Tüm dünya bir haftadır Charlie Hebdo diye sallanıyor.
Öylesine büyük bir kampanyaya karşılık getirildi ki İslam dünyası 11 Eylül den
bu yana bu kadar büyük bir baskı altına alınmamıştı. Hatta 11 Eylül de bile bu
kadar sıkıştırılmamıştı. Bugüne kadar adı terörizmle zaten özdeşleştirilmeye
çalışılan İslam dünyası artık normalleştirilemiyordu ve yoğun bir
rehabilitasyon sürecine tabi tutulmalıydı. Bu da ancak İslam dünyasının tamamen
sekülerleştirilmesiyle mümkün olabilirdi. İşte bundan sonraki süreçte kısa
vadede daha sert ve kaba terörizm karşıtı yöntemlere maruz kalabilecek olan
İslam dünyasının uzun dönemde karşı karşıya kalacağı muamelenin temel noktası
burası olabilir. Bugüne kadar demokratikleşmesi halinde düzelebilecek olan İslam,
artık hem demokratikleşmeli hem de sekürlerleşmeli.
Bu noktadan bakıldığında genel manada zaten sağcı
muhafazakâr olduğu bilinen iktidarlarla yönetilen İslam coğrafyası, ulus-devlet
özelinde farklı muamelelerle karşılaşabilir. Batı bugüne kadar kendi sözünden
çıkmayan otoriter devletlere bu coğrafyada demokratikleşmeden de yaşama izni
verdi. Uç örneklere de çoğu zaman ihtiyaç duyan Batı, kendi kontrolünden
çıkması durumunda mobilizasyonunu durduramayacağı ülkelere ise net bazı
normatif engeller koydu.
Dolayısıyla bazı ülkeler yönetim ve rejim bazında hiçbir
değişikliğe uğramadan yine de yoluna devam edebilecekken, özellikle de
demokrasiyle yönetilen ülkelerde muhafazakâr iktidarların seküler karakterli
iktidarlarla yer değiştirme süreci Batı için daha rasyonel görünebilir. Böyle
bir durum da halkın yoğun desteğini almış iktidarların yerlerini teslim etmek
istememeleri durumunda kanlı bir sürece karşılık gelebilir. Eski elitlerin
canileşebileceği böyle bir restorasyon dönemi ülkeleri oldukça gerilere götürebilir.
Türkiye Zor Durumda
İslam dünyasının bu kadar büyük bir kampanyaya maruz
bırakıldığı böyle bir dönemde, Türkiye nin de baskılardan nasibini almaması
düşünülemez. Dolayısıyla Türkiye nin de çok zor bir durumda bırakılmak
istendiği aşikâr. Bugüne kadar Batı yla en iyi ilişkilere sahip olan İslam
ülkesi olan Türkiye, geçmişinde var olan sekülerizm deneyimiyle yeniden İslam
dünyasına model teşkil edecek bir ülke olarak sunulmak istenebilir. Ama bu ne
olursa olsun, Milli Görüş kimliğini reddetse bile, muhafazakâr bir iktidar ile
sağlanabilecek bir şey değildir. Eğer örnek hedef Türkiye olursa ki şuan
hedefte olduğu gözlemlenebiliyor, Türkiye içerde ve dışarda daha fazla
sıkıştırılacaktır. Zaten değerli yalnızlık sloganıyla dış politikada
Türkiye nin aldığı pozisyondan faydalanan Batı, bir de içerde çözüm falan
istemeyen PKK kadrolarıyla ülkeyi içinden çıkılması zor bir sürece sokabilir.
Bu açıdan Kürt hareketini siyasette tutmak 2015 seçimlerinin temel stratejik
amaçlarından biri olmaması düşünülemez.