Hac sayesinde Müslümanlar arasında güzel etkileşimler meydana gelir. Müminler birbirlerinden güzel hasletler alırlar. Fikirlerinde müspet anlamda önemli değişmeler olur. İnsanları birbirinden uzaklaştıran ırkçılık gibi olumsuz düşüncelerin törpülenmesi sağlanır.

Şanı büyük Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin içinde doğup büyüdüğü, İslâm güneşinin ilk doğmaya başladığı ve İslâmiyet in binlerce mukaddes hatıralarını sinesinde saklamış bulunduğu mübarek bir beldeyi ziyaretteki feyiz ve bereket de her türlü düşüncelerin üstündedir.

İslâm âleminin doğu ve batısından tertemiz bir heyecan ile akın edip gelen binlerce dindaşın böyle muhterem bir mekanda toplanmaları, aralarındaki din birliğini, din kardeşliğini, din sevgisini canlandırmaları ve birbirinin halinden haberdar olarak fikir alış verişinde bulunmaları ne kadar takdirlere şayan bir harekettir.

Seyahatin sıhhi, fikri, sosyal, faydalarını takdir eden yabancı milletler, dinen mecbur olmadıkları halde birçok sıkıntılara katlanarak cihanın en ücra taraflarını gezip duruyorlar. İslâmiyet ise en faydalı bir seyahate bir kudsiyyet, bir mecburiyet vermiş, Müslümanları böyle bir seyahatin sonsuz feyizlerinden faydalandırmak istemiştir.

Hac ibadetini şuurlu bir halde yerine getirecek Müslümanların bundan ne kadar istifade edecekleri pek aşikârdır. Özellikle bu farzı yerine getirmek bahtiyarlığına erişen uyanık bir Müslümanın bu sayede bir hayli bilgiler elde ederek aydınlanacağı ve sonra dönüp kendi muhitini bir çok İslâmi hadiselerden haberdar ederek aydınlatmaya muvaffak olacağı da şüphesizdir.

Hac ibadeti, ihram, namaz, telbiye, zikir, vakfe, istiğfar, tavaf, sabır, ilgili yasaklar, kurban, sadaka vb. yoğunlaştırılmış bir dizi ibadet ve taatten oluşmakta ve en az birkaç gün almaktadır. Bu ise, özellikle ibadet için peş peşe birkaç günün ayrılması neredeyse imkansız hale gelen asrımızda, her türlü iş telaşından uzak, sırf ibadetlerle yoğunlaştırılan birkaç gün geçirme imkanı sunmaktadır.

Hac, aslında manevî ve derûnî bir tecrübedir. Çünkü diğer ibadetlerde olduğu gibi hac ibadetinde de aslolan, aklîleştirme değil, içselleştirmedir. Bu ibadetlerin, bazı dînî ve dünyevî faydaları varsa da, aslolan onların sırf ALLAH istediği için yapılmış olmasıdır.

Hac, belli bir zaman ve belirli mekanlarda gerçekleşen bir ibadet olduğu için Müslümanlara zaman ve mekan mefhumunu, dünyada her şeyin belli bir düzen içinde gerçekleştiği şuurunu kazandırır. Buna göre hac, bir ay içerisinde başlayıp biten bir ibadet değildir. Bireyin iç dünyasının evrensel olana açılımı ve toplum hayatının kaynaştırıcı bir mayasıdır.

Hac, Müslümanların kuvve-i maneviyelerini güçlendirecek, morallerini takviye edecek, onların izzet ve şerefini artıracak, sorumluluk bilincini geliştirecek, onlara birlikte hareket edebilme yetisi kazandıracak en önemli ibadetlerden biridir. Bu mübarek iklimde Müslümanlar, karşılıklı olarak sevgi, bilgi, görgü, tecrübe ve kültürel alış-veriş yapma, birbirlerinden yararlanma cihetine giderler.