Gel, Yine Gel. Ne olursan ol, Yine Gel! İster Kâfir ol, ister putperest ol, ister Mecusi, İstersen yüz kere bozmuş ol tövbeni... Yine gel! Bizim dergahımız umutsuzluk kapısı değil; Umut kapısıdır. Yine gel
Önceki gün, Mevlana Celaleddin i Rumi nin "Şeb-i Arus" (Düğün Gecesi) olarak nitelendirdiği Yaradanı na kavuşmasının yıldönümüydü Konya dan dünyaya yayılan bu umut sedasının, "gel çağrısının" sahibi büyük mutasavvıfın, "iyiliği emredip, kötülüğü sakındırmakta" çağlar üstü bir ekol olmuş mütefekkirin ölüm yıldönümünde, televizyon ekranlarında bu yüce şahsiyeti yadedecek özgün bir program aradık Ama nerde
Televizyon kanallarımız, Konya daki "Şeb-i Arus" törenlerini yasak savma kabilinden haberlerle ve Mevlana yı sıkıştırmaya kalkıştıkları "Sema Gösterileri"nden birkaç enstanteneyle geçiştirmeyi yeğlediler. Mevlana yı hakkıyla yadeden tek kanal TRT1 di TRT ekranlarındaki Şeb-i Arus törenleri de, Mevlana nın "Vahdet çağrısını" tam anlamıyla yansıtmayan Sema Gösterilerine ayrılmış durumdaydı. Şeb-i Arus gecesini biz, Küçükköy Mavigün Eğitim Kurumları nın hazırladığı programı izleyerek geçirdik. Program her yönüyle dolu doluydu Mevlana Celaleddin-i Rumi nin hayatını anlatan belgesel, minik öğrencilerin büyük bir başarıyla icra ettikleri tasavvuf musikileri, okunan şiirler, sema gösterileri ve araştırmacı-yazar Vehbi Vakkasoğlu nun Mevlana nın bize bıraktığı değerlerle ilgili çarpıcı konferansı
Vehbi Vakkasoğlu, küçük öykülerle süslediği konferansında, Mevlana nın neden çağlar üstü bir mütefekkir ve mutasavvıf olduğunu hoş bir üslupla anlatırken, aklımıza takılan en önemli soru şu oldu: "Bu yüce şahsiyete, dünyaya örnek olan böyle bir değere gerçek anlamıyla sahip çıkabiliyor muyuz "
Kesinlikle hayır Kitle iletişim araçlarının gücünden yararlanarak, görüntünün gücünden faydalanarak insanların zihinlerini dönüştürmeyi beceren hakim paradigma, ürettiği sanal kahramanları beyinlerimize enjekte ederek bizleri uyuşturmayı başarıyor Edebiyatta, sanatta, her türlü kültür platformunda içleri boş, kof isimler, çok üstün değerlermiş gibi önümüze konuluyor. Bu medya yanılsaması, kendi kültürel değerlerimize yabancılaşmamıza, tarihe damga vurmuş çağlar üstü kahramanlarımızı unutmamıza yol açıyor Vehbi Vakkasoğlu, yabancı bir bilim adamının kendisine söylediği şu sözü hatırlattı: "Sizler kültürel arenada batıyı örnek alarak kendinize en büyük haksızlığı yapıyorsunuz. Siz aslında bir hazinenin üzerine oturmuşsunuz, bu hazineyi kullanmadığınız gibi, bir de önünüze mendil açmış, başkalarından gelecek üç-beş kuruşa muhtaçmış gibi bir görüntü sergiliyorsunuz"
Çok doğru Aslında yaşadığımız paradoks, kültürümüzün emperyalist hegomonya altına alınma çabalarından başka bir şey değil Aynaya bakalım . Kültür dünyamızı yönlendiren isimler, Antik Yunan ın destanlarına, Buda nın neye yaradığı belli olmayan öğretilerine ve klasikler diye önümüze konulan romanlara verdikleri önemin binde birini Mevlana nın çağları aşan Mesnevisi ne veriyorlar mı Vermezler Çünkü, onların arzuladıkları ve her istediklerini yapmaya alıştıkları dünya görüşü, Mesnevi nin "Vahdet" merkezli görüşüyle taban tabana zıttır Son olarak, yine bu kesimin Mevlana yı "Yine de gel çağrısı" sebebiyle dinler üstü bir şahsiyet göstermesi gayretine parantez açalım
Mevlana diyor ki, "Ben Kur an-ı Kerim in kölesiyim, Muhammed Mustafa nın ayağının tozuyum Kim ki benden bundan başka bir şey nakletmeye çalışırsa o sözlerden bizarım" Mevlana nın beslendiği kaynak Kur an ve iki cihan Server i Hz. Muhammed (sas) efendimizden başka bir şey değildi