* “Kendi otomobilini üretemeyen ülkeye borç verip otobanlar yaptırırız.”
* “Sonra onlara arabalarımızı satarız.”
* “Sonra bankalarını satın alırız.”
* “O bankalardan halka ucuz krediler verip daha çok araba almalarını sağlarız.”
* “Böylece verdiğimiz o krediyi arabamızı satarak geri alırız, hem de faiziyle.”
* “O ülkeye dünya bankası ya da kardeş kurumlardan kredi ayarlarız.”
* “Ayarlanan kredi asla o ülkenin hazinesine gitmez.”
* “O ülkede proje yapan bizim şirketlerimizin kasasına girer.”
* “Enerji santralleri, sanayi alanları, limanlar, dev havayolları yapılır.”
* “Aslında insanların işine yaramayan bir yığın beton.”
* “Bizim şirketlerimiz kazanır, o ülkedeki birileri de nemalandırılır.”
* “Toplum bu düzenekten hiç bir şey kazanmaz.”
* “Ama ülke büyük bir borcun altına sokulmuş olur.”
* “Bu o kadar büyük bir borçtur ki ödenmesi imkansızdır.”
* “Plan böyle işler. Sonunda ekonomik danışmanlar-tetikçiler olarak gider onlara deriz ki, “Bize büyük borcunuz var, ödeyemiyorsunuz...”
* “O zaman petrolünüzü satın, doğal gazınızı bize verin, askeri üslerimize yer gösterin, askerlerinizi birliklerimize destek olmaları için savaştığımız bölgelere gönderin, Birleşmiş Milletler’de bizim için oy verin!”
* “Elektrik-su-kanalizasyon sistemlerini özelleştirin.”
* “Onları Amerikan şirketlerine ya da diğer çok uluslu şirketlere satın.”
* “Sosyal hizmetleri-teknik sistemleri-eğitim kurumlarını-sağlık kurumlarını hatta adli sistemleri ele geçiririz.”
* “Bu, ikili, üçlü, dörtlü bir darbeler serisidir…”
***
Yukarıdaki satırlar, John Perkins’in “Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları” isimli kitabından.
Burada hangi ülke ya da ülkeler anlatılıyor? Tanıdık mı? Ne dersiniz?
VAHŞİ KAPİTALİZME MEYDAN OKUYAN BİR KARİKATÜRİST: NECDET KONAK!
Mizaha ve karikatüre, çizgiye gereği kadar sahip çıkmıyoruz, çıkamıyoruz, mahalle olarak…
Ve ne yazık ki geçmişlerimize de…
Daha 2000’li yılların başlarına kadar, Anadolu Gençlik Dergisi ve Millî Gazete’de karikatürleriyle adeta bir devrim etkisi yapan, çizgileri ile vahşi dünyaya ve vahşi kapitalizme meydan okuyan bir karikatüristi ne çabuk unuttuk!
Necdet Konak ağabey…
Temmuz ayındayız. Temmuz ayı denilince aklımıza ilk gelen isimlerden biri Necdet Konak. Zira, bir Temmuz ayında ebediyete yolcu etmiştik Necdet ağabeyi.
Kim mi Necdet Konak?
* 23 Aralık 1957 tarihinde Amasya’nın Taşova ilçesinde doğan Necdet Konak, küçük yaşlarda karikatür çizmeye başladı.
* İlk ve orta öğreniminin ardından Ankara Ticaret ve Turizm Yüksekokulundan mezun oldu.
* Sırasıyla Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı ve Başbakanlık Aile Araştırma Kurumunda görev aldı.
* Türkiye Büyük Millet Meclisi ( TBMM) Başkanlık Müşaviri olarak görev yaptı.
* Bosna Savaşı sırasında organizatör kişiliği ile öne çıktı.
* Bosnalı Müslümanların haklı davalarına uluslararası düzeyde destek verdi.
* Bosna Hersek’in lideri Aliya İzzetbegoviç’in hayatını anlatan Aliya belgeselinin metin yazarlığını yaptı. Aliya İzzetbegoviç ve Cahar Dudayev çizgi romanlarını çizdi.
