Refahyol iktidarının dramatik odak noktasını oluşturan

28 Şubat Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı tutanakları üzerindeki sis perdesi

kalkınca, o dönem zinde güçlerin etkisiyle, politikalarını Erbakan ve Refah

Partisi ni karalama kampanyalarına ve gerçekleri görmezden gelmeye göre

düzenleyen malum kesimlerin politik konjonktürdeki figüran rolleri de bir

bakıma tescil edilmiş oldu.

O dönemde, medya kuruluşları sansasyonel ve siyasi

gerilimi tırmandırıcı, tamamıyla mevhum (hayalden kaynaklanan) olaylar üretmeye

çalışarak Refah Partisi ni karalama kampanyalarına devam etmişlerdir.

Bazı medya kuruluşlarının acımasız saldırısı karşısında

sessiz kalmayı yeğleyen ve kapalı kapılar ardında toplantı üzerine toplantı

düzenleyerek malum kesime mesaj vermek suretiyle siyasi inisiyatif almaya

çalışan bildik simaların girişimleri ise, deyim yerindeyse acte gratuit

(anlık itkiyle yapılan sonuçsuz edim) e benzemekteydi.

Erbakan ın karizmatik liderliğindeki Refahyol hükümeti,

büyük bir inhitat (çöküş) trendinde olan ekonomik darboğazın aşılabilmesi

amacıyla, ilk defa uluslararası mali potansiyel mekanizmaları harekete

geçirilmeden, havuz sistemi vb. gibi yeni iç çözüm dinamikleri geliştirmesi

ekonomiyi avuçlarında tutmaya çalışan belirli kesimde büyük bir patolojik korku

meydana getirmişti.

Bütün bu gelişmeler karşısında Refah Partisi içerisinde

yeni yumuşak karınları ortaya çıkarmaya yönelik çalışmalar da hız kesmedi.

Amaç çığ etkisi (snaw ball effect) yaşatarak Refahyol iktidarına son vermekti.

Refahyol iktidarının sona erdirilmesi konusunda

Demirel in takındığı yanlış ve tutarsız tavırları ve 28 Şubat anlayışına

kayıtsız destek vermesini kamuoyunun vicdanına terk etmek en gerçekçi yol olsa

gerek.

28 Şubat sürecini destekleyen anlayışın şu anda bile aynı

noktada olması beklenen bir gelişmedir. Asıl üzerinde durulması gereken şey;

Başbakan Erbakan için ortaya konmaya çalışılan komplo teorilerinin birçok

enstantanelerinin bir anda bu tutanaklarla birlikte gün ışığına çıkması ve

dayatma çözümlerin asıl boyutlarını göstermesi bakımından ayrı bir önemi

vardır.

28 Şubat sürecinde yapılmak istenen dayatma çözümler için

Başbakan Erbakan yalnız başına direnerek birçok oyunu boşa çıkardığı gibi, bu

oyunların siyasi fiyasko ile sonuçlanmasına vesile olmuştur.

Bugün ortaya çıkan 28 Şubat Milli Güvenlik kurulu

tutanaklarının muhteviyatı o dönemde bile çok açık ve net biçimde bilinmesine

rağmen, art niyetli bazı çevrelerin politik ve ekonomik kazanımlar uğruna bunu

göz ardı etmeleri ve kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalışmaları beklenen

sonuçtu.

Ama asıl üzerinde durulması gereken en önemli nokta,

malum kesimin tutanak gerçeklerini ilk ağızdan defaatle dinlemiş olmalarına

rağmen, ısrarlı tutum sergileyerek; Erbakan 28 Şubat ta dik duramadı gibi

sözcüklerle kendilerine politik savunma aparatı (aygıtı) geliştirerek Milli

Görüş içerisinde çatışma ve kamplaşma ruhunu ortaya çıkarmaya çalışmaları ve

akabinde; Milli Görüş gömleğini terk ettiklerini beyan etmeleri karşısında,

malum tutanakların günışığına çıkmasından sonra nasıl bir tavır takınacakları

doğrusu merak konusudur.