GALATASARAY, Bursaspor u bir kere daha yenerek bu defa da
süper Kupa yı müzesine götürdü. Böylece sezonun üç kupası da adres olarak, eski
tanımıyla Hasnun Galip in müzesine kondu.
Maçın kalitesi mi İyi değildi. Yani kupa finalinin
dörtte biri kadar bile değildi. Benim bu maçta üzerinde durduğum bir kaç ilgi
çekici ve ders niteliği taşıyan olgu vardır. Bunları sıralayarak yazıyı fazla
da uzatmayalım.
Birincisi Yasin in attığı gol... Çok mu muhteşem Hayır!
Çok mu emek ürünü Hayır! Ama en önemlisi bir ders ürünü olmasıydı. Golden iki
üç dakika önce yine aynı Yasin hemen hemen aynı bölgeden ceza alanına yaklaşıp,
önü de boş olmasına rağmen, şut atmayıp hemen yanındaki Sneijder e topu verdi.
Oysa Hollandalı markaj altında idi. Ve de top rakibe geçti doğal olarak... İşte
bu pozisyon biterken Hollandalı büyük bir öfke ile Yasin e yanlış yaptığını,
şutu, kendisine pas vermeden önce atması gerektiğini anlatıverdi. Bu
pozisyondan hemen iki dakika sonra Yasin yine aynı stille daldı ve de top sol
ayağından bir şutla çıkabilecek durumda olmasına rağmen, yani kullanmadığı
ayağıyla, vurdu ve gol oldu.
Bu golde bir başka olgu daha var. Benim genç takımdan
oynarken hocam olan, şimdi rahmetli Suat hoca hep şunu söylerdi öğüt olarak,
Çocuklar, her kalecinin bir gaflet, dalgınlık anı vardır. Biz buna halk
arasında enayilik durumu deriz. Bu nedenle top kontrolünüzde ise vurun...
İşte Mert de Sneijder in o muhteşem vuruşu kurtardık sonra ve de Yasin o ilk
topa vurmadığından bir boşluk yaşıyordu. Ve top kolunun altında kaleye gitti.
Oyunun 54. dakikası idi... Galatasaray bir atağa
kalkarken, pası kim attı şimdi iyi hatırlamıyorum. Ama Burak o kadar uygundu
ki... Yapacağı tek şey ofsayt çizgisine dikkat ederek o topu alıp, gole kadar
gitmesi olacaktı. Ama kötü alışkanlık, yine ofsaytta kaldı. Bu hastalık ne
zaman iyileşecek, doğrusu merak ediyorum.
Devam edelim. Hamza kardeş çok ilgi çekici bir uygulama
yaptı. Elindeki Burak, Umut ve Podolski yi, belki de yarınların sürprizlerine
karşı olacak, en son adam olarak görevlendirdi. Tabii ki hepsini birden değil,
sıra ile... Bu şu anlama geliyordu; Galatasaray santrfor transferi yapmayacak.
Elindeki bu üçlüden duruma göre faydalanmaya yoluna gidecek.
Biraz da Bursaspor a geçelim. Bu takım rakibin sahasına
yerleşerek sonuç alamaz. Tıpkı ikinci yarıda olduğu gibi... Bu oyuncularla
ancak maçın ilk on dakikasında olduğu gibi rakibin savunmasında derinlik
oluşturup öyle sonuca gitmeye bakacaksınız. Haaa yeni isimler alınır, vücudu
ile de oynayabilen, rakip tandemi rahatsız edebilecek oyunlar örneğin, o zaman
tamam... Ozan Tufan ın önce ağırlıklı olarak sağ kanatta kullanılması da ilgi
çekici idi. Sanki... Burada bırakalım...
Bir de kırmızı kartı var maçın... Cüneyt hoca buradaki
kararı ile acaba bu sezonun hakemlerine bir ders verebildi mi Hem de
Galatasaraylı bir oyuncuyu atarak. Bakalım göreceğiz...
Pardon unutuyordum. Aziz Yıldırım bu üçüncü kupadan sonra
tonla para döküp bir transfer daha yapar mı Hani şu kendisini hiç
ilgilendirmeyen, parası pulu açısından mücadelesine hiç gerek olmayan UEFA
Avrupa Ligi için...