Dağlık bir alanda yer alan Hakkari, ülkemizin en doğusunda bulunan kent olma özelliğine sahiptir. Coğrafi bakımından son derece zorlu bir bölge olmasından dolayı, ülkemizde bulunan diğer kentlere nazaran daha az medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Ancak bu durum kentteki tarihi mekanların ve eserlerin sayıca az olmasına neden olmamış aksine çok sayıda eserin günümüze kadar gelebildiği lokasyonlardan biri olması ile önem kazanmıştır.
ANTİK KAYA RESİMLERİ
Tarih öncesinde yaşayan insanların bıraktığı en önemli izlere sahip olan eserler, Cilo, Sat Dağları’nın Gevrek Vadisi’ndeki sarp kayalıklarda yer alır. İnsan suretlerinden çeşitli sembollere ve hayvan figürlerine kadar birçok çizimin yer aldığı bu kayalar, Hakkari ziyaretlerinde mutlaka görülmelidir.
KOÇ HEYKELİ
Geveruk Kaya resimlerinin yakınında yer alan Koç Heykeli, ilk bakışta üzerinde özenle çalışılmış olduğunu net bir şekilde yansıtmaktadır. Koç Heykeli, bir kaya kütlesinin oyulması ile elde edilmiştir. Koçun boynuzları yuvarlak bir formdadır. Koçun vücut yapısı derin yarıklarla belirginleştirilmiştir. Bu heykel gün boyu ziyarete açıktır ve Koç Heykeli’ni görmek için herhangi bir ödeme talep edilmemektedir.
DEV EVLERİ
Yüksekova’nın Tirşin Yaylası’nda bulunan Dev Evleri, zamanında Asur Devleti’nin saldırılarını önceden haber almak için yapılmış. Yaylanın güvenliği, kayalara oyulmuş dev boyutlu evler tarafından sağlanmıştır. Savunmaya önem veren Hakkalar bu işçilikleri ile hayvancılıkta da ilerleme kaydetmiştir.
HAKKARİ KALEDİBİ BULUNTULARI
Hakkari Kaledibi Buluntuları, 1998 yılında bir okul inşaatının kazı çalışmaları sırasında gün yüzüne çıkmıştır. Kaledibi’nden çıkartılan bu eserler, Hakkari’nin tarihi için çok önemli aydınlatıcı düzeyde bir keşif olarak kabul edilmiştir. Stellerin boyları seksen santimetrede üç yüz otuz santimetreye kadar ulaşmaktadır. İnsan figürleri işlenmiş on üç mezar taşı özenle yapılmış ve günümüze kadar gelmiştir.
URARTU MEZARLIĞI
Hakkari Üniversitesi tarafından yürütülen çalışmalar sırasında Urartu Mezarlığı bulunmuştur. Üç odalı mezarlığın milattan önce binli yıllara ait olduğu düşünülmektedir. Milattan önce binli yıllarda oluşturulan mezarlık, Erken Demir Çağı ile benzerlik göstermektedir. Buradaki mezar odasına benzer planlar, Van Karagündüz Nekropolü kazılarında da ortaya çıkmıştır.
MEYDAN MEDRESESİ
1700 yıllık köklü bir tarihe sahip olan Hakkari’nin en eski medresesi Meydan Medresesi’dir. Şehrin düzlük bir noktasına inşa edilen medresenin mimari yapısı ise son derece ihtişamlıdır. Avlulu medrese planına göre inşa edilen bu yapıda Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca dersler verilmiştir. Medrese içinde bir tanesi mescit olarak kullanılmış toplam on dört adet oda yer alır. Meydan Medresesi’nde şehri kuş bakışı izlemekte mümkündür.
ZEYNEL BEY MEDRESESİ
Biçer Mahallesi sınırlarında yer alan Zeynel Bey Medresesi, Hakkari Beylerinden biri olan Zeynel Bey tarafından yaptırılmış ve son derece eski bir tarihe sahip olan yapılar arasında bulunur. 1560 yılında yapımına başlanan medresenin bitiş tarihi ise on sekiz yıl sonrasını bulmuştur. Dikdörtgen bir plana sahip olan medrese, kuzey güney yönünde uzanır. Bahçeler içinde yer alan ve büyük ölçüde yıkık medreseden geriye kısmi duvarlar ve oyuklar kalmıştır.
KAYME SARAYI
Günümüzde müze olarak hizmet veren Kayme Sarayı, Şemdinli ilçesine on beş kilometre mesafede yer alan Bağlar Köyü2nde bulunur. Saray hakkında en dikkat çeken şeylerden biri ise sarayın etrafındaki arazide pek çok tarihi mezarlığın bulunmasıdır. Aynı zamanda sarayın içerisinde de geçmişte çok önemli din alimleri yetişmiştir. Kitabesine göre 1900’lü yıllarda Seyit Ubeydullah’ın oğlu Seyit Muhammed Sıddık tarafından yaptırıldığı düşünülen sarayın restorasyonu 2016 yılında yapılmış olup, bugün Seyyid Taha İslam Hakkari Müzesi olarak hizmete açılmıştır.





