Hastalık Allah’tan gelen bir acizlik durumudur ve insan sağlığını kaybettiğinde yardıma muhtaç olur. Öyle hastalıklar vardır ki kişi sağlığını tamamen kaybeder, hayatının sonuna kadar bakıma ve ilgiye ihtiyaç duyar. Dolayısıyla hastalık sabredilmesi gereken zor ve istenmeyen bir durumdur.

Peki, siz hiç hasta olduğuna sevinen ya da hasta olmadığı halde varmış gibi davranarak hastalığı kendine bir avantaj haline dönüştürmeye çalışan insanlar olduğunu duydunuz mu Hayır, şaşırmayın, çünkü bu tıbbın da kabul ettiği bir insan psikolojisidir ve böyle insanlar maalesef var. Buna tıp dilinde “Seconder Kazanım” diyorlar. Başka bir deyişle “hastalık kartını sınırsız kullanma sendromu”.

Bu psikolojide olan kişilere geçici, basit bir hastalık teşhisi konulsa bile bu onlarda seconder kazanım dediğimiz bir kazanç durumu meydana getirmektedir. Bazı insanların sosyal çevresinde seconder kazanca ihtiyacı vardır. Özellikle kadınlar için seconder kazanca sahip olmak, bazen çok büyük bir avantaja dönüşür.  Hastalık teşhisi konulduğu andan itibaren artık hastalık bir nevi kredi kartı gibidir onlar için. Rahatlıkla kendi ihtiyaçlarını ve sorumluluklarını yerine getirecek güçte olsalar bile güçleri yetmiyor imajı oluşturmaya çalışırlar. Duygu sömürüsü yaparak başkaları tarafından kendilerine sürekli bir ayrıcalık, bakım ve ilgi sağlamayı amaçlarlar. Bu şekilde ilgiyi sürekli üzerinde tutarlar. Her istediklerini elde eder, istemediklerini de hastalıklarını bahane ederek reddederler. Dolayısıyla kişi hasta olmadığı halde onun için avantajları o kadar çoktur ki hastalığı asla bırakmak istemez, bilakis sürekli hastalık kartını kullanmak ister.

Eğer tıbbi olarak ortada bir hastalık varsa kişinin birtakım şikâyetleri olması, doktorun da o belirtilere teşhis koyması gerekir. Bazen kişi açısından hastalık olan bir durum, doktor açısından hastalık olmayabilir. Bu psikolojide olan kişilerin yaşadığı şikâyetler, insani birtakım durumlardan kaynaklandığı ve çoğunlukla geçici olduğu halde mutlaka bir teşhis konulmasını ve avuç dolusu ilaç yazılmasını beklerler. İnternetten farazi olan hastalığı ile ilgili bilgiler toplayıp doktor doktor dolaşırlar. Hatta doktora giderken bile ellerinde bir torba reçete ve ilaç vardır. Onlar için “En iyi doktor en çok ilaç yazan doktordur” anlayışı hâkimdir. Sürekli hastalıklarından bahseder, ilaç prospektüslerini okuyup, ilaç reklamlarını takip ederler.

Yapılan tetkiklerde hastalık çıkmazsa asla teskin olmaz, kendilerine “sende bir şey yok” denmesini kabullenemezler. Şikâyetlerini olabildiğince abartılı anlatarak gerçekten fiziksel rahatsızlıkları olduğuna insanları ikna etmeye çalışırlar.

Bu şekilde çevrelerine sıkıntı verdiklerinin de farkında olmazlar.

Allah’ı razı etmek amacıyla yardım elini uzattığı için karşısındaki kişiyi asla minnet altında bırakmaz. Bıkkınlık hisleri taşımadan gerekirse bir ömür boyu zevkle yardıma ihtiyacı olan kişiye bakmak ister.

Fakat bu yazıda kastettiğim gerçek hasta ve bakıma muhtaç olan kişiler değil, gücü yerinde olduğu halde Müslümanın hassasiyetini kullanmak ve suistimal etmek isteyen kişilerdir.