Bugün bir başarı öyküsünden bahsetmek istiyorum…
Adı, Ziya Sezgin. 1956 doğumlu. Erzincan’ın İliç ilçesi Hanege (Yaylapınar) köyünden.
Babası Muammer Sezgin, 1964’te İstanbul Çağlayan’da lokanta açtı.
1966 yılında, henüz 13 yaşındayken babasının açtığı bu lokantada çalışmaya başladı. Okumaya meraklı değildi, ilkokuldan sonra okulu bıraktı. Ama okumayı hiç bırakmadı. Halen de işten kalan zamanlarında okuyor da okuyor…
An itibarıyla 56 yıldır aynı mekânda lokantacı Ziya Sezgin…
Mekânın adı, Doyuran Lokantası… Bir esnaf lokantası…
Nerede mi bu esnaf lokantası; İstanbul, Kâğıthane, Çağlayan’da, Hürriyet Mahallesi, Dr. Cemil Bengü Caddesi No: 65’te.
Dile kolay yarım asırdan fazla aynı adreste, aynı mekânda lokantacılık…
Üstelik de ayak üstü atıştırma (fast food) kültürünün bu denli yaygınlaştığı günümüzde bunu sürdürmek, sürdürebilmek… Zaten başlı başına bir büyük başarı…
Vatani görevini yerine getirdikten sonra yine aynı işine devam etti, Ziya Bey.
Ziya Sezgin, aile işinde ikinci kuşak. 3. kuşak olarak üniversite mezunu olan oğlu Orhan Sezgin de yine Doyuran Lokantası’nda aynı mesleği sürdürüyor.
Zaman zaman eşi de geliyor, Doyuran Lokantası’na.
Anlayacağınız, bir bakıma kadim bir aile şirketi diyebiliriz…
***
Bu kadar uzun süre aynı mekânda kalmalarının sırrı ise yemeklerin lezzeti ve fiyatı…
Bir zamanlar Doyuran Lokantası’nda 43 çeşit sulu yemek çıkaran Ziya Bey, şimdilerde yine her gün 20-25 arası çeşit yemek, çorba, tatlı, salata, cacık vb. ile hizmetine devam ediyor.
Tavuk döner ve haftada bir et döner de cabası…
İstanbul’un farklı ilçelerinde oturan ancak Doyuran Lokantası’na yemeğe gelen gedikli müşterileri var, Ziya Sezgin’in; akademisyenler, ünlü iş adamları…
Gözü ve gönlü de tok mu tok! Mesela, neredeyse duble ve bol kepçe, gerçek anlamda doyurucu bir çorbanın fiyatı bu tarih itibarı ile sadece 50 TL.
Diğer sulu yemeklerin fiyatı da oldukça makul!..
***
Doyuran Lokantası, sabah saat 06.00 sularında açılıyor. 06.30’da çorba servisi başlıyor. Her sabah 5-6 çeşit çorba servise hazır. Öteden beri ciddi bir çorba müşterisi var, Doyuran Lokantası’nın.
Gittim, misafiri oldum Doyuran Lokantası’nın. Ziya Sezgin’le uzun bir sohbetimiz de oldu.
Ziya Bey neler anlattı, neler...
Bu başarı öyküsünün izlerini mutlaka okumanız elzem…
LOKMAN HEKİM ÇORBASI!
Doyuran Lokantası’ndaki çorbaların içinde bir çorbaya özel bir yer ayırıyor Ziya Bey; Lokman Hekim çorbası.
Ziya Bey diyor ki;
* “6-7 yıl önce 20-25 çeşit sebzenin, sarımsağın ve özel bazı gıdaların karışımı bir çorba yaptık. Adını da Lokman Hekim çorbası koyduk.”
* “Neden bu ismi koydum? Okumuşsunuzdur, Lokman Hekim soruyor kekiğe; ‘Sen hangi işe yararsın?’ Kekik de diyor ki, ‘Sen hangi derde derman olmamı istedin de ben derman olmadım!’ Herkesin beğenerek severek içtiği bir çorba oldu. Bir insanın şifa olarak yiyebileceği bir yemektir. Yedikten sonra zaten müptelası oluyorlar bu çorbanın.”
