Ankara’nın kulisi de, dedikodusu da bitmez. Rivayetlere göre CHP, Mart ayında yerel seçim istemiyormuş! Seçimlerin başka bir aya alınması için YSK’ya başvuracakmış! Sebebi, Mart ayının aynı zamanda üç ayların başı olan “Recep” ayına denk gelmesi. “Recep” ayı CHP’ye göre haksız rekabet oluşturabilir!
Bir diğer sakıncalı ay ise “Muharrem”. Anlayacağınız CHP’ye göre seçimler “Recep ve Muharrem ayları” dışında olmalı! En azından şu konjonktürde böyle.
“İŞ TAKİBİ DEĞİL, İŞ YAPIN!”
Partiler, kamplarını tamamladı. Hafta sonu da iktidar. Herkes eteğindeki taşı dökebildiği kadar döktü. Kampta; af konusu kampın öncelikli gündeminden oldu. Yakını öldürülenler, mağdur olanlar milletvekillerine ulaştı. Onlar da kampta şikâyetleri aktardı. “Niye bu adamları affediyorsunuz diye çokça şikâyet alıyoruz” dediler. Teşkilat ise bürokrasiden şikâyet etmiş. “Hâlâ daha iş yapmayanlar var” diye.
***
Kampta McKinsey konusu da konuşulmuş. Zaten Cumhurbaşkanı da bu konuda milletvekillerinden gelen tepkiyi göz ardı etmedi. McKinsey olayının parti içinde kazanın kaynamasına neden olabilirdi. Hamle olarak kabineyi değil, halkla doğrudan iç içe olan milletvekillerini dinledi. “Onların fikrine ihtiyacımız yok!” diye şimdilik tartışmaları bitirdi.
Ve gelelim esas bombaya... Cumhurbaşkanı; bakanlar, milletvekilleri, teşkilat mensupları ve şahsen katılan bazı belediye başkanlarına diyor ki… “İş takibi değil, iş yapın!”
SAĞLIKTA DENEME SÜRESİ KAÇ AY!
Başkanlık sistemiyle bazı bakanlıklara özel sektörden atama oldu. Sağlık ve Milli Eğitim de bunlardan biri. Milli Eğitim’in mevcut üst kadrolarında çok hızlı bir bürokratik değişim olurken, Sağlık’ta tersi oldu.
***
Bakan Fahrettin Koca, neredeyse üç aydır üst düzey bürokratlara dokunmadı. Bir nevi “Herkes görevine devam” dedi. Böylece, konumunu korumak isteyen bürokrasi, gece gündüz aşırı bir performans göstermeye başladı. Aslında akıllıca. Ancak bürokrasi riski sever mi? “Ya devam, ya tamam” denilsin istiyor.
KRİZDEN ÖTE BİR ŞEY!
Aynı vatandaş A Haber’e “Kriz yok”, Halk TV’ye “Kriz var” diyor.
Bir diğer vatandaş da, “Evladım bu konulara girmeyelim. N’olur, n’olmaz” diyor.
Sosyal medyada vatandaşa veryansın ediliyor.
Oysa mesele, vatandaşın “Bizzat yaşadığı gerçeği söylemekten” çekinir hale getirilmesi değil mi?
ASKIDA BÜROKRATLAR
Başbakanlık lağvedildi. Birçok kurum kapatıldı. Birçok bürokrat pozisyon kaybetti veya açığa düştü. Özellikle Milli Görüş kökenliler, mağdur edildiğini düşünüyorlar. Adamı olanlar, ballı kurumlara geçti. Kalan yetkin ve uzman kadrolar ise askıda bulunan bürokrat havuzunda bekliyorlar. Ki, bir bakan bürokratik bir makama atasın diye.
BU İŞTE BİR ROU-TERS’LİK VAR!
Savcı görüş beyan etmemiş. Vali, Emniyet bir açıklama yapmamış. Cumhurbaşkanı Erdoğan temkinli ve diplomatik bir dil kullanıyor. Türkiye, son aylarda yurtdışında yaptığı FETÖ ve PKK operasyonlarının başarısını örtmeye yönelik bir Amerikan algı ve istihbarat operasyonunun farkında. Söz konusu olan iki Müslüman ülkenin gerilmesi. Birileri çıkmış, “Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı öldürüldü!” diye açıklama yapıyor. Bu ne acele? Bu işte bir Rou-ters’lik yok mu?
ESKİ DOSTLAR, KÖŞE KAPMACA OYNADI
Geçen hafta bugün TBMM’de İYİ Parti, CHP’nin kullandığı büyük salonda, MHP ile HDP ise küçük toplantı odasında grup toplantılarını yaptı. İYİ Parti’nin 09.45’te başlayan toplantısının bitimi MHP’nin grubunu başlatma saatine denk düştü. Bahçeli ile Akşener karşılaşmasın diye, adeta köşe kapmaca oynandı. İnce protokol devreye girdi. Akşener, salonun diğer kapısını kullanınca pozisyon alan foto muhabirleri arkadaşlar boşa düştü.
***
Partisinin grup toplantısında, kürsüde Meral Hanım’ı bu sene ilk kez dinledim. Saray yancısı vs. diye MHP’ye çok sert yükleniyordu. Kendi kendime “İYİ Parti kendine yer açıyor” diye düşündüm. Bir tecrübeli meslektaşlarımız ise “Kavgada bile söylenmez!” yorumunda bulundu. O gün başlayan tartışma, gerçekten kavgaya, ev basmaya kadar vardı. Bakalım bugün TBMM Meclis gruplarının nabzı nasıl atacak?