Sokakta herhangi bir insanı çevirsek adalet istiyor musun desek büyük ihtimalle tabi istiyorum adaleti kim istemez diyecektir. Hemen arkasından çocuğunu devlet okullarından nasıl bir okula göndermek istiyorsun desek iyi bir okula, kaliteli bir okula, nitelikli bir okula göndermek istiyorum diyecektir. Türkiye ’de toplumun yapısı bu noktaya getirilmiştir maalesef. Burada sorun ne peki? Sorun şu; iyi bir okul, kaliteli bir okul, nitelikli bir okul dendiği anda adaletsizlik yapılmış oluyor. Dahası adaletsizliği bizzat vatandaş yaratmış oluyor. Nasıl yani diyorsunuz değil mi?

İyi bir okul dendiği anda şu okul iyi diğer okullar kötü anlamı çıkıyor. Kaliteli bir okul dendiği anda şu okul kaliteli diğer okullar kalitesiz anlamı çıkıyor. Nitelikli bir okul dendiği anda şu okul nitelikli diğer okullar niteliksiz anlamı çıkıyor. Böylece Türkiye’de toplum bizzat adaletsizliği yaratıyor. Bir baba benim çocuğum iyi okullara gitsin dediği anda diğer çocukların kötü okullara gitmesini otomatik olarak istemiş oluyor. Benim çocuğum nitelikli okullara gitsin dendiği anda niteliksiz okullar var toplumun çoğunluğunun çocukları niteliksiz okullara gitsin ama benim çocuğum nitelikli okullara gitsin denmiş oluyor. Maalesef Müslüman Türk toplumunda böyle bir adaletsizlik duygusu yaratılmıştır. Bu duygunun oluşumu kısa zamanda olmadığı gibi bunu sadece bir olaya bağlamak da zordur. Toplumun geçmişte atlattığı badireler düşünüldüğünde bu duygunun oluşumunu bizzat laik devletin yaratmış olduğu görülecektir. Bunun böyle olduğu bir kere daha yakın zamanlarda bizzat Milli Eğitim Bakanı tarafından resmen açıklanmıştır. Türkiye’deki binlerce okuldan sadece altıyüz tanesinin nitelikli okul olduğu açıklanarak adaletsizlik duygusu resmen devlet tarafından topluma gösterilmiştir.

Benim çocuğum iyi okullara, kaliteli okullara, nitelikli okullara gitsin demek kötü okulların, kalitesiz okulların, niteliksiz okulların varlığını kabullenmek demektir. Aynı zamanda o kötü, kalitesiz, niteliksiz okullara diğer çocukların gitmesini istemektir. Şimdi o saygıdeğer çok Müslüman Türk toplumuna soruyorum; senin çocuğun için istediğini niçin diğer çocuklar için istemiyorsun? Öyle ya kaliteli okula senin çocuğun gidecekse diğerlerinin çocuğu kalitesiz okullara gidecektir. Bu istekle adaletsizliği bizzat yaratmış olduğunu elbette fark etmiyorsundur. Ben çocuğumu kurtarayım da diğer çocuklar ne olursa olsun şeklindeki düşüncenin sonunda çıkıyor benim çocuğum kaliteli, nitelikli, iyi okula gitsin fikri. Bunu kimse inkâr edemez. Oysa kaliteli, iyi, nitelikli okul değil bütün okulların kaliteli, iyi, nitelikli olması istendiği anda adalet duygusunun varlığı ortaya çıkacaktır. Gemisini kurtaran kaptan değil bütün gemilerin kurtulmasını istemektir adaletli olan.

Devlet isterse bütün okulları eğitim ve imkân olarak aynı seviyeye getirebilir. Bu, Türkiye’yi yönetenlerin elinde. Bu, Milli Eğitim Bakanı ve bürokratların elinde. Bütün okullara öğretmeni Milli Eğitim Bakanlığı atıyor, bütün okullara ders kitapları ve materyallerini Milli Eğitim Bakanlığı gönderiyor. Bütün okul binalarının nereye, nasıl ve ne şekilde yapılmasına Milli Eğitim Bakanlığı karar veriyor. İçeriklere ve donanımlara Milli Eğitim Bakanlığı karar veriyor. Peki, neden şu okul nitelikli bu okul niteliksiz? Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı şu okulun nitelikli bu okulun niteliksiz olmasını istiyor. Evet, aynen böyle istiyor. Bakan böyle istiyor, bürokratlar böyle istiyor. Türkiye’yi yönetenler böyle istiyor. Yoksa aynı merkezden çıkan aynı şeyin neden biri nitelikli biri niteliksiz olsun ki. Bir de işin bir başka yönü var; bu adaletsizliği zenginler böyle istiyor. Kendi çocuklarının okulunu halkın çocuklarının okulundan ayırmak istiyorlar. Kolejler zaten bunun göstergesiyken aynısını devlet okullarında da yapıyorlar. Burjuva mantığı!

Türkiye’de verilen eğitimin içeriği mi, içerik yok ki neyi konuşalım!