KÜRT liderlerinden Barzanî nin Yahudi kökenli olup olmadığı tartışılıyor. Maalesef Türkiye Müslümanları ve Milliyetçileri (Küçük seçkin bir azınlık dışında) yatakta uyuyor, ayakta uyuyor. Yahudi tarih ve kültürüyle ilgilenen herkes bilir ki, 16 ncı yüzyılın sonlarıyla 17 nci yüzyılın başlarında Irak ta çok ünlü bir Yahudi kadını yaşamıştır, adı Asenath Barazani dir. Babası haham olan Asenath, Yahudi din ilimlerini tahsil etmiş ve büyük bir Yahudi bilgini olmuştur. Barzanî ile Barazani arasındaki fark, bir (a) harfidir. Yahudi isimleri ülkeden ülkeye, zamandan zamana böyle değişiklikler geçirir. Mesela bizde nice Kohen, "Kağan... Kaan..." olmuştur. (Bütün Kaanlara ve Kağanlara Yahudi demiyorum..."

Eskiden Beyoğlu nda çok ehliyetli ve liyakatli birYahudi doktor vardı. Önceleri ismi Aron Çiprut idi, sonraları Harun Çiprut oldu...

Kürt Yahudileri yahut Yahudi Kürtler veya Kürdistan Yahudileri adıyla bir kitap çıkartmak, resim ve belgelerle birtakım önemli bilgiler vermek gerekiyor.

Siyasî bir suikasta kurban giden gazeteci Musa Anter de Kürt Yahudisi idi.

Sabetay.50g.com sitesinde Nâzım Hikmet le ilgili çok meraklı ve enteresan bilgiler veriliyor. Dedesi: Ferid Mustafa Celaleddin Paşa. Asıl adı: Konstantin Borjensk. Kesinlikle Yahudi... (Mufassal (ayrıntılı) bilgi edinmek isteyen yukarıda zikr ettiğim siteye baksın. Aynı sitede siyasetçi Yaşar Kaya nın da Yahudi olduğu anlatılıyor.

Hakaret etmemek, can güvenliğine zarar vermemek, barışçı olmak şartıyla Gizli Türk ve Kürt Yahudileri konusunda ilmî araştırmalar, arşiv çalışmaları yapmakta hiçbir sakınca yoktur.

Kafkas Yahudileri hakkında bilgi edinmek isteyenler juhuro.com sitesine bakabilir (İngilizce). Bugün ülkemizde kendilerini Müslüman Kafkasyalı olarak gösteren Yahudi vardır. Bir insanın kimliğini gizlemesi moral/ahlâk bakımından bir eksikliktir. Çünkü muhataplarını aldatmış olmaktadır. Araştırmak niçin suç ve ayıp olsun. Yeter ki, iftira ve hakaret edilmesin; doğru bilgilere, belgelere dayanılarak konuşulsun, araştırmalar ciddî ve ilmî bir metod ve lisanla yapılsın, agresif ve düşmanca bir üslup kullanılmasın. Türkiye nin başı Kürt problemi ile belâdadır. Bu problemi kimler çıkartmış ve bugünkü hale getirmiştir Elbette bu işte Ankara nın ve bizdeki resmî ideolojinin büyük rolü vardır ama problemin asıl rejisörleri Yahudilerdir. Osmanlı devleti zamanında Türkiye de Kürt Yahudileri vardı. Bunlar nereye gitmişlerdir Hepsi de buhar olup uçmadı ya! Bir kısmının İsrail e göç ettiğini farz edelim, ötekiler ne oldu Hepsi de Müslüman olmuştur... Gerçekten mi

Türkiye nin millî kültürüne, sosyal yapısına uygun olmayan Marksist-Leninist ideolojiyi bu ülkeye kimler sokmuştur, bayraktarlığını kimler yapmıştır Hepsi de Yahudi veya Dönme dir. Niçin

Çarlık Rusya sında 1917 Oktobr Bolşevik isyanını başlatan önderlerin 10 da 9 u Yahudi idi. Meşhur Trotsky i ele alalım. Bu isim takmadır, asıl ismi Lev Davidovich Bronstein dir ve kendisi hâlis Yahudidir.

Bizim son üç asırlık tarihimizde Yahudilerin ve Dönmelerin gerçekleştirdiği büyük değişimler, ihtilâller, devrimler, inkılaplar vardır. Bunlar mutlaka ilmî ve ciddî şekilde incelenmelidir. Yahudiler böyle bir şey istemezmiş. İstememek onların hakkıdır, istemek de bizim hakkımız. İlmî araştırmalara ambargo konulamaz.

1915 e kadar Van civarında sâkin olan ve Birinci Dünya Savaşı nda Osmanlı devletine ihanet edip işgalci düşman Rus ordularını kurtarıcı gibi karşılayan Ermenilerin bir kısmı Yahudi asıllıdır. Ermeni Kralı Tigran Kudüs ü zabt ettiğinde yığınla Yahudi esir getirmiş ve onlar (asıl kimliklerini içlerinde saklayarak) Ermenileşmiş, Hıristiyan olmuş veya görünmüşlerdir.

