi ve hikmetleri üzerinde durmak gerekir. İslâmiyetin doğuşu sırasında bu şehirde oturan Evs ve Hazrec kabileleri arasında çok eskilere dayanan şiddetli bir düşmanlık vardı. Yüz yirmi yıl boyunca birbiriyle sık sık savaşa tutuşan bu iki kabile arasındaki son çarpışma, hicretten beş ya da altı yıl önce Buas denilen yerde cereyan etmiş ve her iki taraftan pek çok kimse ölmüştü. Gerek Buas gerekse daha önce yapılan savaşlar birçok ocağın sönmesine yol açtığı için Hazreç ve Evs İslâmiyeti tanıyınca, bu yeni din sayesinde aralarındaki düşmanlığın kalkacağını ümit etmişlerdir.

Bundan dolayı Buas savaşının Medinelilerin İslâmiyete girişinde önemli bir yeri vardır. Nitekim Hz. Aişe (R.Anha) validemizin: “Buas, ALLAH Teâlâ’nın Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz için hazırlamış olduğu bir gündü.”  dediği nakledilir.  Bundan başka Medine Yahudilerinin son peygamberin yakın bir zaman içinde çıkacağını haber vermeleri de halk arasında bir peygamber beklentisi doğurmuştur.

İkinci Akabe Bîatı, Peygamberliğin 12’nci yılının son ayı olan Zilhicce’de yapılmıştı. 13’üncü yılın ilk ayı Muharrem’de Medine-i Münevvere’ye hicret başladı. Ashab’tan Mekke-i Mükerreme’den Medine-i Münevvere’ye hicret eden ilk kişi Mahzumoğullarından Ebu Seleme Abdullah b. Abdülesed’dir. Ebu Seleme, Akabe biatlerinden bir yıl önce hanımı Ümmü Seleme ile birlikte hicret etmiştir. İkinci Akabe Biatı’nın ardından Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz’in hicrete izin vermesi üzerine ilk defa Amir b. Rebia ve hanımı Leyla bint Ebu Hasme göç ettiler; onların arkasından da diğer sahabeler gruplar halinde gitmeye başladılar. En son hicret eden ise Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz’in amcası Abbâs (R.A.)dur.

Mekke-i Mükerreme’nin fethine kadar geçen süre içinde: Dini uğruna evini-barkını, malını-mülkünü, âilesini, kabîlesini, akrabasını, bütün varlığını Mekke-i Mükerreme’de bırakarak Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz’in müsâdesiyle Medine-i Münevvere’ye göç eden Mekke-i Mükerreme’li Müslümanlara “Muhâcir” adı verilmiştir.

Medine-i Münevvere’de muhâcirleri misâfir eden, onlara bütün imkânları ile yardımcı olan Medine’li Müslümanlara da “Ensâr” denilmiştir.

Muharrem ve safer aylarında Müslümanlar, âileleri ile birlikte hicret ettiler. Birer, ikişer, gizlice Mekke-i Mükerreme’den ayrılıp Medine-i Münevvere’ye gittiler. Ensâr tarafından Medine-i Münevvere civârındaki Avâlî’ denilen köylere yerleştirildiler.

Hicret genellikle gizlice yapılmıştır; çünkü Mekkeliler ellerinden geldiğince engel olmaya çalışıyor, hatta yakaladıkları akrabalarını hapsediyorlardı. Yalnız Hz. Ömer (R.A.) Mekke-i Mükerreme’den gizli ayrılmadı. Kılıcını kuşandı, Kâbe’yi tavâf etti. Bütün müşriklere meydan okuyarak:

- İşte ben Medine-i Münevvere’ye gidiyorum. Analarını ağlatmak, karılarını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyenler peşime düşsün... dedi. Müşriklere meydan okudu, alenen yola çıktı.

Hz. Ömer (R.A.)’nun hicreti Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz’in hicretinden 15 gün kadar önce olmuştu.

Hz.Ömer (R.A.)’den sonra Hz.Hamza (R.A.) ve diğer Müslümanlar hicret ettiler. Böylece ashabın büyük çoğunluğu kısa sürede Medine-i Münevvere’ye göç etti; geride sadece Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimiz, Hz. Ebu Bekir (R.A.) ve bunların aileleri, Hz. Ali (R.A.) ve annesi, ayrıca hicrete güç yetirememiş veya gidişleri engellenmiş belli kişiler kalmıştı. Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz düşmanları arasında, en büyük tehlike karşısında yapayalnız bulunuyordu. Yalnızca Hz. Ebû Bekir (R.A.) ile Hz. Ali (R.A.)’yu Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz Mekke-i Mükerreme’de alıkoymuştu.

Hz.Ebû Bekir (R.A.) çok kere Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz’den hicret için izin istemiş; ancak Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz:

“Acele etme! Belki ALLAH sana hayırlı bir arkadaş verecek...”  buyurarak hicretini geciktirmişti. Hz. Ebû Bekir, o arkadaşın kendisi olmasını arzu ediyordu.

Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir (R.A.) iki deve satın alıp, hicret edeceği günü beklemeye başladı.