* 1990 yılında Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) Yılın Karikatüristi Ödülü, Milliyet Gazetesi Yılın Karikatürü Ödülü ve 1989’da Polatlı Onur Belgesi’ni aldı.
* Farklı yayın organlarında karikatürleri yayınlandı.
* Necdet Konak'ın karikatürleri Necdet Konak (2004) adlı bir kitapta toplandı. Ayrıca Nabi Avcı'nın "Molla Kasım" takma adıyla yazdığı mizah yazılarından bir bölümü, karikatürist Necdet Konak tarafından resimlenerek “Evvel Zaman İçinde - Molla Kasım’ın Not Defterinden 1” adlı kitapta toplandı.
* Necdet ağabeyin son durağı ise Anadolu Gençlik Dergisi ve Millî Gazete oldu.
* 19 Temmuz 2004 tarihinde o amansız hastalıktan kurtulamadı ve Ankara’da Hakk’ın rahmetine kavuştu.
* Necdet Konak’la son olarak bir çiğ köfte partisinde bir araya gelmiştik, bir gurup dostla birlikte.
***
Çizdiği yüzlerce, binlerce karikatürün tanıklığı, Necdet ağabeyin bu alanda neler yaptığını, ne yapmak istediğini, bundan sonra da hangi adımların atılması gerektiğini yeteri kadar anlatmıyor mu?
MİZAHA NE KADAR ÖNEM VERİYORUZ?
Yıllar önce, “Nerede bizim karikatüristlerimiz?’ diye sormuştum. “Bizim mahallede de keşke mizaha gereken önem verilse…” diye de serzenişte bulunmuştum.
Beklediğimden fazla tepki almıştım…
Mizah ve karikatürle ilgili tüm bu görüş ve duyguların ardından şu cümleyi de kullanmıştım; “Evet, neden mizaha gereken önemi vermiyoruz, sahi?”
Bu soruyla beraber bir dileğimi ve temennimi iletmek isterim;
* “Mizah bu kadar önemliyken… Mizahla, karikatürle, çizgilerle anlatım günümüzde bu derece ehemmiyetli hale gelmişken… Mahalle olarak, bu alana daha fazla önem vermemiz gerekir mi, gerekmez mi?”
MESAJ PANOSU!
Bir okurumuzdan şöyle bir mesaj aldım;
* “Aklı başında olanlar Millî Gazete okurlar! Aklı başında olmayanlar herhangi bir gazeteyi okurlar! Daha da aklı başında olanlar gazetelerin hepsini okurlar ama en çok Millî Gazete’yi okurlar... Şu rapora bakar mısınız? Millî Görüş'ün şu adaletine, doğruluğuna, dahiliğine bakar mısınız:
“Başbağlar köyüne terör saldırısından sonra Refah Partisi bir heyet yolladı, bölgeye. Olayın gerçek yüzünü araştırmak için. Refah Partisi heyetinin raporundan bazı pasajları aktarmak istiyorum;
* “Yaptığımız inceleme sonucunda şu kanaate vardık; hem Sivas’ta hem de Erzincan/Kemaliye/Başbağlar köyündeki olayların arkasında bir hain merkez var.”
* “Her ikisi de planlanmış, her ikisi de aynı merkez tarafından, aynı hain eller tarafından gerçekleştirilmiş iki ayrı olay, iki ayrı katliam!” kanaatine vardık.”
* “Bir başka ifade ile Sivas’taki katliamı başlatan Sünni el olmadığı gibi, Başbağlar’daki katliamı gerçekleştiren, tetiği çeken elin Alevi olmadığını tespit ettik.”
* “Bu kanaatimizi döndükten hemen sonra TBMM’de gündem dışı konuşma yapmak üzere bunu aynen ifade ettik ki, her iki katliamın, olayın arkasında da aynı hain tetikçi el vardır. O zaman bu kanaatimizi Meclis kürsüsünden paylaşmıştık.”
***
Okurumuz diyor ki, Millî Gazete her dönem doğruyu yazıyor!
Biz de bu okurumuza teşekkür ederek diyoruz ki, doğruya doğru!
