FİTNE, fesat, fücur, nifak Bu kavramları duyduğum zaman,

gayri ihtiyari aklıma dünyaya nizamat vermek için türlü entrikalar çeviren,

sömürebilecekleri, yeraltı-yerüstü kaynaklarını istedikleri gibi

kullanabileceklerini hesap ettikleri bölgelerde karışıklık çıkarmak için masa

başı oyunları çeviren Amerika ve O nu parmağında kukla gibi oynatan Siyonizm in

kan ve gözyaşı üzerine kurulan emperyalist sistem gelir. Dünyanın neresine

giderseniz gidin, bir savaş, bir karışıklık, bir kaos varsa, orada emperyal hedefleri

olan işbirlikçi ülkelerin parmakları olduğunu göreceksiniz. Bugün Irak ta,

Suriye de, kısacası Ortadoğu coğrafyasında kan ve gözyaşı durmuyorsa, mantar

gibi türetilen IŞİD belası, İslamafobiyi yaygınlaştırmak ve dünyanın zihnine

yerleştirmek için kurgulanan bir savaşın terör uydusu olarak sunuluyorsa, Esed

zulümlerine hâlâ devam ediyorsa, Rusya bu zalim diktatörlüğe lojistik ve

politik destek yapıyorsa, bütün bunlar güç sarhoşluğu içinde dünyayı

paylaşanların bir orta oyunundan başka bir şey değildir. Ortadoğu nun haşarı,

haylaz ve terörist ülkesi aslında İsrail dir. Gazze de günlerce insanların

üzerine bomba yağdıran, Mavi Marmara gemimizi basarak onlarca canımızı şehit

eden, bugün hâlâ Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa da insanların ibadetine

bile karışarak, küçücük çocukları dahi gözaltına alıp işkence yaparak

Amerika dan aferin alan Siyonizm in teröristlerinin aslında tek ideali

vardır: Arz-ı Mev ud. Onlar, Fırat ve Dicle arasındaki toprakların kendilerine

miras bırakıldığı, bu bölgenin kendilerinin olduğu konusunda zihinlerinde

şartlandırdıkları bir ideali gerçekleştirmek için yıllardır bu bölgede her

türlü savaşı körüklemek için canla başla çalışıyorlar. Irak savaşı, Diktatör

devirmek masalıyla bu bölgedeki petrol zenginliğinin üzerine küresel petrol

şirketlerini oturtmak ve Siyonizm e güvenlik şemsiyesi oluşturabilmek için

kurgulanmıştı. Esed in hâlâ ısrarla koltuktan gitmemek için direndiği Suriye

savaşının perde gerisinde de Amerika nın ve Siyonizm in parmağının olduğunu

anlamak için çok çok zeki olmaya gerek yok. One minute çıkışı ve Mavi Marmara

faciasından sonra iyice gerilen İsrail ile ilişkilerimiz yumuşama moduna

girmiş. Bunu becerenlere ne diyelim Aferin mi Ne diyelim Çok güzel

yapıyorsunuz mu Siyonizm idealini kuşanan İsrail in yöneticileri ile

ilişkileri yumuşatmak veya sizin deyiminizle normalleştirmeye çalışmak

isteyenlere tek bir sözümüz var: Vebal altındasınız Müslüman kanından

beslenen, fitne, fesat, fücur, nifak tohumlarını dünyanın her bölgesine

ekebilmek için elinden geleni ardına koymayan, kendisine Amerika gibi bir

kabadayı bulup yaptığı terör faaliyetlerinin Birleşmiş Milletler de bile

gündeme getirilmesini engelleyen, entrikacı, dalavereci İsrail e elinizi

uzatırsanız, kolunuzun koparılacağını bilin. İsrail bizim dostumuzdur diye

beyanat verenler, Allah ın ayetlerinin hükmünün değişmeyeceğini çok iyi idrak

edin. Hatırlarsanız, geçtiğimiz haftalarda Mevlana nın Şeb-i Arus törenleri

vardı Devlet ulularımız çıktılar, çok afilli cümleler kurarak Mevlana yı yâd

etmeye çalıştılar. Mevlana yı yâd edecekseniz, hakkıyla yâd edin Öyle uyduruk

iki cümle kurarak değil. Gazetemiz yazarlarından Mahmut Toptaş hocamızla Konya

dergimiz dolayısıyla bir röportaj yapmıştım Hocam, Mevlana ve Cihat adlı

kitabını hatırlattı ve şunları söyledi: Dikkat edin, Yahudiler hiç Mevlana nın

merasimlerine katılmazlar. Çünkü Mevlana nın Mesnevisini okuyan bir adam,

otomatikman Yahudilere karşı bir anlayışa sahip olur. Yahudileri yere batıran

ayetleri aldıktan sonra, onların dünyaya yaptıkları, hileleri, zulümleri,

işkenceleri, farelikleri, tilkilikleri, çakallıkları Bütün bunları dile

getiriyor. Mevlana da Cihat adlı kitabımda ben ifade etmiştim, Sema dan daha

çok cihat kelimesi geçer Mevlana, dünyaya fesat tohumları ekenleri çok iyi tanıyormuş

Siz, Mevlana yı tanıdığınızı iddia ediyorsunuz, ama kiminle dostluk

kuracağınızdan haberiniz yok!