Yılbaşına göre yüzde 54’lük artış, altının hâlâ güçlü bir konumda olduğunu gösterse de hareketlilik endişeleri artırıyor. Bazı uzmanlar gelecekte 5.000 dolar seviyesinin aşılabileceğini öngörürken bazıları düşüş trendinin başında olunduğunu düşünüyor. Bu nedenle ralliyi açıklayan üç ana yatırımcı grubu detaylı biçimde inceleniyor. Kurumsal yatırımcılar, merkez bankaları ve spekülatörler bu analizde temel başlıkları oluşturuyor.

Kurumsal yatırımcıların altındaki rolü ne anlama geliyor?

Kurumsal yatırımcıların altına yönelik ilgisi, önceki kriz dönemlerine kıyasla farklı bir çerçevede ele alınıyor. Dotcom çöküşü sonrası, 2008 krizi sırasında ve Covid-19 döneminde yaşanan yükselişler altının güvenli liman işlevini belirginleştirmişti. Ancak bu kez küresel ölçekte büyük bir kriz yaşanmadan fiyatların hızla artması dikkat çekiyor. Mart 2024’ten bu yana altının neredeyse ikiye katlanması normal şartlarda resesyon beklentisiyle açıklanabilirdi ancak S&P 500’ün aynı dönemde yüzde 30 yükselmesi tabloyu karmaşıklaştırdı. Başkan Donald Trump döneminde yükselen ticaret gerilimleri ve ekonomik belirsizlikler sınırlı bir etki yaratmış görünüyor. 12 Kasım’daki hükümet kapanmasının sona ermesinden bu yana altın ve hisse senetlerinin birlikte dalgalanması da olağan senaryolara uymuyor. Bu nedenle kurumsal yatırımcıların gerçekten bir kriz korkusuyla mı altına yöneldiği hâlâ tartışmalı.

Merkez bankaları fiyatları yönlendiriyor mu?

Altın rallisini açıklamak için öne sürülen ikinci teori merkez bankalarının alımlarına dayanıyor. Değer aşınması teorisine göre ABD’deki politik işlevsizlik, borç yükü ve yaptırımlar doların güvenilirliğini zayıflatıyor. Bu nedenle bazı merkez bankalarının uzun vadeli dolar varlıklarını azaltıp altına yöneldiği iddia ediliyor. Ancak veriler bu görüşü desteklemekte yetersiz kalıyor. Doların yıl boyunca istikrarlı seyretmesi önemli bir sinyal olarak kabul ediliyor. ABD’nin 30 yıllık tahvil getirilerinin yatay kalması büyük bir satış baskısının olmadığını gösteriyor. Gelişmekte olan ülkelerin altın rezervlerindeki artışın büyük bölümü fiyat yükselişinden kaynaklanıyor. Net altın alımlarının geçen yıla kıyasla yavaşlaması dikkat çekerken, Çin’in bildirilmeyen altın ithalatının 2025 öncesi zirve yapmış olması bu tartışmayı daha karmaşık hale getiriyor.

Spekülatörler rallide ne kadar belirleyici?

Analizlere göre altındaki fiyat hareketlerini en çok etkileyen grup spekülatörler. Eylül ayında hedge fonların altın vadeli işlemlerindeki uzun pozisyonlarının 200.000 kontratla rekor seviyeye ulaşması bu savı güçlendiriyor. Bu pozisyonlar 619 ton altına denk gelirken, fiyatlardaki yükselişin önemli kısmı bu hareketle açıklanabiliyor. Ancak son dönemde ETF akışlarının zayıflaması ve hedge fonlardan gelen 100 tonluk net satış altındaki gerilemeyi tetikledi. Ay sonundaki düşüşün neredeyse tamamen bu satışlarla açıklanabilmesi spekülatif etkinin gücünü gösteriyor. Daha sonra ETF akışlarının yeniden toparlanması altın fiyatlarının spekülatif fon davranışlarına ne kadar bağımlı olduğunu ortaya koyuyor. Rallinin sıcak para etkisine dayanması, duraksama halinde güçlü pozisyon taşıyan yatırımcıları ciddi riskle karşı karşıya bırakabilir. Analistler, eğilimin tersine dönmesi halinde piyasada keskin düzeltmeler yaşanabileceğini ifade ediyor.

Kaynak: Haber Merkezi