Sevgili Peygamberimizin fetih müjdesi ile yola çıkıp İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet Han ve şanlı Osmanlı ordusunun aziz neferleri bir kez daha rahmetle ve dualarla anıldı. İstanbul’un Fethi ile birlikte dönemin süper gücü olarak bilinen Doğu Roma İmparatorluğu’nu (Bizans) tarihe gömen Sultan Fatih, çağ açıp çağ kapatan büyük bir İslam hükümdarı olarak dünya tarihinde silinmez bir iz bıraktı. İstanbul’un 570. Fetih yıldönümü birçok resmi kurumun yanı sıra sivil toplum kuruluşları ve öğrenci toplulukları tarafından çeşitli etkinliklerle kutlandı.

RESULULLAH EFENDİMİZ HADİS-İ ŞERİFİYLE MÜJDELEDİ

İstanbul, bu ismi almadan önce, kurucusunun adına nispetle “Konstantinopolis” idi. İmparator Konstantinos tarafından kurulmuştu. İslam kaynaklarında “Konstantiniyye” adıyla zikredilen İstanbul, yakın ve uzak çeşitli milletlerin merak konusu olmuştu. Konstantiniyye’nin fethini gerçekleştirecek olan devlet başkanı ile askerleri, Peygamber Efendimiz tarafından açıkça övülmüştü. İslam peygamberi Hazreti Muhammed’in (S.A.V.), “İstanbul mutlaka fetholunacaktır. O’nu fetheden kumandan ne güzel kumandan, O’nu fetheden asker ne güzel askerdir” hadis-i şerifi, İslam orduları için şehrin fethedilmesinde adeta bir motivasyon kaynağı oldu. O tarihlerden başlayarak Müslüman devletler, bu şehrin fethini gerçekleştirmek için adeta bir fetih yarışına girmişlerdi. Ayrıca, İstanbul’u ele geçirmek Türkler için bir “Kızıl Elma”, yani mutlaka erişilmesi gereken bir ülkü olmuştu.

KİMLER İSTANBUL'U FETHETMEYE ÇALIŞMADI Kİ?

İstanbul'u, M.Ö. 340'ta Makedonya Kralı Phillippe, M.Ö. 194'te Roma İmparatoru Septim Severus, M.S. 616'da İran Hükümdarı Keyhüsrev, M.S. 626'da İranlılar ve Avar Türkleri, M.S. 665, 667 ve 672 senelerinde Emevi Halifesi Muaviye, M.S. 712 ve 722’de Emevi Halifesi I. Velid, M.S. 782'de Abbasiler, M.S. 854'te Abbasi Halifesi Mütevekkil, M.S. 864'te Ruslar, M.S. 869'da Abbasi Halifesi Mütevekkil, M.S. 936'da Ruslar, M.S. 959'da Macarlar, M.S. 970'te Abbasiler, M.S. 1203'te Latinler, M.S. 1302'de Venedikliler, M.S. 1348'de Cenovalılar, M.S. 1391-1396'da Osmanlı Padişahı 1. Bayezid, M.S. 1412'de Osmanlı Şehzadesi Musa Çelebi, M.S. 1422'de Osmanlı Padişahı 2. Murat, M.S. 1437'de Cenovalıların yanı sıra Atilla'nın, Vikinglerin, Bulgarların ve Gotların kuşattığı tarih kaynaklarında yer alıyor.

ŞEHZADE MEHMET’İN BÜYÜK İDEALİ

Babası II. Murat’ın vefat haberini sancak beyi görevini yürüttüğü Manisa'da öğrenen Şehzade Mehmet (Fatih Sultan Mehmet Han), 15 gün sonra Edirne'ye geldi ve henüz 19 yaşına basmadan 18 Şubat 1451'de Osmanlı Devleti'nin padişahı sıfatıyla ikinci kez tahta çıktı. O dönemde Anadolu'da, Osmanlı Devleti'ne ait olmayan en önemli yer Anadolu ve Rumeli'nin kalbi, Konstantinopolis'ti. Sultan 2. Mehmet tahta çıkar çıkmaz Konstantinopolis'i fethetme düşüncesini kafasında canlandırmaya başladı. Padişah, bu amaçla Karadeniz yoluna hâkim olabilmek için Anadolu Hisarı'nın tam karşısına Rumeli Hisarı'nı yaptırdı. Rumeli Hisarı'nın temellerini, Utarid Mabedi'nin bulunduğu yere koyduran Sultan 2. Mehmet, hisar duvarlarının ''Muhammed'' kelimesini bir araya getiren, Arap harfleri şeklinde olmasını, her ''M'' harfi yerine bir kule yapılmasını buyurdu. 1452 yılının Ağustos sonlarına doğru, Rumeli Hisarı bitirildi. Karadan yürütülen gemiler, büyük bir mühendislik dehasıyla geliştirilen toplar ve daha nice çabalar, Bizans’ın gücünü iyiden iyiye çökertti. Nihayet Sultan 2. Mehmet, 29 Mayıs 1453 Salı günü genel hücum kararını takdir buyurdu.

FETİH 2. MEHMET'E ''FATİH'' UNVANI GETİRDİ

Orta Çağ'ın en güçlü kara ve deniz kaleleri, Fatih Sultan Mehmet'in kuşatma teknikleri, ateşli silahları ve düzenli askeri gücü karşısında yenilmiş oldu. Konstantinopolis'in fethi ile 1058 yıllık Bizans İmparatorluğu sona erdi, Orta Çağ kapandı ve Yeni Çağ başladı. Konstantinopolis yeni adıyla İstanbul, Osmanlı Devleti'nin yeni başkenti oldu. 29 Mayıs 1453 Salı günü öğle vakti Fatih Sultan Mehmet atının üzerinde bütün devlet erkânı ve vezirleri peşinde atlarıyla Pempton Kapısı'ndan şehre girdi. Fatih Sultan Mehmet fethin sembolü olan Ayasofya’nın etrafını dolaştı ve böyle eşsiz bir şehri kendisine bağışladığı için Allah'a şükretti.  

SULTAN FATİH GAYRİMÜSLİMLERE MERHAMETLE DAVRANDI

İstanbul düştüğünde Ayasofya’da toplanan papazlar ve halk ağlaşıyorlardı. Osmanlı Devleti’nin masumların canlarına zarar vermediklerini bildiklerinden korkuyla birlikte bir umut içindeydiler. Fatih, Ayasofya’da hazır bulunan ahaliye susmalarını işaret etti. Sükûnet sağlanınca Patrik’e, “Ayağa kalk! Ben Sultan Mehmet, sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki, bugünden itibaren artık ne hayatınız ne de hürriyetiniz konusunda benim gazabımdan korkmayın” dedi. Sonra ordu komutanına dönerek, “Askerlerin halka hiçbir fenalık yapmamalarını emrediyorum ve herhangi birisi bu emre itaat etmezse ölümle cezalandırılacaktır” diye konuştu. Böylece, fethettiği bu güzel şehirde Hıristiyan halkın muhabbetini kazanarak onların koruyucusu olduğunu ilan etti.

Muhabir: Haber Merkezi