Elmalı’lı Merhum Hamdi Yazır Efendi Hak Dini-Kur’an Dili adlı tefsir kitabında diyor ki:

“Demek ki son zamanlarda asrîlik sayılan gerdenküşalık (göğüs açma) eski bir cahiliye şiarı idi. İslâm böyle açıklığı nehyedip (yasaklayıp) başörtülerinin yakalar üzerine vurulmasını emredip tesettürü farz kılmıştır.” (Cilt: 4. Sf:3506)

Bekir Topaloğlu da “İslâm’ da Kadın” adlı eserinin 173’üncü sahifesinde:

“Hulâsa, Müslüman kadın; yüzü ve bileklere kadar elleri hariç olmak üzere vücudunun geri kalan kısımlarını örtmekle mükelleftir” demektedir.

Bilindiği gibi cahiliyye dönemi Rasul-i Kibriya (s.a.v.) Efendimize Peygamberlik görevi verilmeden önce o toplumun yaşadığı vahşi hayat dönemidir. Toplum o vahşeti yaşarken Efendimize (s.a.v.) Peygamberlik görevi verildi. O dönemde insanlık dışı bir hayat yaşanıyordu. Kız çocukları diri diri toprağa gömülüyordu. İnsanlar acımasızca katlediliyordu. O zamanın kuralı kaidesi yoktu. İnsanlar vahşi bir hayat yaşıyorlardı.

Çıplaklık hat safhada idi. Elmalı’lı tefsirinde de beyan edildiği gibi kadınlar çırılçıplak denecek durumda idiler. İki göğüslerinin arasını teşhir ediyorlardı.

Günümüzde kadınların bir kısmının görüntüsü cahiliye kadınlarının görüntüsünün aynısıdır. Buna medenîlik, asrîlik diyorlar. Fesübhanallah bunun neresi medenilik. Olsa olsa buna bedevîlik (çölde yaşayan) denir.

Hayvanlar açık-saçıktırlar. Biz asriyiz diyerek açılıp-saçılsalar da bu konuda hayvanları geçemezler.

Şu hususu dikkatlerinize arz ediyoruz:

Mahlûkatın içinde giyim tarzıyla insanları zehirleyen tek varlık kadınların bir kısmıdır.

Dağlardaki yırtıcı mahlûkatı şehirlere indirseniz sokaklara salsanız şu bir kısım kadınlar kadar insanlara zarar veremezler. Vahşiliğin bir yönü de budur.

“Tesettür”den ruh çekilip alınırsa örtücülük ahlâksızlaştırılmış olur. Her Müslüman kadın-erkek tesettüre kurulan tuzağın farkında olarak bu komployu geçersiz kılma direnişinde bulunmalıdır.

Örtünmenin amacı sosyal hayatın çürümesine ve bozulmasına engel olmaktır.

Örtüde sınır tanımayan birçok kadınlar dışarıda iken sanki yatak odasındaymış gibi rahat hareket ediyorlar. Bu durum son derece dikkat çekici. Her şeyi mubah gören bir anlayış.

Tesettürsüzlük sapık ilişkilere zemin hazırlar. M. Akif Ersoy bunu şöyle ifade eder:

“Çünkü “çıplak” inkılâbâtın rezalettir sonu Ey denî kundakcılar, biz sizde çok gördük onu.”

Açık-saçık yaşam büyük, küçük ilişkilerini saygıyı ciddiye aldırmayan bir yaşam biçimini ön plana çıkartıyor. Bu da korkunç bir felâket oluyor.

Sokak ve çevremizde bu tür kişileri gördüğümüzde kendi kendimize şu soruyu soruyoruz:

Bu insanlar giyiniyor mu, yoksa soyunuyor mu?

Sözde giyim sektörü olan tekstil artık soyundurma sektörü mü oldu?