Başbakan ın ifadesiyle gerçekten ters köşeye yatmak söz
konusu olur mu bilmiyorum ama sürdürülen istişarelerin Köşk e adaylığın
ötesinde başkanlık sistemi için hazırlık olarak yürütüldüğünü düşünüyorum.
Çünkü Başbakan Erdoğan kesin olarak Köşk ü kafasına koymuş ise sürdürülen
istişarelerden aksine bir sonuç çıkması söz konusu olmaz. Hiçbir parti
teşkilatı üç dönem partisini iktidar yapmış bir genel başkanının önünü kesmez.
Bu bakımdan Başbakan ı esas ilgilendiren husus Cumhurbaşkanlığı adaylığından
çok kendisi Köşk e çıktığı takdirde partinin durumunun ne olacağı, ortaya
çıkması muhtemel bir lider boşluğunun nasıl doldurulacağıdır. Her ne kadar AK
Partililer kendileri için bir ANAP benzeri sonuç söz konusu olmadığını,
Başbakan Erdoğan da, Benden sonra partiyi yönetebilecekler var diyor olsa da
bu söylenenlerin aynen hayata geçmesi sanıldığı kadar kolay değil. Bunun için
de Erdoğan ısrarla Başkanlık sistemi ile hem icranın başı konumunu sürdürmek,
hem de parti üzerindeki hâkimiyetini korumak istiyor olabilir. Bu sebeple
başkanlık sistemi telaffuz ediliyor, bunun için partili bir Cumhurbaşkanı nın
önünü açacak yeni düzenleme istiyor diye düşünmek yanlış olmaz.
Elbette, Erdoğan dan sonra da AK Parti yi
yönetebilecekler vardır. Bir parti eğer bir kişiden ibaret ise zaten ne
yapılırsa yapılsın kalıcı olamaz. Çünkü hepimiz ölümlüyüz. Ancak, bir partinin
kurucu genel başkanı ve sürükleyicisi konumunda olan bir liderden sonrası
söylendiği gibi kaldığı yerden aynen devam etmiyor. İster istemez partinin
başına geçen yeni isme göre gruplaşmalar ve şekillenmeler oluyor. Söz gelimi
Başbakan Erdoğan döneminde birtakım arzularını ve iddialarını bastırmış olanlar
Erdoğan ın Köşk e çıkması ile bu arzularını açığa vurabilirler. Böyle bir durum
ister istemez ayrışmayı gündeme getirir. Hâlbuki Erdoğan ın Köşk te rahat
oturabilmesi için AK Parti nin gücünü koruması gerekiyor. Aksi halde MHP ve CHP
kanadında birtakım yönelişler gündeme gelebilir. Bunun şimdiden belirtileri söz
konusudur. Meseleye bu açıdan bakıldığında MHP Genel Başkanı Bahçeli nin, her
fırsatta, Herkes Köşk e aday olabilir ama Erdoğan olamaz cümlesini kurmasının
aslında anayasal bir dayanağı olmadığını Bahçeli nin bilmediğini düşünmek
yanlış olur. Herkesin aday olabildiği bir ülkede bunca yıl ülkeyi yönetmiş, Başbakanlık
yapmış bir kimsenin Cumhurbaşkanlığı na aday olamayacağını söylemek, hem de
bunu çok sert bir üslup ile tekrar etmek, Bahçeli nin bir taktiği gibi
görünüyor. Yani, Başbakan Erdoğan Köşk e çıkarak yerine kim Başbakan olursa
olsun, yıpratmanın kolay olacağını düşünüyor olabilir. Bu bakımdan Erdoğan için
Köşk adaylığı ve Cumhurbaşkanı seçilmesinden çok AK Parti nin akıbeti önem
kazanıyor. Yıpranmış, dağılma ihtimali olan bir AK Parti ile Köşk te rahat
oturamayacağını düşünerek ısrarla Başkanlık sistemi ile Cumhurbaşkanlığı ve
Başbakanlığı birleştirmek istiyor olabilir. Başbakan Erdoğan her fırsatta ABD
örneğini vererek kafasındaki sistemi tarif etmiş oluyor. ABD de bir başkan var
ve bu başkan aynı zamanda icranın da başıdır.
Ülkemizdeki Cumhurbaşkanı seçimleri ve sonrasında ortaya
çıkan sıkıntıların sistemden kaynaklanmadığını, sorunun siyasete siyaset dışı
müdahale olduğunu bilmeyen yok sanırım. Hemen belirteyim ki, halk tarafından
seçilmiş bir Cumhurbaşkanı nın konumu geçmişe göre çok daha güçlü olacaktır.
Anayasadaki yetkilerini sonuna kadar kullanması yadırganmayacaktır. Bu
yetkilerin az olmadığını söylemeye bile gerek yok. Ancak, Anayasa bana Bakanlar
Kurulu toplantılarına başkanlık etme hakkı veriyor diye her toplantıya
katılmaya kalkacak bir Cumhurbaşkanı nın da icranın başı ile çatışma
yaşayacağını söylemek kehanet olmayacaktır. Bu sebeple mevcut anayasaya göre
ilk cumhurbaşkanını seçmek, uygulamayı görmek, ileride ihtiyaç duyulursa yeni
birtakım sistemleri tartışmaya açmak doğru olur. Aksi halde bugünkü tartışmalar
sadece Başbakan ın icra ve partisi üzerindeki etkisini aynen korumak arzusu
olarak değerlendirilebilir.