* “İnsan bal yese bıkar ya, Lokman Hekim çorbasından içenler artık vazgeçemiyor. Ben lezzetinden emin olduğum için tutacağını biliyordum, öyle de oldu. Bu çorbayı içtikten sonra evine götüren çok sayıda müşterim var.”
* “Hatta 3 tas üst üste Lokman Hekim çorbası içenler var. Profesörler, üst düzey bürokratlar, iş adamları var müşterilerim arasında. Fırat-Pen Şirketi’nin sahibi Nevzat Demir de dâimi müşterilerimizden.”
* “Her sabah 200 civarında çorba servisim var. Dışardan da istiyorlar ama gönderemiyorum, zaten müşterilerime ancak yetiyor. Öğle ve akşam da her gelen yine önce bir çorba içer. En çok da tüketilen bu Lokman Hekim çorbası.”
* “Benim büyük oğlan Eminönü’ne bir lokanta açmıştı. Lokman Hekim çorbasını burada, Doyuran Lokantası’nda yapıp gönderiyordum. Profesör bir hanımefendi bu çorbanın müdavimlerinden olmuş. Hatta bir miktarını alıp evine götürüyor. Orada bu çorbanın adı ‘Babamın çorbası!’ Aradan bir süre geçti, orayı başka bir iş yerine çevirdik. O profesör hanımefendi oğluma diyor ki, “Sen başka işlerle neden uğraşıyorsun? Babanın çorbasını getir burada sat, yeter!” Bu kadar hoşuna gitmiş. İşin özeti, Lokman Hekim çorbasını yiyen bir daha kolay kolay vazgeçemiyor.”
ARABA HEDİYE EDEN İŞ ADAMI!
56 yıldır aynı mekânda lokantacılık yapan Ziya Sezgin, bu süreçten süzülüp gelen bazı çarpıcı anekdotları da şöyle paylaştı:
* “Ünlü bir iş adamı ‘Bu çorbanın içinde 25 çeşit sebze varsa ben sana bir araba hediye edeceğim’ dedi. Kâğıdı kalemi aldım. 25 çeşit kalemi alt alta yazdım. İsmini vermeyeyim, bu iş adamı Opel marka araba hediye etti!”
* “İddia ediyorum, Doyuran Lokantası’nda sürekli yemek yiyenler hastalık yüzü görmezler…”
* “Çağlayan Adliyesi hizmete girdikten sonra yüzlerce lokanta açıldı bu semte. Ama benim işlerimde hiç düşme olmadı. Önemli olan, insana insan gözüyle bakmak… Kimseyi rencide etmemek genel prensibim. Bana diyorlar ki, ‘Ya Ziya usta, bu lokantayı daha bir modernleştirsen, dekorunu şöyle yapsan, böyle yapsan… Yok diyorum, ben böyle memnunum…”
* “Yemeklerimi mutlaka öncesinde ben tadarım! Sonra müşterilerime sunarım. Müşterilerime, “Beğenmezsen para da verme!” diyorum. Ben güzel olmayan, güvenmediğim, lezzetinden emin olmadığım bir yemeği hiçbir müşterime tavsiye etmem, ikram etmem!”
* “Şunu da ifade etmem lazım; bu meslekte de eleman sıkıntısı var. Çekirdekten yetişen neredeyse kalmadı. Eğitim sisteminin değişmesi şart. 4+4+4 eğitim sistemini bırakmak lazım. 18 yaşına kadar zorunlu eğitim gördükten sonra çocuk nasıl çıraklık yapacak?”
* Yarım asırlık müşterilerim var. Turan Bey, (fotoğraftaki) benim 50 senelik müşterim, 1972’den bu yana…”
***
Neresinden bakarsanız bakın, Ziya Sezgin’in Kâğıthane’deki Doyuran Lokantası serüveni başlı başına bir başarı öyküsü, bir tez konusu… Tebrikler…


