Büyük müjde, ülke ekonomisini yönlendirenler tarafından verildi.

Kişi başına millî gelir 17 bin dolar olmuş!

Böyle bir habere sevinilmez de ne yapılır?

Elbette sevinmek gerekir!

Amma velakin sokaktaki vatandaş böylesine büyük bir müjdeye bile doğru dürüst sevinemiyor.

Bir kişi başına 17 bin dolar olduğu söylenen millî gelire bakıyor, bir de eline geçen paraya!

Yani asgari ücrete!

Yani emekli maaşına!

Sonrasında yana yakıla “nerede benim millî gelirdeki payım” diye aranmaya başlıyor.

17 bin dolar, 720 bin lira civarında bir meblağa tekabül ediyor.

Yani aylık 60 bin lira!

Ama sokaktaki adamın eline geçen asgari ücret bu paranın üçte biri kadar bir şey!

Hele adam emekli bir vatandaş ise eline geçen miktar millî gelirden payına düştüğü söylenen paranın dörtte biri kadar bir şey!

Sokaktaki vatandaşa hem senin millî gelirdeki payın 17 bin dolar denilecek hem de eline bunun üçte ya da dörtte biri kadar bir meblağ geçecek.

Böyle bir durumda sokaktaki adam nasıl sevinsin?

Kaldı ki aile bazında ele aldığınız zaman verilen müjdeye göre eline geçen paranın çok daha fazla olması gerek!

Dört kişilik bir ailenin millî gelir payı 68 bin dolar!

Bu şartlarda ailenin eline ayda 240 bin lira civarında bir para geçmesi gerekirken eve giren para emekli ise 15 ya da 16 bin lira!

Asgari ücretli ise 20 küsur bin lira!

Nerede millî gelirden kendisine düşen pay, nerede cebine giren maaş miktarı!

Ülke ekonomisini yönetenler millî geliri artırmakla övünüyorlar ama artan millî gelirin adil bir biçimde dağıtıldığı söylenemiyor.

Birileri köşeyi pek çok kez dönerken, birilerinin adım atacak mecali kalmıyor.

Yani millî gelirdeki artış onların hiçbir derdine derman olmuyor.

Hem millî geliriniz artacak hem de adına yoksulluk denilen durum tavan yapacak!

Bu ne yaman bir çelişki!

Demek ki izlenen politikalarda bir yanlışlık var.

İnsanlar arttığı söylenen millî gelirden yeterince istifade edemiyorlar. Birileri alabildiğine refah içinde yüzerken diğerleri yiyecek ekmek ve içecek su bulmakta zorlanıyorlar.