Böyle olacağını öngörmek, tahmin etmek aslında hiç de zor değildi. Eğer uzlaşmak için bir masanın başına oturmuyorsanız, bin dereden su getirir, muhataplarınızın ortaya koyduğu argümanlara sürekli karşı çıkar, kendi bildiğinizi okuyarak başka hiçbir fikre saygı duymadan yolunuza devam edersiniz.

Biz aslında bu durumun ortaya çıkacağını ve Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun başladığı işi bitiremeyeceğini tahmin ediyorduk, bu konuda da daha önce yazdığımız yazılarımızda, “Anayasa yazım noktasında bir araya gelenlerin ortaya koyduğu çaba bizim umutlarımızı kırıyor” demiştik. Ne olacak şimdi Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun başkanı sıfatıyla Meclis Başkanı Cemil Çiçek komisyonu terk etti… AKP’li Anayasa Uzlaşma Komisyonu Başkan Vekili Mustafa Şentop, fiili olarak komisyonun dağıldığını deklare etti. Büyük umutlar bağlanan ve Türkiye’nin ayağına bağ olan 1980 Anayasa’sının tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik hesaplar da suya düşmüş oldu.

İstediğiniz kadar Demokratikleşme Paketi açıklayın…

İstediğiniz kadar madde madde toplumu özgürleştirdiğinize dair bir şeyler ortaya koyun. Hiç birisi yeni bir Anayasa değildir. Anayasa, bir ülkenin temel özgürlüklerinin teminatıdır. Anayasa, bir ülkenin tarihinden gelen geleneklerini, temel değerlerini, özgürlük manifestosu olarak ortaya koyan yapının adıdır. İnsanlarınıza daha demokratik bir ortam, daha özgürlükçü bir yaşam alanı, daha müreffeh ufuklar sunmak istiyorsanız, öncelikle bunu toplumun üzerinde uzlaştığı, insanların kabul ettiği bir Anayasa metniyle taçlandırmanız gerekir. 1980 Anayasası neden toplumu geriyordu 1980 Anayasası neden özgürlükçü değildi Neden toplumun temeline sevgi ve saygıyı değil, ayrışmayı, ötekileştirmeyi yerleştiriyordu

Çünkü, toplumun genetik kodlarına müdahale edilerek yapılmıştı…. Silah zoruyla yapılmıştı… Militarist irade, “Bu anayasa yapılacak…  Şöyle yapılacak” diye emir buyurmuş, Anayasa’yı yapanlar da bu buyruğa itaat ederek, rıza göstererek, toplumun taleplerini göz ardı ederek bu metni hazırlamışlardı. 1980 Anayasası, toplumu bir sürü olarak gören, ebedi olarak efendi birilerini kutsayan, bürokratik bir yapıda inşa edilmişti. Bu anti demokratik Anayasa’yı hazırlattıran militarist irade, kendilerine dokunulmaz payeler biçmiş, bir sonraki dönemde “gizli iktidar” yapıları ortadan kalksa bile, kendilerine dokunulmayacak maddeleri Anayasa’nın içine tıkışmıştı.

Ne yazık ki, olmasa da demokratikleşmeden, gelişmeden, özgürlükten dem vuran bu iktidar, Anayasa yapma noktasında 1980 Anayasa’sını tasfiye etmeyi beceremedi.

Hem bu işi yapmayı beceremediler, hem de dikkatle izleyin önümüzdeki günlerde, “Masadan kalkmak, kalkmamak” gibi basit gerekçelerle birbirlerini suçlamaya devam edecekler.

Muasır medeniyetler zirvesine çıkabilmek, yol yapmakla, kaldırım yapmakla, bir yerlerde açılış yapmakla mümkün olmuyor. Anayasası demokratik unsurlar içermeyen, hak ve hürriyetler noktasında sorunlu, din ve vicdan hürriyetinin kullanımında arızalı bir ülke, kişi başına düşen milli geliri 100 bin dolar olsa ne olur

Bu ayıptan bizi kurtarmak zorundasınız…

Türkiye, bu kötülüğü hak etmiyor…

Demokrasi ve hürriyet, ekmek gibi, su gibi azizdir…

Anayasa Komisyonu’ndaki tüm partiler, bu ayıbın ortağıdır…