Dağlıca’da ve yurdumuzun çeşitli köşelerinde yaşananlar toplum olarak yüreğimizi dağlıyor. Bu bakımdan benzer olayların tekrarının önlenmesi için gelişmeleri ve olayları sadece görünen boyutu ile değil görünmeyen boyutunu da görmek gerekiyor. Bu ise teröristleri eğiten ve destekleyen unsurlara ulaşmak anlamına geliyor. Medyaya yansıyan haberlerin ne kadarı doğru ne kadarı yanlıştır bu toz duman bulutu arasında tam olarak kestirmek mümkün değil ama askeri kaynaklara atfen bazı gazetelere yansıyan haberlere bakıldığında insanın kafasında bir anda çeşitli sorular beliriyor. Bu soruların başında ise bunca tuzak hazırlanırken insansız hava araçlarının ve emniyeti sağlamakla görevli olanların hiç görmemiş olması insana biraz anlamsız geliyor. Söz gelimi bir gazetemizde askeri kaynaklara atfen verilen bir haberde 100’er metre arayla 700-800 kiloluk patlayıcılar döşeyen teröristler, önce askeri kışladan çıkarmak için yola mayın döşendiği ihbarında bulunuyor. Patlayıcıları imha etmek üzere gelen ilk zırhlı araca saldıran PKK’lılar yardıma gelen diğer zırhlı araçların geçişi sırasında çekilmiş kablo vasıtasıyla bir başka patlayıcıyı patlatıyorlar. Kısacası birbirini takip eden 700-800 kilo oldukları belirtilen patlayıcılar yollara döşeniyor, üzerine asfalt atılıyor ve bu patlayıcılar kablolarla birbirine bağlanarak gerektiğinde patlatılıyor. Bu arada yine askeri kaynaklara dayanılarak verilen bilgiye göre bölgede bulunan terörist sayısının 100’ün üzerinde olduğu da düşünülürse belli ki teröristler büyük gruplar halinde dolaşabiliyor, uzun çalışmalar sonunda yollar kazılıyor ve bu kazılan yerlere 700-800 kiloluk patlayıcılar yerleştiriliyor ve üzerleri kapatılarak yola belli mesafede pusuya yatmış teröristler tarafından operasyona gelen güvenlik güçlerimiz geçerken patlatılıyor ve ortaya yüreğimizi yakan bir manzara çıkıyor.

Hemen belirtelim ki, bu sıraladıklarımızı gerçekleştirmek ciddi bir eğitim almış olmayı gerektirdiği gibi tonlarca patlayıcının temin edilmesi ve bölgeye taşınması üzerinde de düşünülmesi gerekir. Bu tonlarca patlayıcı yurt içinden temin edilmiş ve kimsenin haberi olmamış ise dehşet verici bir durumla karşı karşıyayız demektir. Yok eğer sınır ötesinden temin edilmiş ve oradan Dağlıca’nın dağlarına taşınmış ise bunun da nasıl gerçekleştirildiğinin araştırılması şarttır. Bu arada patlamaların ve çatışmanın olduğu bölgenin karakola 40-50 kilometre mesafede olduğu ifade ediliyor ki eğer doğru ise ortada ciddi bir güvenlik sorunu var demektir. Söz konusu tonlarca patlayıcı ister karayolu ile taşınmış, ister havadan atılmış olsun bir eksiklik veya yetersizlik olduğunu söylemek yanlış olmaz. Eğer havadan taşınmış ise hangi ülke istihbarat örgütlerinin devrede olduğu ayrı bir soru.

Bir başka husus ise sürekli gözetleme görevi yaptığı belirtilen insansız hava araçlarının ne işe yaradığının sorgulanması gerekmez mi

Acıların siyasi malzeme yapılmasını ahlaki bulmayanlardanım. Ancak, kafalarda pek çok sorular oluşuyor ve insanımız bu soruların cevabını bilmek istiyor. Bazı hususlar ve zaafların kamuoyu ile paylaşılmasının sakıncası olabilir ama sahip olunan bilgilere dayanılarak terörün önlenmesi ve teröristin elinin kırılması için bu sorulara doğru cevaplar verilmesi gerekiyor.

Sanıyorum bu noktada artık herkes sadece hava harekâtı ile terörün belinin kırılmasının mümkün olmadığını görmüştür. Böyle olunca ilk şart sınır güvenliğinin sağlanması, dışarıdaki teröristlerle içeridekilerin bağlantısının kesilmesi, bir diğeri ise içerdeki teröristler sığındıkları inlerde bulunarak temizlenmesi gerekiyor. Sadece hava operasyonları ile terörle mücadelede istenen sonucun alınamadığı Irak ve Suriye’de yaşananlarla görülmüş durumda.