Öteden beri bir kısım insanlar engellilere hor bakıyor,

hakir görüyor, hatta özrünün bir kabahatinden ya da Allah a isyanından ötürü

başına geldiğini düşünüyorlardı. Sanki bu hususta kendilerinin bir sorumluluğu

yokmuş gibi! Sanki engelliliğe yol açan sebeplerin oluşumunda kendilerinin

katkısı yokmuş gibi! Yakın tarihte bile engelli çocuğu olan aileye olumsuz

düşünce ve duygularla bakılıyor, işte ne günah işledi de Allah da buna bunu

verdi ve cezalandırdı diye horluyorlardı! Hatta engelli birisi ile biri

münakaşa veya kavga etse, bu kişi sonunda kızgınlığını giderecek sözü, o

engelli görmüyorsa kör, ayağından engelli ise topal veya çolak gibi sözlerle

hırsını almış oluyordu. Yine bu gibi düşünceyi taşıyanlar, Allah bilmiş de

yaratmış. Allah dağına göre kar verir. Allah senin cezanı zaten vermiş.

gibi sözlerle aşağılayarak sözde kendilerini ferahlatıyorlar,

rahatlatıyorlardı. Halen bu tür sözler ve davranışlar az da olsa yok değil,

günümüzde de devam etmektedir.

Bu günlerde medya haberlerine konu olan İzmir deki görme

engelli bayan öğretmenin başına gelenler, Bilecik te bir engelli ailesinin

komşularıyla yaşadığı sorunlar gibi olaylara bakıldığında meselenin aslında hiç

bitmediğini, devam ettiğini çarpıcı bir şekilde görmekteyiz.

Esasında yukarda yazmış olduğum örnekler tamamen

cehaletin ortaya koyduğu bir tablodur. Halbuki eğer gerçek manada ilim, irfan

ve kültür toplumu olsaydık engellilik ne Allah ın verdiği bir cezadır, ne de

hakir görülecek kötü bir durum olmadığını anlardık. Aksine toplum içerisinde

engellilik sosyolojik bir dengedir. Engellilik Allah ın bir mükâfatıdır, bir

lütfudur. Eğer öyle olmasaydı görme engelliden Peygamber olur muydu Ya da

görme engelli Sahabe, görme engelli evliya, ortopedik engelli Sahabe olur

muydu Bu örnekleri çoğaltmak çokça mümkündür. Yine bu hususta Hadisi

Şeriflerde, Bir âmâyı kırk adım götüren cenneti kazanır. buyrulması

engellilere bir şeref değil midir

Toplum içinde engelliler diğer insanlara fiilen ve de

bizzat şükür ayetlerini hatırlatıyor. Hatta bir engelliyi gören bir kişi

açıktan, Allah ım, sen elden, ayaktan, gözden, ışıktan etme. diyerek hem

yalvarıyor hem de engelli olmadığı için haline şükrediyor. Gözünün, elinin,

ayağının, kulağının ve bütün sıhhatinin kıymetini daha iyi anlıyor.

Kaldı ki hayatta hiç kimsenin engelli olmayacağına dair

bir garantisi yoktur. Engellilik olgusu bir kaderdir. Kadere iman etmek de

imanın bir şartıdır diyor ve hepinizi Allah a emanet ediyorum.