Bugün Türkiye, dış siyaset bakımından İsrail in ve ABD nin tesiri ve kontrolu altındadır. Arada bir Ankaralı politikacıların çıkışları, "bu kadar da olmaz" gibi sözleri danışıklı döğüştür ve zevahiri kurtarmak içindir, emniyet sübabını açmak gibidir. Dış politikada böyle de, iç politikada İsrail tesiri var mıdır Olmaz olur mu Kaldırdığınız her taşın altından bir (.....) çıkar. Adı Ahmet, Mehmet, Osman, Ali, Veli, Selim... Madalyonun arkasını çeviriyorsunuz İbrani isimleri çıkıyor: Abraham, Moşe, Salamon, David ve saire... Bunları bilmek, bu konuda araştırma yapmak, öğrenmek kesinlikle anti-semitizm değildir.

Erdemsiz Cumhuriyet Sözde Kalır!

CUMHURBAŞKANI, Başbakan, Meclis Başkanı, Yargıtay Başkanı adaylarında aranacak birinci şart "İnsan Haklarına Bağlı ve Saygılı" olmalarıdır. İnsan Hakları demek adalettir, hürriyettir, eşitliktir; düşünce, inanç, görüşlerini serbestçe beyan edebilmek hakkıdır, ülkesinde korkusuz ve baskısız yaşayabilmektir, âdil yargılanma hakkına sahip olmaktır.

Bizim medyamızda, üniversitelerimizde, yüksek tepelerimizde bu konu gündeme getirilmiyor; hep laiklik meselesi işleniyor. Aday sözde mi laik, özde mi .. Aday dindar, o halde cumhuriyet tehlikede, rejim tehlikede...

Tabiî, sadece insan haklarına bağlı ve saygılı olmak yeterli değildir. Devletin ve ülkenin yüksek makamlarına oturacak adayların mutlaka temiz, şâibesiz ve faziletli kimseler olması gerekir. Bizde bu konu üzerinde de gereği kadar durulmuyor.

Üçüncü şart: Adayın herhangi bir ideojinin fanatik holiganı olmaması gerekir.

Bizde maalesef bir ideolojiyi devletin, ülkenin, halkın üzerinde gören bir zihniyet yıllardan beri terör estiriyor.

Dünyanın hangi medenî, demokrat, hukuka bağlı, insan haklarına saygılı ülkesinde, her şeyin üstünde olan ideoloji vardır. Bir tek örnek bile gösteremezler.

Türkiye de, vaktiyle Güney Afrika da olduğu gibi çoğunluğu teşkil eden "zencilerin" oy verme hakkından mahrum edilmeleri, seçim dışı bırakılmaları gibi bir kepazelik yoktur. Yoktur ama bizim zencilerimiz azınlıktaki birtakım "Beyazlar" kadar eşit ve hür değildir.

Almanya da sık sık iktidara gelen bir "Hıristiyan Demokrat Partisi" vardır. Bizde böyle bir şey düşünülemez. Müslümanların, demokrat da olsalar İslâm partisi kurmaya hakları yoktur.

Soruyorum: Dünyanın hangi ileri, medenî, ciddî, demokrat ülkesinde bizde olduğu gibi bir YÖK vardır. YÖK, üniversiteleri YOK etmiştir.

Asıl tartışılacak, müzakere edilecek, üzerinde durulacak konu, Cumhurbaşkanı adayının bu makama EHİL ve LÂYIK olup olmadığıdır.

Ehliyet ve liyakat... Hangi konularda

* KÜLTÜR, bilgi, lisan, mantık konusunda...

* AHLÂK, karakter, fazilet, temizlik konusunda...

* SANAT ve estetik konusunda...

Cumhurbaşkanında, başbakanda bu üçüncü boyut olmazsa, başına geçtikleri ülkedeki çirkinlikleri önleyemezler. Bir Cumhurbaşkanı, bir başbakan çirkin yapılaşmadan, bozuk şehirleşmeden, yeni yapılan binaların suratsızlığından rahatsız ve tedirgin olmalı ve ülkenin güzelleşmesi için tavır koymalıdır.

Beşiktaş ta Barbaros heykelinin karşısında ana caddeye bakan binalar dizisi var. Bu dizinin ortasında birkaç bina çürük dişler gibi uzun yıllardan beri orayı çirkinleştiriyor.Niçin Cumhurbaşkanlarımız, başbakanlarımız, valilerimiz, belediye başkanlarımız ve diğer ekâbiran-i kiram bu çirkinliği görüp de yahu şurasını güzelleştirmek için bir şeyler yapılsın demiyor

90 ını geçmiş yaşlı bir kadın saçma sapan bir kitap yazdı. Bunda, 3-4 bin yıl önce eski Sümer deki tapınaklarda başları örtülü kutsal fâhişeler vardı... Bizde de bugün başları örtülü kadınlar, imamların nezaretinde camilerde aynı işi yapsınlar... dedi. Bu ağır hakaret ve kışkırtma dolayısıyla mahkemeye verildi. Savunması pek kısa oldu. "Ben Atatürkçü bir Türk kadınıyım. Kitabım bilimseldir. Beraatimi talep ederim..." Hemen ilk celsede beraat etti. Arkasında kendisine Ankara nın yüksek bir tepesinde törenle ödül verildi...

Bu zihniyetle Türkiye ilerler mi, yoksa geriler ve karanlıkta mı kalır

Gerçek bir cumhuriyetin temelleri erdem/fazilet üzerine dayalı olmalıdır. Erdem yoksa, cumhuriyet özde değil, sözde kalır.